Bölüm 5 ★

69 8 7
                                    

Kulağımda kulaklıklarımla beraber market yolundaydım. Annem her hafta olduğu gibi market için beni göndermişti. Açıkçası bundan pek de şikayetçi sayılmazdım. Ben dışarıya çıktığı zaman kafası dağılanlardandım ama annem ve yasakları yüzünden bunu bile yapamıyordum. O yüzden markete bile olsa o bir saatlik yürüyüş bana terapi gibi geliyordu. Kafamı asla yere eğmeden devamlı olarak etrafa bakardım. Kaldırımdaki kedilere,parkta oynayan çocuklara ya da birlikte vakit geçirmek için toplanan arkadaş gruplarına... Ve o bir saatin asla nasıl geçtiğini asla anlamazdım.

Sonunda markete vardığımda annemin unutmamam için yaptığı alışveriş listesini açtım ve alacaklarımı sepete eklemeye başladım. Neredeyse bütün listeyi sepete ekledikten sonra son olarak prinç kalmıştı ama şu lanet markette koyacak başka yer kalmamış gibi prinçleri olabilecek en yüksek rafa koymuşlardı. Bir kaç defa paketin birini uzanarak almayı denemiştim ama kolumda güç kalmamıştı. Son bir defa almayı denemek için kolumu uzattığımda arkamda bir gölge belirdi ve omzumun üzerinden kolunu uzatıp paketin birini aldı. Aldığı paketi direkt benim sepetime atınca ne olduğunu anlamayarak arkamı döndüm.

Karşımda bir çift kahverengi göz ve kıvırcık saçlarıyla chan'i görünce tabi ki şaşırmamıştım. O konuşmanın ardından yaklaşık bir haftadır sürekli olarak peşimdeydi. Burada tesadüfen karşılaştığımıza bile inanmazdım şuan.

Chan yine yüzündeki gülümsemesiyle bana bakarken,

"Senin burada ne işin var?" diye sordum.

"Eve dönerken market aradım sonra burayı gördüm yani karşılaşmamız tamaaaamen tesadüf."

"Tamam inanmış gibi yapayım madem." dedikten sonra kasaya yöneldim.

Aldıklarımın parasını öderken tabi ki Chan tam arkamda duruyordu. Ben ondan önce aldıklarımı ödeyip hızla yola koyuldum. Sadece bir saatlik yalnız yürüyüşümü başkalarına harcayamazdım.

Fakat dediğimin tam tersi oldu. Yaklaşık bir dakika sonra Chan arkamdan bana yetişirken bıkkınlıkla arkamı dönüp ona baktım o ise hala bana gülümsemeye devam ediyordu. Of gerçekten bu çocuk neden sürekli gülümsüyordu ki...

"Tamamdır bu günlük bu kadar yeterli yarın okulda görüşürüz." deyip arkamı döndüm ve yürümeye başladım.

Chan de arkamdan görüşürüz deyip bir kaç adım atıp aynı yoldan gittiğimizi farkettiğimde kafamı gökyüzüne çevirdim ve içten bir şekilde ofladım.

"Galiba başkalarıyla yürümeyi sevmiyorsun." cümlesiyle beraber kafamı Chan'e doğru çevirdim ve kısa bir anlığına yüzüne odaklandım. Ciddi anlamda güzel bir yüzü vardı ve baktığınız an yüzündeki masumluğu ve verdiği güveni hissedebiliyordunuz.

Söylediğine bir cevap vermeden onunla beraber yürümeye başladım. Hadi ama seungmin başkalarıyla iletişime geçmeyi öğren artık...

"Hep böyle misin?" sorusuyla beraber yüzümü Chan'e çevirdim ve "Nasıl yani?" diye sordum.

"Yakın arkadaşın dışında başka kimseyle iletişime geçmez misin? Market dışında bir yere gitmez misin? Sadece inek gibi ders mi çalışırsın?"

Aslında bu sorulara verecek çok cevabım vardı ama tabi ki bunları daha bir hafta önce tanıştığım birine vermeyecektim. Sadece kafamı sallayıp "Evet." diyerek geçiştirdim.

"Belli oluyor yaklaşık 2 aydır her gün seni izliyorum ama sen farkına bile varmadın." çekinerek söylediği cümleyle beraber kafamı dehşetle ona çevirdim. Sahiden iki aydir beni izliyordu ve ben farketmemiş miydim?

"Sen beni mi izliyordun?" bunu öyle bir sormuştum ki ses tonum dahi yükselmişti.

