17.Bölüm

119 11 0
                                    

Karanlık.

Hiçbir şey göremiyordum. Tek bir ışık kaynağı bile yoktu. Bense her zamanki gibi duvarın kenarına sinmiş kollarımı kendime sarmıştım. Önce ayak sesleri duyuldu. Karanlık korkumu bastıracak bir korku dalgası bedenimi ele geçirdi. O geliyordu. Önce odanın kapısının altından cılız bir ışık gözüktü. Ardından kapı açıldı. Işık gözlerimi rahatsız ederken ona bakmadan yüzümü dizlerimin üzerine koyup kendime sarılı kollarımı sıkılaştırdım. Titrememi görmemesini umuyordum. Ne kadar az dikkat çekersem o kadar çabuk giderdi. Oturduğum yerde biraz daha küçüldüm.

"Şanslısın. Bu sefer buradan erken çıkacaksın."

Korkumun bir kısmı giderken heyecanla kafamı kaldırdım.

"Gerçekten mi?"

Heyecanım çocuksu sesime yansımıştı. Düşünmeden yaptığım bu davranışı çok geç fark ettim. Yüzü öfkeyle kasılırken az önceki giden korkum kat kat fazlasıyla üzerime geldi. O yavaş adımlarla yanıma gelirken titremem şiddetlenmeye başladı. Birkaç seferdir böyle oluyordu. Kendime hakim olamıyordum. Bu da onun sinirlenmesine sebep oluyordu.

"Sana benimle konuşmayacaksın demiştim."

Bana iyice yaklaştığında ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtı. Bunu duyacaktı. Yine kendimi kaybedecektim. Bu yüzden sinirlenecekti. Ağlamama daha çok sinir oluyordu. O yokken bir kaç damla gözlerimden düşmüştü. Ama şimdi kendimi tutabildiğim tek şey gözyaşlarımdı. Son adımı atıp yanıma geldiğinde sırtımda hissettiğim acıyla çığlık atmama engel olamadım.

--------------------

~Alec

Başımın ağrısıyla bir küfür savurdum. Gözlerimi açmaya çalışırken son olanlar yavaşça aklıma geldi. Hızla gözlerimi açıp ayağa kalktım. Boş karanlık bir odada tek başımaydım. Kapıya yönelip açabildiğimde şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Dedektif yine aptallığını gösteriyordu. Kim baş düşmanlarını kilitsiz veya onları odada tutacak birileri olmadan yalnız bırakırdı ki? Bunun en mantıklı açıklaması bize verdiği ilacın etkisine güvenmesiydi. Bizi her zaman hafife alıyordu.

Çıktığım koridoru incelemeye başladım. Sağ tarafta birkaç kapı vardı ve koridorun sonuydu. Başım dönüyordu ve açıkçası dengemi zor sağlıyordum. Yine de önce Alex'i bulmalıydım. Önceliğim oydu. Bizimkilerin kapıların ardındaki odalarda olduğuna adım gibi emindim. İlk kapıyı açtığımda Nia aynı benimki gibi küçük ve boş bir odada tek başınaydı.

"Nia uyan."

Onu sertçe sarsınca hafiften kıpırdanmaya başladı. Birkaç saniye sonra tamamen kendine geldi. Küfrederek ayağa kalktığında dengesini kaybedince onu kolundan tutup kendine gelmesini bekledim. Bunun ilacın etkisi olduğunu çoktan tahmin etmiştim. Ne zaman yok olacağı ise belirsizdi.

"Alex'i buldun mu?"

"Onu bulmaya gidiyorum. Sen diğerlerini uyandır. Burada olduklarına eminim. Siz arabaları hazırlayın ben Alex'i alıp geliyorum."

Kafasını salladığında odadan çıkmıştık. O sağ tarafa giderken ben de sola doğru ilerlemeye başladım. Okulda olduğumuzu biliyordum. Duvarların yapısı okulla aynıydı. Yine de okulun özel bir kısmı ya da bodrumunda gibi bir yerdeydik. Öğrencilerin olmaması düşüncelerimi kanıtlar nitelikteydi.

Geçtiğim bütün koridorlardaki bütün kapılara teker teker bakıyordum. İlerlerken koridordaki kamerayı fark ettim. Geçtiğim diğer yerlerde kameraya hiç rastlamamıştım. Kameranın varlığı oraya gidip gelenin takip edildiğini gösteriyordu. Bu da yakınlarda önemli bir şeyin olduğunun en iyi kanıtıydı. Bu durumdaysa önemli şey kesinlikle Alex'di. Dengemi kaybetmemeye çalışarak adımlarımı hızlandırdım. Mümkün olduğunca kameraları takip ederek karanlık bir koridora girdim. Koridorda bulunan birçok kapıdan ilkine uzandığımda bir çığlık duydum. Bir kız çığlığı. Alex'in çığlığı. Sesin geldiği kapıya doğru koşarken tahmin ettiğim şeyin olmaması için dua ediyordum. Uzun süredir kriz geçirmemişti. Eğer kriz geçiriyorsa bunca zamanın bir patlaması olacaktı. Kapıyı hızla açtığımda Alex duvarın dibinde kollarını etrafına sarmış karanlık odada oturuyordu. En kötüsüyse tahmin ettiğim gibi kriz geçiriyordu.

YetenekliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin