"Aferin..." Fısıldadı "İşte benim kızım."
Kalbim durdu. Böyle tuhaf bir cümle nasıl etkileyebilir insanı? Hem de birkaç dakika boyunca. Dudağımı okşayan parmakları durduğunda ve çenemi tutan elini geri çektiğinde, boşluk hissettim. Sanki uçurumdan düşüyormuşum gibi. Ama yerdeydim ve oturuyordum. O uzaklaşmaya başladığında hâlâ sessizdim. Ayağa kalkmak yerine gidişini izliyordum. Kapıdan çıktığında Beatriz ve Mateo yanıma geldiler. Akşam nerede uyuyacağımı konuşuyorlardı.
"Mateo'nun ekip odası erkek dolu ve pis, istersen bizim odada kal çünkü hem boş yatağımız var hem de iki kız üye var. Yani Ben ve İsabel. Erkeklerimiz de sessizdir. Gabriel, Josep veya Carlos itiraz etmez."
"Olur..." dedim "Teşekkürler Beatriz."
Mateo ekstra bir bilgi ekledi sohbete.
"Ama Gabriel ve Josep gay. Sen bunu
problem etmezsin öyle değil mi Siete?""Umurumda olmaz merak etmeyin."
Sonuçta insanların cinsel yönelimi beni ilgilendirmezdi. Kişisel olarak onaylamam ama başkasına saygı duyabilirim. Sadece gece uyumak için kullandığımız bir odada en fazla ne olabilir? Yorgunluktan kalkamadığımı anladığımda gülümseyip "yardım etseniz?" diyorum. İkisi beni kollarımdan tutup yukarı çektiğinde nihayet ayaktayım. Boks eldivenlerini çıkarıp yerine koyuyorum. Ringten inip antrenman alanından çıktığımızda hava karanlık. Saat gece 11 civarında olmalı. Koridordan geçerken mutfağa baktım. Kimse yok, etraf çok sessiz. Sanırım herkes odasına çekilmiş olmalı.
"Çok sıkıştım, sizden önce koşsam
olur mu? Tuvalete yetişmem lazım.""Git oda kapısı kilitlemiyorlar zaten."
İkisi de tamam dediğinde koşup merdivenlerden yukarı çıktım. Tüm gün o kadar terleyip su içmiştim ki, şimdi cidden altıma etmek üzereydim. Kapıya ulaştığımda hemen içeri daldım. Gece lambasının verdiği ışıkla etrafa baktım. İsabel yine uyuyor. Diğer Köşedeki yatakta ise telefonla oynayan bir erkek var. Kulağındaki kulaklıkta öyle yüksek sesle müzik dinliyor ki, ben bile biraz duyabiliyorum. Sanırım bu Carlos? Onları rahatsız etmeden parmak ucumda yürüyerek lavabo kapısına gidiyorum. Fakat birdenbire açtığımda şok içinde kalıyorum. Ağzım iki metre açık.
"PARDON-" diyorum öpüşen iki kişiye.
"IŞIK KAPALIYDI KİMSE YOK SANDIM."Hemen geri çıkıp kapıyı sertçe kapattığımda kalbim küt küt çarpıyor. Demek ki Mateo bu yüzden o bilgiyi ekledi. Sevişirlerse korkma anlamına geliyormuş. Ama şu anda çok utanıyorum. İçeri giren Beatriz ve Mateo benim kızarmış yüzümü gördüklerinde gülümsüyorlar. Her şeyi biliyor gibiler. Girişteki oda ışığını yakıp yanıma geliyorlar. "Biz alışığız ama sen kıpkırmızı oldun." diyor Mateo. Ardından Beatriz konuşuyor. "Onları uyaracağım, bunu ortak alanlarda yapmasınlar."
"Haklısın." diyor kulaklığıyla son ses
müzik dinleyen Carlos. "Duymamak
için sağır olacağım bu gidişle ben.""Işığı kapatın!" diyor uyuyan İsabel.
Oda tam bir karmaşa içinde. Ben, Beatriz ve Mateo ayaktayız. İsabel yataktan kalkıyor. Carlos kulaklığını çıkarıyor. Tuvaletteki çiftimiz ise nihayet kapıyı açıyor. Kısaca özür dileyip yanımızdan geçiyorlar. Sanırım işleri yarım kaldı çünkü odadan dışarı çıkıyorlar. Biz onlara bakarken, Beatriz iki kez alkış yapıyor. Dikkatimizi kendine çekmeyi başarıyor. "Pekâlâ, arkadaşlar Siete yeni oda arkadaşımız olacak. Çeteye henüz alışamadığı için ona karşı sıcak davranın lütfen."
"Hoşgeldin." dedi İsabel gülümseyip.
Carlos da yanıma gelerek elimi sıktı.
"Sağolun, memnun oldum yeniden."Mateo eğlenceli kişiliğiyle aniden yeni
bir fikir buldu. "Oyun oynayalım mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKÂR YEDİ (+18)
Action"Seni yakaladım... Kurtarmadım." 1682 yılında ailesinin işlediği büyük bir günah yüzünden cadılar tarafından lanetlenen bebek, henüz bu cezanın ne kadar ağır olabileceğinden habersizdi. "Yedi Laneti" yüzünden masumiyet kelimesini unuttu. Şeytana hiz...