Bakışlarını kaçırdı. "Sapık gibi algılanmak istemem. Sadece ilgimi çekiyordun ben de seni gözlemledim diyelim." ve yine o sıcak gülümsemesini gösterdi.

Birinin günlerce hatta haftalarca göz odağında olduğumu sonradan öğrenmek... Ben galiba gerçekten çevremle asla ilgilenmiyordum.

"Peki sormak istediğim bir şey daha var." benden onay almak için beklediğini anladığımda "Sor." dedim.

"Seni hep kulaklık takarken görüyordum ne tür şeyler dinliyorsun? Ve dışarıdan sadece insanlarla iletişim kurmamak için takıyorsun gibi görünüyordu.". Bütün soruları gerçekten merak ettiği için sorduğu ses tonundan bile belli oluyordu. Müzikle ilgili olunca ve gerçekten dinleyip önemseyeceğini bildiğim için kendimi konuşmaktan alıkoyamadım.

"Aslında insanlardan kaçmayı bırak şarkılar benim her şeyim. Ders çalışırken, yürürken, uyurken, uyandığımda kısacası her daim müzik dinleyen biriyim. Kötü hissettiğim anlarda birilerine anlatmaya çalışmak yerine sadece odamda kapıyı kilitleyip kulaklığımla kendi iç dünyama kapanırım. Ne tür ya da kimin söylediği önemli değil bence önemli olan şarkının sözlerinin en az bir cümlesinin seni ifade etmesi. Mesela aşk hakkında hiç bir bilgim ya da yaşanmışlığım olmamasına rağmen Another Love şarkısının bir kısmını bütün kalbimle hissederim."

"Hangi kısmı?" sorusuyla beraber kısa bir an duraksadım. Gerçekten beni dikkatle dinlediğini farkettim bu çok hoşuma gitmişti ama tabi ki bunu Chan'e çaktırmadım.

"Belki bir gün söylerim." En sevdiğim ve yeri ayrı olan şarkılar benim günlüğüm gibiydi. Çoğu zaman ne dinlediğimi jisunga bile göstermezdim. Her bir cümlesini benimsediğim şarkılar sadece bana özel kalmalıydı.

...

Chan ve seungmin yol boyu havadan sudan sohbet etmişlerdi. Seungmin yaklaşık dört katlı bir apartmanın önünde durdu,

"Benim evim burası, aslında söylememe gerek yok galiba iki aydır bunu çoktan öğrenmen gerekiyordu. Senin evin nerede? Benimle buraya kadar geldiğine göre çok uzakta olmamalı."

Chan "Tam karşımda tatlı tatlı konuşuyor." diye cevap vermemek için kendini zor tuttu. Çünkü biliyordu ki henüz seungmin kendisine alışamamıştı. Ancak o ona öyle bi alışmıştı ki haftalardır kötü hissettiğinde dahi seungmini izleyip dışarıdan onda huzur buluyordu.

"Bir iki sokak ötede çok uzak sayılmaz." Chan'in evi yakın falan değildi sadece seungminle biraz daha zaman geçirebilmek için ona ayak uydurmuştu ama seungmin bunu bilmese de olurdu.

"Peki o zaman yarın görüşürüz." Seungmin dönüp merdivenleri çıkmaya başladığı sırada arkasını döndü ve Chan'e el salladı. Bu Chan'in aşırı hoşuna gitmişti bu yüzden yine gülümsemesine engel olamadı. Chan de görüşürüz diyerek el salladı.

Seungmin arkasını dönüp merdivenleri çıkmaya devam etti. Chan seungmin yukarı çıkana kadar kapıda bekledi sonra gülümseyerek kendi evine gitmek için yola çıktı.

Son bir haftadır içinde tarif edemediği duygular vardı ve bu duyguların tek sebebi seungmindi. Bu zamana kadar dışarıdan onu izlerken, şuan onunla konuşup yan yana dururken dahi Chan yüzündeki gülümsemesine engel olamıyordu. Hislerinin farkındaydı fakat bunu şuan seungmine açıklayamazdı. Seungmin kolay kolay kimseye güvenecek ya da samimiyet kuracak birine benzemiyordu ve Chan eğer hislerini açıklarsa seungminin kendini yanına yaklaştırmayacağını biliyordu. Bu yüzden gittiği yere kadar hislerini kendi içinde yaşamaya karar verdi. Kim bilir belki bir gün seungmin de Chane karşı bi şeyler hissederdi...

_______

  Softlugunuza ölürüm bee ⚝

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


  Softlugunuza ölürüm bee ⚝

here with me ☆ /ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin