3.Bölüm

210 15 1
                                    

Bir saat geçmişti ama ben hala onu bulamamıştım. Bildiğim yerlere teker teker bakıyordum ama hiçbirinde yoktu. Hava çoktan kararmıştı. Kaybolmadığını biliyordum. O kaybolmak için fazla akıllıydı. Ama okuldan bu kadar uzaklaşmış olamazdı. Dediklerinin arkasında durduğunu okuldan kaçmayı başardığında anlamıştım. Yani bir bara gitmişti ve büyük ihtimalle güvenliğe dediği gibi sabah olmadan dönecekti. Bara gidip o kadar uzun süre durduktan sonra ayık bir kafayla gelmeyeceğini tahmin etmek zor değildi. O mesafeyi yürüyerek girmişti, yürüyerek geri dönmesi gerekiyordu. Okulun yakınlarındaki yerleri bir kez daha gözden geçirdim. Gidebileceği yakınlıktaki her yere bakmıştım. İlerlediğim yolda durup etrafıma bir göz attım. İşlek bir yerdi. Burada dolaşan herkes bu şehirde önemli bir yere sahipti. Tek bir bakışla bile burada olmadığını anlayabiliyordum. Onunla sadece bir kez konuşmuştum ama burasının ona göre bir yer olmadığını anlayabiliyordum.

Geri dönüp geldiğim yoldan gitmeye başladım. Okula yarım saatlik uzaklıktaydım. Adımlarımı hızlandırıp daha hızlı gitmeye başladım. Okulun oradan yeniden başlayacaktım. Onu bulmadan dönmeye niyetim yoktu. Dedektif bana güvenmişti, güvenini boşa çıkarmayacaktım.

Acaba adı neydi? Fark ettiğim şeyle biraz yavaşlamıştım. Hemen kendimi toparlayıp az önceki hızımı geri kazandım. Adını öğrenmeyi hiç düşünmemiştim. Belki kendisi söylemeyebilirdi ama eminim Dedektif veya Mary söylerdi. Benimse onun adını öğrenmek aklımın ucundan bile geçmemişti. Ne yapacağımı bilmemek ağır bastığından onu düşünmeyi tercih etmiştim. Daha aradığım kızın adını bile bilmiyordum. Sanki bu arama işi kötü gidiyordu ha?

Kendime kızmamı, okula yakın mesafede olan bir sokaktan gelen müzik sesi durdurdu. Hızlı geldiğim için mesafe daha çabuk bitmişti. Olduğum yerden okulun ışıklarını görebiliyordum. Çok yakın değildi. Ama yinede gözüküyordu. Dikkatimi müzik sesinin geldiği yere verdim. Issız bir sokaktı. Buradaki çoğu yere göre bu sokak oldukça bakımsız ve sessizdi. İşte o an hatırladım. Eric beni hiç buraya getirmemişti. O yüzden bilmiyordum. Ama buradan bahsetmiştik. Okuldakilerin hiçbiri buraya gelmezdi. Çünkü tehlikeliydi. Ve büyük ihtimalle burada gözükürlerse aileleri bunu öğrenirdi. Ailelerinden başka birilerinin öğrenmesiyle ise önemli biri olmaktan çıkarlardı. Kısacası zenginlerin takıldığı yerlerden değildi. İçeride kimlerin olabileceğini tahmin edebiliyordum. İyi biri olmadıklarınaysa emindim. Gitmek istemesem de diğer baktığım yerlere göre, burada olma olasılığı çok daha fazlaydı. Sakin adımlarla barın önüne geldim. Düşüncelerim de yanılmadığımı görmek beni sevindirmişti. Kesin buradaydı. Düşüncelerimin gittiği yön kendimi şaşırttı. Daha bir gün olmamıştı ama kız beni çoktan delirtmeye başlamıştı. Kim böyle bir yer görünce sevinirdi ki? Normal de benim sevinmeyeceğim kesindi. Ama normal bir gün olduğunu da düşünmüyordum. İçeri girmek için adım attığımda kapıdaki adam beni durdurdu.

"Kimlik."

Eminim buraya gelenlerin hiçbirine kimlik sormuyordu. Buraya ait olmadığımı anlaması beni sevindirmişti. Bu sefer mantıklı bir şeye sevinmemse daha çok sevinmeme neden oldu. Evet, gittikçe kafayı yiyordum. Kimliğimi verdiğimde kimliğimden çok yüzüme bakıyordu. Polis olup olmadığımı anlamak için baktığını adım gibi biliyordum. Bu yüzden polis gibi durmamaya çalıştım. Artık o nasıl olabiliyorsa. Kimliğimi geri uzattığında sakince elinden alıp içeri girdim.

İçeri girmemle yüzümü buruşturmam bir oldu. Kokuyu mümkün olduğunca arka plana atmaya çalıştım. Gözlerim hızlıca etrafı tararken saatlerdir aradığım kişiyi gördüm. Sakince etrafa bakarken içkisini yudumluyordu. Ona doğru attığım ilk adımda beni fark etti. Şaşırdıysa bile duyguları hakkında hiçbir ipucu yoktu. O gözlerini bana dikmişken ona doğru ilerlemeye devam ettim.

YetenekliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin