1.Kına gecesi

1.3K 58 49
                                    


Eftalya'nın ağzından

Etrafım da dönen kadınlardan biri durup yüzümü açtı ve etraftakılara "gelin kızımız ağlıyo, getirin kınayı" dedi.

Evet ağlıyodum. Hatta günlerdir ağlamaktan harab etmişdim kendimi. Şimdi de bu kına gecesi kanıma işlemişdi. Ben okumak isterken evlendiriliyodum. Ya ben daha reşit bile değilim.

Ne istediniz benden? Benim elime kına ve ya yüzük değil defter kitap yakışırdı. Onuda mı çok gördünüz?

Takıntılı bir ruh hastasının esareti olmama günler kalmıştı. Ve bu gece kına gecem di.
Bu gece kurtulamassam bu saçmalıklardan bir daha hiç kurtulamayacaktım. Ben bunları düşünürken kınam yakılmış dı.

Elime zorla yakılan kınanın ardından kadınlar tekrardan oynamaya, göbek atmaya devam ediyorlar dı. Bense kipriklerimin arasından incilerimin akmasına izin vererek onları izliyodum. Bu görüntüyü göz önüm de ki kadraja girerek yanıma yaklaşan Afra hanım bozdu. Tam önüm de durdu. Ve bana

"Şu asık suratın biraz gülsün, insanlar başka şeyler düşünecek" dedi.

Kadının sözlerinden sonra ayağa kalkıp banyoya yürüdüm. Tabii onu kale almadığımı tam anlamıyla sergileyecek bir bakış atdıkdan sonra. Banyoya geçeceğimi gören hizmetli Röya arkamdan geldi. Kaçıcağımı bildiği için onu da arkamdan göndermiş di Afra cadısı.

Banyoya girince kapıyı kitledim. Aynanın karşısına geçip kendimi banyo tezgahına dayadım. Gözümden akan yaşlara izin verirken kendi kendime söyleniyodum.

"Allah kahr etsin. Allah kahr ETSİNN! Kahr etsin. Şu halime bak ya. N'apıcam ben şimdi. Nasıl kurtulucağım bunlardan ".

Kendime sorduğum sorularla birlik de düşüncelerime devam ediyodum. Aynada kı görüntüm sinirlerimi zıplatdığı için üstüme boydan boya bir göz gezdirdim. Üstüm de ki kınalığın taşlarına dokundurduğum parmaklarıma düşen bir damla yaşla dudaklarımı ısırıp gözlerimi sıkıca kapatdım.

Üstümdeki kına elbisesinin bindallısını hırsla çıkartıp banyonun bir köşesine çöp gibi fırlatıp atdım. Ama ne çok isterdim değil mi sevdiğim adamın kınasını yakmayı, bindallısını taşımayı. Ne yazık ki hayatım boyu yüzüne sadece nefretle bakıcağım bir adamın gelini oluyordum.

Bonumda kı altın gerdanlık, elimde ki alyans ne varsa banyo da bırakıp dışarı çıktım.

Çok güzel ki hiç kimse yoktu. Hizmetçi de gitmiş di. Bu gün kaçış için son gecey di. Başarırmıyım bilmiyorum ama başarırsam hayatımı, duygularımı, sevdiklerimi ve ailem dediğim ama içlerinde ufak bile olsa bana karşı sıcaklık duymayan insanları kayb edicektim. Gözlerimin tekrardan yandığını hiss etdiğim gibi düşüncelerimden ayrıldım.

Çabuk ve dikkatli olmalıydım. Hızlı ama sessiz adımlarla yürüyüp hareket ederken, bodrum çıkışından evden kaçacaktım. Aşağı indiğim de arka tarafın kapısı yarım açıktı. Biri dışarıdadır diye korktum ama bakmak zorundaydım.

Adımlarımı kapıya yaklaştırıp hafif aralık olan kapıdan dışarıya bakmak için önce kafamı çıkardım. Şükürler olsun kimse yoktu. Takii dışarıya tamamen çıktığım ana kadar.

Kartalın amca oğlu Duman dışarı da telefonla konuşuyo du. İyi bir çocuktu ama sonuçta kınadan kaçıyodum. Beni ispiyonlar dı.

Kaçamayacağımı anladığım için geri arkamı döndüğümde bir ses beni durdur du.

"Kaçmak için olan son fırsatı geri mi tepiceksin? ".

İnanamıyorum ama bunu söyleyen Duman'dı.
Bana kaçmamı söylüyo du? Arkamı dönüp yüzüne anlamsızca baktığım da bana

ESARET +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin