Bölüm 10: "Büyük Ödül"

295 114 210
                                    

"Ne yapacağız? Kaçsak mı hemen?"

"Hayır olmaz..." dedim Luiz'e bakıp.
"Buraya kasa için geldik unutmayın."

"Bekleyip polise mi yakalanalım yani?"

"Lider Diego kasayı özellikle emretti.
Elimiz boş dönersek başarısız oluruz."

"Ama yakalanırsak daha kötü olacak."

   15 saniye neredeyse bitmek üzereydi ve parmak izi girilmediği için alarm çalacaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   15 saniye neredeyse bitmek üzereydi ve parmak izi girilmediği için alarm çalacaktı. Bu sırada karar vermek zorundaydık. Kasanın koruma sistemi sırf dokunduk diye aktifleşti. Yani içinde cidden çok değerli bir şey var. Tek sorun zamana karşı yarışmamız. Önümüzde iki seçenek var, gitmek veya kalmak. İlki garanti, ikincisi riskli. Yalnızca çaldığımız tablolar, vazolar ve diğer pahalı takıları almak yeterli olacak mı? Tehlikeyi seçersek pes etmediğimiz için kazanır mıyız? Yoksa açgözlülüğün bedelini yakalanarak mı öderiz?

Felix araya girdi. "Arabaya taşımayı
deneyelim derdim ama kasa çelikten
yapılmış ve ağır. Sakat kalırız altında.
Denemek bile risk olur unutun bunu."

"Ben açabilirim." dedi Paula fısıldayıp.

"Neyi bekliyorsun?" sorum çok hızlıydı.

"Çünkü biraz uzun sürebilir ve polisler gelebilir. Yine de istiyorsanız denerim."

"Başarırsak içindekini alıp kaçabiliriz."

Albert bana sordu. "Ya başaramazsak?"

"O zaman şöyle yapalım iki kişi gözcü olsun, çatıya çıksınlar dürbünle haber versinler bize. Eğer en ufak siren sesi veya polis aracı görüsek bırakıp gideriz Ne dersiniz? Kaybedecek şeyimiz yok. Hatta Paula açmaya çalışırken biz de  diğer çaldıklarımızı araca taşıyacağız."

"Mantıklı..." dedi Luiz gülümseyerek.

   Hepsi planı onayladığına işe koyulduk. Gözcülük yani haberci kuşluk görevini üstlenen kişiler Albert ve Luiz oldu. Taşıma işini ise en güçlümüz Felix yapıyordu. Bende yardım ediyordum ama ağır şeyleri o alıyordu. Hepsini merdivenden alt kata indiriyorduk, sonra ise koridordan kapıya götürüyorduk. Bagaj yavaşça dolarken 8-9 dakikamız gitmişti. Son defa yukarı çıktığımda Paula tuhaf aletlerle ter döküyordu. Küçük deliklerle, kenar boşluklarla ve dar görüş açısıyla çabalıyordu. Zayıf bir nokta arıyor gibiydi.

   On üç dakika geçtiğinde ise taşımamız gereken yalnızca bir tablo kalmıştı. Bagaj neredeyse tamamen dolmuştu ve biz sonuncu eşyayı almak için üst kata çıktık. Felix duvardan sökmeye çalışırken, diğer odaya gidip Paula'ya baktım. Fakat o ter içindeydi ve tüm dikkatini kilidi bozmaya harcıyordu. Üst düzey bir koruma sistemini açmak imkansız gibiydi. Tam o sırada uzaklardan bir ses duydum. Korktuğum şey yaklaşıyor muydu? Luiz çatıdan iniyordu, Albert ise koşarken bize bağırdı.

GÜNAHKÂR YEDİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin