Geciktiği için kusura bakmayın~ );Bu bölümü ilahi bakış açısıyla yazdım umarım olmuştur.
"Soyeon gelmiiiş!"
Gördüğü kadınla sevinçle havalara uçan kedicik uzun koridoru hızla aşıp sahibinin kucağına atlamıştı. Kollarını fark etmeden sıkıca boynuna sardı. Omzuna yasladığı burnu ona hep güvende hissettiği kokuyu sunuyordu şimdi. Koku... anıları biriktirip sakladığımız bir cevherdi. Saklandığı yerden çıkmayı hiç istemiyordu. Sonsuza dek bu kokuyu soluyarak ve sahibine sarılarak yaşayabilirdi.
Soyeon, kucağına atılan küçük bedeni düşmemesi için hemen sarılmıştı. Tahmin ettiğinden daha fazla özlemiş olduğunu fark etti. Geç kalmıştı ancak işleri yoluna sokmuştu. Biriciği şimdi kolları arasında görmek istediği yüzünü boyun girintisine gizliyordu. Bir eliyle bebeğini tutarken sağ eliyle çenesinden tutup kafasını kaldırınca özlediği yüzünü seyretti bir süre. Kahvenin en alıcı tonundaki dolu harelerine daldı. Öyle derindiki taşıdığı duygular taşıyordu sanki sevgisi. Tek onundu ve hep öyle kalacaktı. Alnına kondurduğu küçük buse kediciğin içinin kıpır kıpır olmasını sağlıyordu. Öyle uzun sarıldılar ki ayrılmayı unutmuşlardı. Soyeon yavaşça geri çekildi.
"Sarı papatyaların en güzeli hongjoong'um..."
İkisininde nefesleri düzene girmişti. Bir ara hongjoong nedenini bilmesede nefes alamıyordu şimdiyse ait oldu evinin kokusunda nefesleniyordu.
"Hiç dönmeyeceksin sandım. Sana hâlâ kızgınım ama onu sonraya saklıyorum."
Aşırı sevimli gelmişti kadının gözünde bu söyledikleri. Onu ilgiye boğmayı düşünüyordu bugün. Melezinin istediği herşeyi alacaktı.
"Ayy bu şevimli şey şinirli miymiş kıyamamm"
Bu kezde yanağından öpülmüştü beyaz kedicik.
"Peki ben senin yüzünü mıncırmamak için zor duruyorum desem?"
"Hayııır olmaz!"
Tüm kedi duyuları kabaran çocuk yüzüne dokunulacak düşüncesiyle kaçmaya başlamıştı. Bahçenin içinde bir o yana bir bu yana sıçrıyordu.
"Hehey kaçamazsın benden."
Soyeon'a göre epey hızlı koşan hongjoong binanın girişine yönelmişti. Bazı kedi biblolarını yıksada hızla atan kalbi ona devam etmesini söylüyordu.
Tam koridoru döneceği sırada kendisiyle aynı zamanda dönen bedenle kafa kafaya çarpıştılar.
Tom ve jerry den farksızdı halleri."ÖNÜNE BAKSANA BE SAÇIM BOZULDU!!"
Birden çırlayan kırmızı saçlı bizimkini ürkütmüştü. Kafası acıyordu ama ondan daha çok korkmuştu. Ellerini saçına atan kızıl yüzünü buruşturdu.
"Aiyh, kafam patlayacak!"
"Ş-şey ben. Özür dilerim."
"Özür mözür dileme günüm berbat oldu sayende!"
Kibar davransa bile bu kızıl susmuyordu. Yüksek sesi duyanlar merak edip ne olduğuna bakmak için geliyordu.
"Seni biricik, dünyanın en güçlüsü sevgilime şikayet edicem. Sana gününü göstericek."
Kırpıştırıp durdu gözlerini siyah beyaz açlı. Ne yapacaktı? Yoksa onu dövmeye mi gelecekti sevgilisi?
"Saaan bu çocuk benim çok güzel saçlarımı bozup kafama vurdu birşey yap."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutual Destiny ~Seongjoong°
FanfictionHongjoong, sahibi kendini terkettiğinde hiç bilmediği yalnızlığın en acı veren yüzüyle tanışmıştı. Bırakıldığı kedi barınağında yıllarını geçirmiş siyah kürklü bir kedi-insanla karşılaşıncaya kadar bu kadere mahkum olduğunu sanıyordu güzel beyaz kür...