Otobüsten inip otele ilerledik. Tom resepsiyonla konuşmaya başladı.
"Merhaba bizim 1 haftalık 5 oda rezervasyonumuz vardı."
"Tom Bey mi?"
"Evet."
"Buyrun." dedi. Asansöre binip yukarı çıktık. Herkes kendi odasına gitti. Gruptan bir mesaj geldi.
Tom: Odalarınıza yerleştiniz mi?
Georg: Evet, siz?
Bill: Evet. Gustav ve Kayla siz?
Gustav: Yerleştim ben.
Kayla: Ben direkt kendimi yatağa attım. Çok yorgunum. Biri gelip eşyalarımı yerleştirirse çok mutlu olurum.
Tom: Kapıdayım.
Kapıyı Tom'a açtım. İçeri girsin diye kenara çekildim.
"Teşekkür ederim." dedim.
"Borcun olsun bana."
"Ne borcu?"
"Anlarsın yakında." Tom, valizimden eşyalarımı çıkartırken ben de kendimi yatağa attım. Kıyafetlerimi dolaba yerleştiriyordu. Ben de onu izliyordum. İşi bittiğinde tam çıkıyorken tişörtünden tutup durdurdum. Bana baktı. Ben daha bir şey diyemeden beni tutup öpmüştü. Donup kalmıştım ama tekrar aynı şeyin yaşanmasını istemediğim için karşılık verdim. O benim belimden, ben de onun çenesinden tutuyordum. Nefes alıp alıp tekrar öpüşüyorduk. Daha sonrasında kapımız çaldı. Hemen Tom'u ufak bir şekilde ittirdim ve kapıyı açtım. Karşımda Gustav duruyordu Tom da dolabın içinde saklanıyordu. Gustav konuşmaya başladı.
"Bence Tom sana aşık. Güzel de bir çift olursunuz." dedi. Gustav bunu der demez Tom dolabın kapağını açarak yanımıza geldi.
"Bence de mükemmel bir çift oluruz." Tom'un bu sözüne karşı ellerimle yüzümü kapayıp yatağa oturdum. O kadar çok utanmıştım ki, anlatmaya kelimeler yetmezdi.
"Lan! Ben çıkıyorum o zaman." diyip Gustav gitti.
"Neden yaptın bunu? Beni utandırmak için mi?"
"Neden ki? Benle çıkmanın utanılcak bir şet olduğunu sanmıyorum."
"Biz daha sevgili değiliz ki."
"Biliyorum." dedi. Çıkma teklifi etmesi için bekledim. Etmiyordu. Delirecektim birazdan.
"Benimle çıkar mısın?" Sonunda demişti. Sonunda!
"Bilmem çıkar mıyım?"
"Ya uzatma işte."
"Tamam, tamam şaka. Çıkarım." Tom'a boynundan sarıldım. O da belimden sarıldı. Geri çekilip
"Benim çok uykum var. Biraz uyuyacağım. Sonra görüşürüz." diyip yatağıma yattım. Tom bir şey demeden yanıma yattı.
"Bu yatak senin değil ama." diyip güldüm.
"Sen benimsin ama." diyerek sarıldı. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
————————————————————————————
Uyandığımda sabah olmuştu. Yanımda Tom yatıyordu. Onu uyandırmamaya çalışarak kolunu üzerimden yavaşça çektim. Banyoya gidip yüzümü yıkadım, makyajımı yaptım. Hemen gidip kıyafetlerimi giymek için dolabımın kapağını açtım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu kıyafetleri giyip Tom'u uyandırdım. Birkaç kez 'Tom' diye seslensem de cevap vermedi. Yanağından öptüm, yine de uyanmadı. En sonunda pes edip yanına yattım. Omzuna doğru yattım. Kolunu belime doğru attı. Rol yapıyordu salak.
"Tom çok kötü bir insansın!" der demez Tom gülmeye başladı. Ellerini belime doladı.
"Günaydın." dedi uykulu bir sesle.
"Günaydın, hadi kalk, giyin. Kahvaltıya geç kalmayalım."
"Tamamdır patron." diyip yerinden kalktı. Banyoya gidip geldi ve giyinmeye başladı. Ben de aynada kendime bakıyordum.
"Hadi çıkalım." dedi Tom. Sonunda! Odadan çıkıp alt kalta gittik. Açık büfeydi. Yemeklerimizi alıp bir masaya oturup diğerlerini bekledik. Diğer herkes gelince yemeye başladık.
"Konserimiz için iki gün kaldı. Ama bugün bir röportajımız var. 2 saate gideceğiz." dedi Bill.
"Tamam da, Kayla, Tom. Söylemek istediğiniz bir şey var mı?" dedi Gustav. Tom ve ben bir şey söylemeden el ele tutuşup masanın üstüne çıkardık ellerimizi. Herkes ağzı açık bize baktı.
"Oha ne! İnanamıyorum! Çok mutlu oldum hayırlı olsun!!" diyip tebrik etti Bill.
"Bravo." dedi Georg. Sadece 'bravo' mu? Neyse.
———————————————————————————— Aradan 1.5 saat geçti. Biz arabaya binip gitmeye başladık. Yanımda Tom oturuyordu. Tom'a baktım. Beni benden alıyordu resmen. Gözleri, kaşı dudağı... Çok seviyordum.
"Biliyorum çok yakışıklıyım. Ama artık öyle bakmana gerek yok farkındasın di mi? Direkt öpebilirsin." dedi. Bu cümlesine gülüp dudağından öptüm. Geri çekilir çekilmez Tom'un sırıttığını görebiliyordum. Arabada sohbet etmeye başladık. Hepimiz çok gülüp eğlendik. Sonunda da röportajın olacağı yere ulaştık. Arabadan iner inmez paparazzileri gördüm. O kadar fazlalardı ki gözüm yorulmuştu. Hızlı bir şekilde yürüdük. İnsanların dediği 'Yandaki kız kim?' laflarını duyabiliyordum. Mekanın içine girdiğimiz an rahatlamıştım. Flaşlardan arınmıştık sonunda. Röportajın başlayacağı zaman ben de seyircilerin arasına girdim. Çok sıkıcı bir röportajdı.
"Hanginizin kız arkadaşı var?" sorusu gelene kadar.
"Sadece Tom'un var." dedi Georg.
"Gerçekten mi kim bu şanslı kız?"
"Tanındık biri değil."
"Ünlü değil mi?"
"Değil."
"Peki yeni sevgilin, yani oyuncağın güzel mi?"
"Oyuncağım değil sevgilim, ve evet çok güzel." dedi. Adama sinir olmuştum ama Tom tüm sinirimi alıp götürdü. Çok seviyorum.
———————————————————————————— Sonunda Röportaj bitmişti. Tom'ların yanına gidip her beraber arabaya bindik. Arabaya bindiğimiz gibi söylenmeye başladım.
"Neymiş yeni oyuncakmış! Ben o adamla bir oynarım!"
"Aman boşver. Kıskanç bir salak işte." dedi Georg. Sonunda otel odasına gelmiştik. Tom benle beraber benim odama gelmişti. Azcık oturduk ve Tom'un telefonu çaldı.
"Olivia" dedi. Ne istiyordu bu Olivia? Telefonu hoparlöre açıp
"Alo?" dedi.
"Tom senin sevgilin mi var?" dedi Olivia.
"Evet, Kayla var. Neden ki?"
"Nasıl ya ben varken Kayla mı? Iy çok iğrenç! Nasıl miden kaldırıyor o gerizekalıyı? Çok çirkin!" dedi aptal kız.
"Ne diyor ya bu or- onun bunun çocuğu?" dedim. Bu cümlemle Tom gülmeye başladı.
"İnan bilmiyorum. Yalnız Olivia, benim ilişkilerime karışmak sana düşmez. Midemin kaldıramadığı asıl şey şu an senle konuşmak. Ayrıca Kayla gayet güzel. Neyse senle konuşacak vaktim gerçekten yok. Bay bay." diyip telefonu kapattı. Telefonu kapatır kapatmaz bana sarıldı.
"Çok güzelsin biliyor musun?" dedi.
"Seni çok seviyorum biliyor musun?"
"Bu en güzel iltifattı." dedi.
NOT: Yazcak konu kalmadı ayrıca çok okunmuyor kitap fikir verebilir misiniz?????
