"Kalk hadii, geç kalacağız." Banu'nun sitem dolu sesiyle hiç kalkmak istemedigim yatağımdan kalktım. Ona baktığımda çoktan hazırlanmıştı. Oflayarak kalktığımda elimden çekiştirerek banyoya doğru yönlendirdi beni.
Banyoda işlerimi hallettikten sonra odaya döndüm. Gördüğüm manzara beni şaşkına çevirirken çoktan hazırlanmış ellerini birbirine çarparak bana doğru gelen arkadaşım Banu, elleriyle yatağın üzerindeki elbiseyi işaret ederek "Bak şimdi çiçeğim, bu elbise sana çok yakışacak." Dedi. Elbiseye baktığımda benim tarzım olan bir elbise olduğunu anladım. Ben cevap vermeden yine konuştu. "Makyajını ben yapacağım tamam mı ? " itiraz etmek için dudaklarımı araladığım da "merak etme abartmayacağım, hemen hazırlan bekliyorum." Dedi.
Beyaz elbiseyi üzerime giyip Banu'ya seslendim. "Banu! Gel." Dedim.
Kapıyı hızla açtığında eli hala kapı kolundayken "Oo Ada kuşum, bu ne güzellik böyle." Dedi. Yanaklarımı şişirip oflarken makyaj masamın pufuna oturdum. Banu'da yanıma gelip makyaj yapmaya başladığında "Anlamıyorum Ada. Bu kadar güzel fiziğin varken elbise giymeyi sevmediğini." Diye söyleniyordu.
Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Sevmiyorum işte. Eşofman tişört kombinleri daha rahat ayrıca." Dedim gülerek. Aynen aynen der gibi başını salladı.
Makyaj bittiğinde odadan çıktık. Babamın evde olamaması için dualar ederken kapının kapanma sesini duyduk. Merdivenlerden indikten sonra babamla karşı karşıya geldim. O konuşmadan ben konuşmaya başladım. "Baba, ben Banulara gideceğim. Söyleyeyim dedim." Ellerimle oynamaya başladım. Babam üzerimizdeki kıyafetlere baktı.
Elbiseyle Banu'ya gidiyorsun öyle mi Ada?
"Bu kılıkla mı?" Banu hemen beni kurtarmak için olaya el attı. "Adnan ağabeycim hiç elbise giymiyordu. Ben dedim giy diye. Yoksa giymez biliyorsun." Dedi.
Babam inanmamış da olsa "Tamam" Dedi ve gitti.
Hızlıca evden çıktık ve arabaya bindik.
15 dakika sonra parti alanına girmiştik. Banu çoktan içeri girmiş bir masanın etrafında sohbet ediyordu. Yanındakilere selam verdim ve etrafa bakınmaya başladım. "Selam güzellik." Yanımdan gelen sesle kafamı çevirdiğimde bizim okuldan Cem olduğunu gördüm. Sol kolunu omzuma atmıştı. Gülerek "pat diye gelinir mi ?" Diye sordum.
Aradan yarim saat geçtikten sonra müzik sesi kesildi. Sahneye biri çıktı ama sahneye ait durmuyordu. Duyduğum silah sesleriyle Banu'nun yanına gidip kolunu tuttum. Sahneye tekrar baktığımda ordaki çocuk gitmişti. En fazla 21 yaşında olmalıydı çünkü bebek yüzü onu ele veriyordu. Silâhlı beş adam içeri girdiklerinde herkese sorular soruyor ve bağırıyordu.
Ayağıma takılan masa örtüsüyle başımı yere eğdim ve masanın altında birinin olduğunu anladım. Bağıran adam benim yere eğildiğimi görünce sert sesiyle "Noldu sarışın yerde sorun mu var ?" Dedi.
Elimi kaymaması için masaya koydum ve sakin bir sesle konustum. " Evet var ancak yerde değil. Sizde bir sorun var. Elinizde silahla gezip burdaki kimseyi korkutmaya hakkınız yok." Yürek mi yedim ben? Ne bu cesaret.
Adam alaycı bakışlarıyla yüzüme baktı. "Bana bak sarı. Gördüysen söyle o salak herifi." Dedi bastıra bastıra.
Yine ve yine sakın bir sesle. "Gördüm" dedim. Banu kolumu sıktı. Elimle yangın merdivenlerini gösterdim.
"Ordan kaçtı."
Adam emin olmak için bir kaç saniye yüzüme baktı ardından gitti. Giderken de "Burayı boşaltın." Demeyi unutmadı. Herkes çıkınca masanın altına eğildim. "Hey,"
Dedim. "Gittiler."
Çocuk masanın altından çıktıktan sonra etrafa bakındı ve elime flash bellek tutuşturdu. Kulağıma doğru eğildi ve " Bunu kaybetme sarışın. Bunu senden daha sonra alacağım." Dedi ve geri çekildi. Gözlerini gördüğüm an afalladım. Masmaviydi.
Yanmak.
Yanmak istemiştim. Yandıktan sonra da kül olmak. Ama olamadım. Ben ne yandım ne de kül oldum.
Tanrı beni okyanuslarda boğdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE YARISI MATEMİ
Novela JuvenilYanmak. Yanmak istemiştim. Yandıktan sonra da kül. Ama olamadım. Ben ne yandım ne de kül oldum. Tanrı beni okyanuslarında boğdu.