Ortalık biraz karışıktı ama hiç olmadığı kadar da sakindi.
Kıdemli doktorlar ve bir kaç kişi hariç herkes evlerine gönderilmişti.Üç ayda bir dolunay haftası sürüler kendi sınırlarına çekilir yuvalarında istirahata çekilirlerdi.
Bu süreçte köyün işleriyle biz yani cinsiyetsizler ilgilenirdi.Yemekhanenin mutfağında bir köşede sessizce bekliyordum.
Bu sabah baş görevli gelip görev yerimin kısa bir süreliğine değiştiğini söylemişti.O gün köyde gördüğümüz omegaydı bu.Aşçı elindeki koca sepeti bana verdiğinde anlamaz bir şekilde baktım.
"E hadisene çocuğum deltanın yemeğini götürde soğumasın."
Anlamaz bir şekilde bir kaç saniye daha bakınca beni kışkışlamış azalan çalışan sayısından dolayı acele acele diğer işlerine dönmüştü.
Sepeti düşürmemek adına iki elimle tutup tepeye gitmek adına küçük bir at bulmaya çalıştım.
Uzun süren uğraşlarım sonucunda ne at ne de beni tepeye götürecek birini bulamayınca tabana kuvvet diyerek biraz hızlı adımlarla tepeye ulaştım.
Orda yalnız olduğunu biliyordum.
Neden yalnızdı onu bilmiyordum işte.
Yine de onu göreceğim için çok heyecanlıydım.İlk bir kaç gün onun için çok endişelensem de buna alışık olduğu düşüncesi biraz rahatlamıştı beni.
Küçük bahçeden içeri geçip kapıya geldiğim sırada çalmak için havalanan elim bir kaç saniye duraksadı.
Kalbimin hızlı atışı ve nefesimin hızlanması tepeyi yürüyerek çıktığım için olabilir miydi.Bir kaç saniyelik beklemeden sonra tam kapıyı çalacağım sırada açılmasıyla elim öylece hava da kaldı.
Başta ne olduğunu anlamasam bile deltayla göz göze geldim.
Altında salaş siyah ince bir geceliği vardı üstü çıplaktı saçları nemlenmişti.
Biraz terlemiş ve onunda nefes alışları benim gibi hızlanmıştı.
Belki feromonları bana karşı etkisizdi ama bakışları ve vücudu kesinlikle herkesin içinde kıpırtılara neden olacak türdendi.Başta duyduğum şok oluş ufak bir etkilenme ve sonrasında utanca bıraksa da yerini başkalarını da böyle karşıladığı düşüncesi ufak bir kıskançlık kıvılcımına neden olmuştu.
Anlık sinirli çıkan sesimle"Yemeklerini getirdim."
Demiş yüzüne bakmadan sepeti ona uzatmıştım.
Daha önceleri de yaptığı gibi kafasını yüzümü görmek amaçlı eğilmiş normale kıyasla daha yavaş ve biraz da temkinli bir şekilde konuşmuştu.
"İçeri... geçip bana yardım eder misin? Nasıl ısıtacağım konusunda pek bir fikrim yok."
Günlerdir soğuk yemek yediği düşüncesi dudaklarımı buzmeme sebep olunca ona bakmadan hızlıca içeri geçmiş küçük evde mutfağı direkt görerek oraya ilerlemiştim.
O da kapıda bir kaç saniye beklemiş kafasını sabır çeker gibi sağa sola sallayarak yanıma gelmişti.
"Yemeklerini neden soğuk yiyorsun getirenler yardımcı olmuyor mu?"
"İçeri girmiyorlar bile girişe bırakıyorlar ben ordan alıyorum."
Yemekleri kaptan çıkartırken elim duraksamış anladığıma dair sesler çıkartmıştım.
"Sen geldiğinde üst kattaydım, kapının açılma sesini duydum ama gittiğini düşündüm sonra işte seni gördüm. Bugün geliceğini bilmiyordum.Gelmezsin zannetmiştim."
Sonlara doğru biraz üzgün çıkan sesine karşılık tencere aramak için eğildiğim çekmeceden başımı çıkardım.
Gelmemi mi bekliyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinderella
FanfictionCinsiyetsiz Jeon Jungkook katılması yasak olan şenliğe arkadaşının ısrarı üzerine katılır. Gün sonunda başına geleceklerden ve karşılaşmaması gereken kişinin kolları arasında olacağından habersiz. /Delta-Vita ilişkisi/ /Omegaverse/ •Devam ediyor •