Anémone

119 9 29
                                    

Ben sana gelemem, sen de bana gelemezsin ama bu şehir ikimizi de muhakkak bir yerde göz göze getirir..

1 Hafta Sonra...

Baekhyun..

Onu kaybettiğim günün üzerinden bir hafta geçmişti ya da ben geçmiştim bilmiyorum. Yaşıyor sayılmazdım çünkü nefes alıyordum belki ama dahası yoktu. Her gün tanrıya 'neden onu benden aldığını' soruyor sonra da 'beni de almasını' diliyordum.

Günlerdir onun izlerini taşıyan bu evde herkesten uzak ve yapayalnızdım, bir tek her gün mektup yazarak konuştuğum büyük annem vardı. Bundan şikayetçi değildim, yaşayan kimse zaten çoktan ölmüş bir adamın yanında olmamalıydı. Arada bir Jongin kapıya geliyor, çalıyor ve beni çok merak ettiğini söyleyip duruyordu. Daha sonra Kyungsoo, kendine zarar vermenden korkuyorum diyordu hüzünle. Beni anlamalarını beklemiyordum, birbirlerine sahiplerdi. Bense bomboş kalmış evimde geride kalan anılarıma sahiptim. Yaşamayan bilmezdi bu boşluğu, sevmeyen yaşayamazdı.

Galiba tanrı sevmiyordu beni, bana dair tek planı ise çok sevdiklerimi almaktı hiç olmadık zamanlarda. Biraz bencilce biliyorum ama o sadece benim olsun istemiştim, hayatımda ilk kez birisi sadece bana ait olsun istemiştim. Sadece beni sevsin, sadece beni istesin, sadece bana sarılsın istemiştim. Benden gittiği günden öldüğü güne kadar her gün; biraz kafasını dinler, beni özlediğini fark eder, döner ve sarılır sonra biraz konuşur, sevişirdik ben onu affederdim o beni sevdiğini söylerdi diye düşünürdüm. Ben onun olurdum o da benim olurdu ve bu her gün tekrarlanırdı. Bir döngü gibi, hiç bıkmayacağım, her gün biraz daha arzulayacağım bir döngü gibi. Bozuk bir plağın en güzel tınısı gibi.

Meğer o çoktan temelli gitmeyi meyil etmişti Tanrıyla anlaşıp, o çoktan ailemin yanına gitmeyi seçmişti bensiz. Genişçe salonun ortasında parkeli zemine oturmuş üzerimde onun vanilya kokusunu taşıyan gömlekleriyle oturuyordum. Ne bir mimik ne bir çıt barındırıyordum. Bu ev var oluşundan beri hiç bu denli bir sessizliğe şahit olmamıştı, hiç bu denli soğuğa tutulmamıştı. Canım yanıyordu ama hissi ilk günkü kadar tanıdıktı. Evin soğukluğu buz gibi teninde gezinen parmaklarımın hissettiği kadar acı.

İkimiz de belamızı birbirimizden bulmuştuk; o ben onu sevdiğim için ölüme mahkum edilmişti, ben o nefes almadığı için kendimden de gitmiştim. Tanrının yoluydu ya bu, beni almadan sevdiklerimi almayı reva görmüştü var oluş cezama. Ölmeme de izin vermiyordu, çektirdiği acı yetmezmiş gibi ya da ben ölmeyi bile beceremiyordum bu hayatta bilmiyorum.

Aklıma gelen ilk öpücük anısıyla gülümsedim. Üniversitede daha kimseyi öpmeyen bakir dudaklarımın onun dudaklarına kavuştuğu o anı düşünerek belirginleştirdim, gözlerimde hep var olduğunu iddia ettiği gülümsememi. Kısa süreli kırgın gülüşümün ardından yaslandığım koltuktan doğrulup, önümde duran kağıt kaleme doğru atıldım konuştuğum tek ruha yazmak için.

Bundan sonrasını ben kontrol etmiyordum, ruhum sığındığı tek ruha hitap ediyordu.

"Merhaba Büyük Anne.."

Yazıldığı kadar basit değildi kelimeler ve ben en ağırlarını seçmiştim yılların yokluğunda.

"Yine sana sığınmaya geldim, 'omzunda başıma bir yer var mı?' bilmeden. Çünkü başım bu aralar benim ruhuma fazla ağır ve san fazlaca ihtiyacım var. Ben annemi hiç tanımadım, benim annem hep sendin. Kabul edersen onun yokluğunda anneme sığınmaya geldim. Biliyorum bu bencilce, hatta ben çok nankör bir evladım. O gidince geldim sana, affet beni anne, özür dilerim yalnızca o gittiğinde geldiğim için sana."

Gözyaşlarım beyaz kağıt ile buluştuğunda mavi pilotla yazılan kelimeleri dağıtışına aldırış etmiyordu.

"Ve şimdi yazacaklarım içinde affet çünkü yine onu anlatmaya geldim sana. Kalan ama artık olmayan tek ailemi anlatmaya geldim. Eskiden onu ona anlatırdım hep, o da beni bana anlatırdı sonra biraz öpüşür uyurduk. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum ve tek dinleyenim bu beyaz kağıt, bu mavi pilot kalem ve sensin büyük anne. Geri dönmesini beklediğim adam artık senin yanında, ona iyi bak olur mu? Çünkü ben bakamadım sanırım, Tanrı bunu da beceremediğimi düşünüp aldı onu benden.

Retrouvailles (ChanBaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin