05

4K 373 21
                                    

Olduğum yerden hızlıca doğrulmuştum.
Başından beri uzaklaşmam gereken kişinin beni kurtarmasını öğrenmek bir yana Yoongi denilen alfanın Jimin'e gittiğine çok emindim.

İçeriye büyük ihtimalle kendinin bile şaşıracağı hızda giren jeno'ya baktım hızlıca.

"Taehyung o adam deltaydı.Senden manolya kokusu alan, bu yanlış anlaşılma ya da sarhoşluk etkisi olamaz."

Dedikleriyle daha da karışan kafamla birlikte kapıya baktım.

"Bilmiyorum, bilmiyorum ama şuan çok daha önemli bir işim var. Şu Yoongi denen herifi Jimin'den uzak tutmam lazım."

"Kapıda hâlâ adamları var arka pencereden çık tamam mı? Jimin beni kapıda görünce bir sorun olduğunu anlar zaten orman yolunda buluşursunuz."

Hızlıca kafamı sallamış dükkanın arkasındaki küçük pencereden çıkmıştım.
Patika yoluna doğru koşarken arkamı döndüm kısa süreli.
Jimin arabaya binerken orman yoluna doğru bakıyordu,beni görünce başını hızlıca sallamış arkadan ona seslenen alfayı umursamadan arabaya binmişti,yapılması gerekeni biliyordu.
Nefes nefese diğer tarafa döndüğümde deltayla göz göze geldim.
Korkarak hızlıca önüme dönmüş ormanın içine dalmıştım.

Jimin'in bakış açısı

Jungkook ile ayrıldıktan sonra yavaşça sahil yolunda yürümeye başladım.
Kafam o kadar karışıktı ki her zaman sohbet ettiğim mendilciye bile kaba davranmıştım.
Bulduğum bi banka oturdum.
Hava kapalı deniz yağmurun habercisi gibi dalgalıydı.

Bir süre sonra arkadan gelen at arabası ve köylülerin heycanlı sesleriyle arkamı döndüm.
Üstünde arma taşıyan bir araba arkasında bir kaç atlı meydanın ortasında duruyordu.
Kim olduklarını anlamamak elbette aptallık olurdu.
Atlılar etrafı kolaçan ederken hızlıca yerimden kalkıp ara sokağa doğru yürümeye başladım şuan o aptal alfayla ya da daha kötüsü deltayla karşılaşmaya niyetim yoktu.
Dar sokağa girmeden önce atlı arabasına son kez baktım. Karşılaştığım keskin bakışlar ve anında sinirimi tepeme çıkartan alfayla göz göze gelince afallayıp adımlarımı hızlandırdım.

Hızlıca yürürken arkadan gelen gürültüyü ve Yoongi denen aptal herifin feromon kokusunu alıyordum.
Kalabalığın içinden sıyrılmak için savaş verdiği belliydi.
Biraz daha hızlanıp kıyafetimin parçalarını yukarı çektim.
Hızlıca sağa sapıp küçük müstakil evin damına çıktım.
O alfanın buraları bilmediğine emindim.
Sonuçta yıllardır köyün her bir karışını gezmiştim onun gibi birini atlatmak bebek oyuncağı olurdu.
Ufak tümseklerin üstünden geçip bir kaç merdivenden indim ve köyün dışında kalan uçurum kısmına geldim.
Çoğu kişi buraya gelmeye korkar çocuklarını da uzak tutardı.
En azından bir süre saklanmak için mükemmel bir yerdi.
Son kayalıktanda döndükten sonra soluklanmak için durmuş gelen giden var mı diye arkama bakmıştım.

Kimseyi göremeyince gözlerimi kısa süreli kapatıp nefeslendim.

"Sadece nefes alırken bile güzel gözüktüğünü söyleyen oldu mu hiç."

Duyduğum sesle korkarak yan tarafıma döndüm arkasına saklandığım kayanın tepesinden sarkmış bir kafa.
Kim olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.
Hızlıca kendime toparlayıp az önce dediği cümleye hitaben,

"Emin ol çok fazla duydum,daha yaratıcı olmalısın alfa."

Kurduğum cümleyle kocaman gülümsemiş hızlıca yanıma gelip yere çökmüştü.

"O kadar kaçmaya rağmen seni bulmam yeterince etkileyici bence."

Sahi beni nasıl bulmuştu.

"Buraları bilenin bir tek sen olduğunu zannediyorsun değil mi? Ah bir de etrafa yaydığın kokunun farkında bile değilsin."

Cinderella Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin