5. Düğün gecesi

508 42 12
                                    

İmzaladığım kağıtla bir alkış sesi daha geldi. Bizde Kartal'la ayağa kalkdık. Bana dönen adamın elleri yüzümü bulduğun da dudaklarını alnım da hiss etdim.
____________________________________________

İnsan korkudan ölür müydü?
Ya da heyecandan?
Evet heyecan ve korku. Ruhumu, bedenimi, benliğimi yakıp kavuran o iki hiss.

~

Kartal elimi sıkıca tutmuşken ben ağlamamak için büyük bir çaba sarf ediyodum. Evet. İstediği olmuş du. Artık karısıydım ne kadar kabullenemesem de onundum.

Kendimi ağlamamak için tutsam bile akan bir damlaya engel olmadım. Yanağımdan boynuma süzülen damlayı kimse görmeden elimin tersiyle silsem bile Kartal görmüş dü. 

Tutduğu elimi daha da benimseyip kavrarken başımı kaldırmadan Kartal'ın beni sürüklediği yere adımlıyordum.

Seslice burnumu çekdiğim de dışarı da ki hafif rüzgar tekrar- tekrar yüzüme çarpıyo bedenimi yalayıp geçiyor du.

Kartal'ın arabasına yaklaştığımız da kapıyı açıp binmemi bekleyen adama, müstakbel kocama, celladıma, ecelime uzunca baktım.

Ben bu adamınım artık de mi? Onun karısıydım de mi? Evet. Evet. Evet. Lanet olsun ki evet. Bu günden sonra, bu geceden sonra, yaşayan ölüden farkım olmuyacak dı. Bir anlığına belki düşündüğüm kadar kötü olmaz dedim ama, buna düşünmeme bile kalmadan Kartal'ın şuh sesiyle düşüncelerime ara verdim. Ne de olsa bundan sonra düşünmek için çok zamanım olucak nasıl olsa.

Kolumu sıkı ama incitmeyecek şekil de tutup beni arabaya oturtmasıyla 'dan' diye kapıyı kapatıp arabanın az ilerisine yürü dü. Sanırım annesiyle konuşucak dı. 'Evet dediğim an aklıma yanımsarken ağzımdan küçük bir hıçkırık kopmasıyla elimi ağzıma götürüp engellemek istercesine bastırsam da pek mümkün olma dı boğazımdan boğuk boğuk inlemeler çıkarken. Göz yaşlarım sicim sicim yanağımdan akarken ölmeyi istedim.
Defalarca kez istedim hem de.

Kartal beni böyle görürse yine kızar diğe hemen kendimi toparlayıp göz yaşımı silip küçük burnumu çekerken arabaya yaklaşan Kartal'la derince bir nefes alıp arkama yaslandım.

Kapıyı açıp koltuğa oturan adama gözlerim çevrilirken dudakları kıvrılmış o da bana bakıyo du. Elini yavaşca kaldırıp yanağıma koyup okşarken bedenim anlık ürpermeyle titremiş oldu. Kartal tüm bedeniyle bana çevriliken " inan bana çok mutlu olucağız. Her şey istediğimiz gibi olucak " diğe bana konuşurken içimden bir an "bizden olmuyorsa, hayatımızdan hiç olmaz" demek geçdi ama diyemedim. Başımı belli belirsiz aşağı yukarı sallayarak yine sustum.  Ben susarken arabayı çalıştırmış olan Kartal mutlulukla direksiyonu ustaca çevirip yola geçiş yapmıştı. Kartal'ın mutluluğu karşısın da baktım öğlece. Hayatımı karartan adamın mutluluğuna baktım. Sadece susdum. Her zaman ki gibi sustum. Belki de susmak en iyisidir. Her şey olucağına varır. Elbet bir gün benim de yüzüm gülür. Ama hiç inannasım gelmiyo. Ben ki her kesin dilin de bir uğursuz kızım. Nasıl mutlu olunur ki? Sahi mutluluk nedir? Ben bunu bile bilmezken, nasıl mutluluğun hayalini kurarım ki. İçim de ki volkanlarla savaş verirken, nasıl hayata bağlana bilirim ki?

Zihnim beni yönlendirirken, gözlerim buğulanmış pes etmemi bekliyo du, lakin benim buna pek niyetim yok! Son nefesime kadar savaşmaya yemin etmişken kendimi koy veremem.

İçin de olduğumuz arabanın tekerlekleri asfalt da büyük bir hüküme son verirken Kartal'ın evine gelmişdik. Düğünümüz bura da yapılacak dı. Ne gerek vardı de mi düğün salonuna? Nasıl olsa saray gibi bir ev di burası.

Arabanın için de anlamsız bir sessizlik varken bacaklarımın üstün de duran elimi kendi eline alan adama döndü mavi harelerim.

"İnmiyecekmiyiz? " diğe şimdiye kadar bir kez gördüğüm sakinlikle soru sordu bana. O an "keşke ilk gördüğüm de ki adam gibi kalsaydınn. Belki her şeyi baştan yaza bilirdik" diğe geçdi aklımdan. Ama sadece geçmekle kaldı çünki, Kartal o gördüğüm adam değil di.
Bam başka birisiymiş meğersem. Öğledir ya en masum görünen insanın içinden çıkar zaten her şey.

ESARET +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin