Bölüm 7

83 31 0
                                    

Aralık 2018

  Bir duygu vardır, bilir misiniz? Anlamadığınız, anlatamadığınız, adlandıramadığınız... Ömrünüzde belki de sadece birkaç kez gördüğünüz birisi için beslediğiniz bir duygudur bu. Yanından selam vermeden geçmeyeceğiniz kadar samimi ama aşık olamayacağınız kadar yabancı birisi için...

  Doğa o akşam, üstünde kendine en çok yakıştırdığı kıyafeti, makyajı ve en sevdiği çiçek kokulu parfümüyle açmıştı o kapıyı çünkü davet ettikleri Esin Hanım ile birlikte yeğeni Barlas'ın da geleceğini umut etmişti. 

  Elbette düşük bir ihtimaldi bu çünkü Barlas kendi ailesiyle birlikte yaşıyordu ama ufak bir umuttu işte, anlarsınız ya... 

  Doğa mutfaktan koşar adımlarla çıkıp kapıyı açtığında, yüzündeki heves yerini ufak bir üzüntüye bırakıp gitmişti.

  Esin Hanım, kapının önünde, elinde bir tatlı kutusu ile Doğa'ya bakıp gülümsedi. "İyi akşamlar, tatlım. Müsait misiniz?" 

  "İyi akşamlar." Doğa sakince gülümsedi. "Hoşgeldiniz." Kapıyı sonuna kadar açtı. Ayşegül Hanım gülümseyerek mutfaktan çıkıp kapıya yöneldi. Doğa'dan daha fazla gülümsüyordu. Neredeyse yarım dakikalık bir sarılmanın ardından Sedat Bey'in olduğu oturma odasına geçtiler. 

  Güzel, eğlenceli bir akşam geçirdiler. Güzel bir akşam yemeği, güzel bir tatlı ama asıl güzel olma sebebi tatlı sohbetleriydi. 

  Esin Hanım, bu hafta aldıkları mobilya takımını çok beğendiğini üçüncü kez söylüyordu ki Doğa, sıkılarak kalkıp koridorun girişindeki mutfağa doğru yürüdü. Dolaptan aldığı şişedeki suyu bardağına doldurup tezgaha doğru yöneldi. Mutfak tezgahının en köşesinde, kahve kutularının hemen yanında duran kum saatiyle oynamaya başladı. Oturma odasındaki sesler hala geliyordu ama mutfak Doğa'ya göre daha rahattı. 

  Doğa kum saatini tekrar yerine koyarken oturma odasından bir telefon çaldı. Telefonun sesini duyar duymaz kapının önünden dinlemeye başladı. Telefondaki ses anlaşılmıyordu ama Esin Hanım'ın söyledikleri Doğa için yeterliydi. 

"Tamam, Barlas. Ben birazdan kalkarım zaten. Sen çık."

  Ayşegül Hanım elindeki tatlı tabağını sehpanın üzerine bıraktı. "Kim aradı?"

"Barlas, yeğenim. Hatırlar mısın bilmiyorum-"

  Ayşegül Hanım Koray'ın konusunu açmak istemediği için -her hatırladığında gözleri dolardı, durgunlaşırdı, bazen ağlardı- adının geçmesine bile fırsat vermedi. "Evet, hatırladım."

"Saat geç olduğu için dönüşte beni almasını söylemiştim. Gelirken de o bıraktı zaten."

Ne? Buraya kadar gelmişti ama Doğa görmemiş miydi?

  Barlas sadece halasını almak için geliyordu. Belki içeriye girmez, hatta belki kapının önüne bile gelmezdi. 

  Doğa gülümseyerek oturma odasına girdi, babasının yanına oturup Esin Hanım'a bakmaya başladı. Ayşegül Hanım, sehpanın üzerindeki tabağını tekrar eline aldı, sonrasında kafasını Doğa'ya çevirip "kalk bi' kahve yap." anlamlarıyla dolu bir bakış attı. 

  Doğa'nın kendisi dışında kimsenin anlam veremediği o mutluluk, akşamın en başında olduğu gibi yine yüzüne yerleşti. Kahveyi nasıl içtiklerini sorup mutfağa geçerken kapı çaldı. 

YAŞANMAMIŞ SAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin