Bölüm 15

357 26 108
                                    

2 ay geçmişti. Doktorlardan telefon bekliyordum ama hiç bir zaman güzel bir haber için aramadılar. Ama bugün her şey değişmişti. Annem kendine gelmişti ve hastaneden taburcu olacaktı. Hemen valizimi topladım. Abime ve babama haber verdim. Onlar daha bir şey diyemeden bir taksi çağırdım. Taksi çok geçmeden gelmişti ve havaalanına gitmiştim. Uçağıma bindiğimde kulaklıklarımdan müzik açtım. Dinlemeye başladım. İniş yaptığımızda koşarak otobüse bindim. Gittiğim yere bir taksi çağırdım. Hastaneye ulaştığımda anneme destek olarak yürümesine yardımcı olmuştum. Başka bir taksiye hem annemi hem de kendimi bindirdim. Eve geldiğimde bir iç çektim. Annemi kendi yatağına yatırdım. Ben de kendi yatağıma yattım.

Uyandığımda sabah rutinimi yaptım. Anneme baktım. Hâlâ uyuyordu. Uyandırmak istemediğimden evden sessizce çıkıp okula doğru yürüdüm. Okula doğru yürüdüğümde tüm gözler üstümdeydi. Yeter artık. Dolabıma gidip çantamı dolabıma koymuştum. Tam kapağını kapayacakken bir el benim için yapmıştı. Tom'un eliydi.

"Ne var?" dedim.

"Haber verebilirdin. O kadar saat aradım ulaşamadım. Ne kadar merak ettiğimi biliyor musun sen?"

"Ee Tom, aldattığın kız ülkeden gidince bu kadar telaşlanıyor muydun sen?" Tom bir şey demeden beni dolaplara doğru ittirip yaklaştı.

"Bilinçsizken aldattığım kızı merak ediyorum." dedi. Dudaklarını sertçe benim dudaklarıma bastırdı. Her zamankinden daha sert ama daha huzurluydu. Ne yaptığımı fark edip Tom'u ittirdim. Daha doğrusu ittirmeye çalıştım ama başarısız olmuştum. Ne dudaklarını ne de onu itebiliyordum. Sonrasında direnmeyi bıraktım ve tamamen kendimi ona saldım. Karşılık vermeye başladım. Herkes bize bakıyordu. Ama önemli değildi. Nefes alıp geri öpüyordu. Ellerimi belime götürdü. Ben de ellerimi saçına. Sonrasında ikimiz de yorulduğumuz için durmuştuk. Nefes aldık. Tom sırıtıp bana baktı.

"O kadar da nefret etmiyorsun galiba benden?"

"Bilemeyiz, aldatmana bir açıklama bile yapmadın."

"Sarhoşken öyle bir söz vermişim işte. Aldatmak sayılır mı bilmem."

"Sayılır, ben de başkasına söz vereyim o zaman."

"Benim adım başkası mı?"

"Değil, adın başkası olmadığı için diyorum zaten." ikimiz de gülmeye başladık. Delirecektim resmen. Nasıl bu kadar kolay unutmuştum?

"Bak, Kayla yemin ederim ki çok özür dilerim. Bilincimde değildim, haberim yoktu, sana söylesem kızacaktın. Özür dilerim, gerçekten."

"Tom, bilmiyorum. Düşüneceğim tamam mı?"

"Düşünürken seni çok sevdiğimi de hatırla." diyip güldü. Güldükten sonra arkasını dönüp gitti. Ben de sınıfıma doğru yürüdüm. Gustav'la aynı dersim vardı. Şanslıyım. Sırama oturup Gustav'ı bekledim. Yanıma gelip oturdu.

"Kayla, Tom için özür dilerim."

"Sorun yok Gustav." dedim gülerek. O da gülerek karşılık verdi.

Ders bittiğinde bir iç çekip kantine gittim. Tek gitmiştim çünkü düşünmeye ihtiyacım vardı. Fakat bu yalnız kalma sürem çok uzun sürmemişti. Yanıma Georg oturmuştu.

"Kayla, sadece susup beni dinle. Konuşmanı istemiyorum." Kafamı sallayıp Georg'a baktım.

"Kayla, Tom'la ayrıldığın ve kalbinin kırıldığı için üzgünüm. Ama kendim için de mutluyum. Tom'la ayrıldınız zaten, içimde kalmasın. Kayla ben sana aşığım." O an duyduklarıma inanamadım. Hatta ilk birkaç saniye cevap bile veremedim. Sadece yüzüne baktım. İnanamıyorum, aklım almıyor!

NERDESIN? - TOM KAULITZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin