7

74 14 47
                                    

"Hongjoong'u istiyorum."

"Ne?!"

...

- 3 gün sonra -

Hongjoong'tan

Gökkuşağı etiketini barbienin elbisesinin eteklerine yapıştırdım. Saçlarını küçük tarakla son kez tarayıp bebeğime baktım. Dizlerine kadar gelen beyaz elbisesi ve uzun düz sarı saçlarını bağlamak için kullandığım mavi kurdelesiyle güzel olmuştu. Kesinlikle yeosang'ı geçtiğime eminim

"Benimki bitti bile. Defileye katılsa tekler herkesi o derece."

Bebeğinden kafasını kaldırıp göz devirdi bana. Büyük oyuncak gardıroptan elbise seçmekle meşguldü hâlâ.

"Of! Barbie' me ne yakışır bir türlü seçemiyorum. Kaybettim galiba sen kazandın yine."

Bir oyun için surat asmasını beklemiyordum. Dudaklarını büzmüş, kollarını birbirine geçirmişti. Alt dudağı titriyor ve yaşlar minik gözlerinden taşmak üzereydi. Bu halini görünce kazanmak umrumda bile değildi artık.

"Öyle demek istemedim özür dilerim, ağlama lütfen."

Hızla yanına gidip kollarımı etrafına sardım. Sarılışıma karşılık vermedi ama onu tutmayıda bırakmadım. Aklıma gelen fikirle açıldı gözlerim. Kollarımı gevşetip onunla göz göze geldim.

"Bebeğini beraber süslemeye ne dersin hmm?"

Ağlaması iç çekişlere dönen yeosang'ın beğendiği nemli kipriklerinden ve yıldızları taşıyan parlak harelerinden okunuyordu. Bu gerçek bir kez daha zihnimi ele geçirmişti.

Yeosang gerçek olamayacak kadar güzel bir kediydi...

"Harika bir fikir hadi hemen yapalım!
Ben beğendiğim elbiseleri seçiyim sende onlardan birini seçersin."

Elbiselerin olduğu gardırobu bana çevirdi. Sırayla geçti askıları, beğendiklerini bir kenarda ayırdı. Çoğunlukla yeşil rengi vardı beğendikleri arasında. Birşey demedim. Bel kısmından incilerin döküldüğü açık pastel yeşili olanı beğendim.

"Bunun üstünde güzel duracağından adım gibi eminim. Deneyelim mi?"

Başını sallayıp altın sarışın saçlarını kulağının arkasına sakladı kedi çocuk. Bu haliyle herkesi etkileyebilecek bir güce sahipti ancak farkında değildi karşısındaki beyaz kürklünün ona baktığından.

Elbiseyi barbieye giydirdiler. İnci detaylarına uyumlu olarak hongjoong saçlarına taşlar eklemişti. Ariana saçları yapmayı ihmal etmemişlerdi tabii ki.
(Ariana what are you doing here?# wlsgwlshskvq)

"Teşekkür ederim hyung~ senin sayende bebeğim çok güzel oldu."

Kulaklarına ulaşan minik kıkırtıları kendini kaybettiriyordu ona. Birden içinden geçeni söyledi yarı siyah beyaz saçlı olan.

"Sen daha güzelsin yeo."

Yanakları kızaran altın sarısı kürklü çocuk belli olmaması için yüzünü kucağına indirmişti. Bu haliyle sevimliliği meydan okunulamazdı.

"Ne kadar zamandır barınaktasın?"

"Altı ay olacak neredeyse. Alıştım artık buraya o yüzden gitmek istemiyorum."

Ziyaret günleri bazı melezlerin sahipleri tarafından alındığını görmüştü. Yeni gelenlerde çocuklarıyla beğendikleri melezi sahipleniyordu. Kendi isteklerimizin bir önemi yoktu burada. Evime dönmeyi hâlâ çok istiyorum mesela bunun bir önemi yoktu.

Mutual Destiny ~Seongjoong°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin