Sövün sövün, çok haklısınız çünkü.
Fazla sövmeden bölüme başlayın eheheeh
İyi okumalarr canlarımm
•••••
•Köprü altında buluştukları gün•
|Suga|
Gece geç saate kadar takıldıktan sonra Taehyung eve gidiceğini söyledi ve motoruna binip gitti. Jimin içkiye pek dayanıklı değildi, bu yüzden fazla içmemiş olmasına rağmen sarhoş olmuştu. Burnunun ucu ve yanakları hafif kızarmıştı. Arada bir de hıçkırıyordu. Jimin...
İşte o sarhoştu ve ben de onun arkadaşı olduğum için onu eve bırakmaya karar verdim. O kadar da içme demiştim oysaki. Neyse.
Motorla götürücektim mecburen, çünkü arabam evde. Jimin'in motorda bayılmaması, herhangi bir kaza yapmamamız için biraz olsun ayıltmaya çalıştım. Biraz kendine gelince ona kaskını taktım ve motora bindirdim.Hemen ardından ben de kaskımı taktım ve bindim.
"Nereye götürüyorsun beni?" sarhoşluğun verdiği etkiden ötürü biraz peltek konuşmuştu. Yanağını sırtıma koyup sürttü. Uykusu mu geldi?
"Sarhoşsun. Seni eve götürücem. Sıkıca belimden tutun." diyerek ellerini belimde birleştirdim.
Birkaç mırıltı çıkardı. "Hayır, eve gitmek istemiyorum. Beni dükkanıma götür."
"Bu saatte ne yapacaksın dükkanda? Ayrıca sarhoşsun. Olmaz."
"Sanane ya. Sen dediğimi yapsana. Eğer götürmezsen kendim giderim." Cümlesi bitince ellerini belimden çözerken yanağını da çekmişti sırtımdan. Isınmış sırtım, bir an vuran gecenin soğuk havasıyla vücudumun titremesine neden olmuştu. O da bu sırada motordan zorlukla indi.
Sabit duramıyordu. Adımları ileri geri hareket ediyordu. Yanakları hâlâ kırmızıydı ama sırtıma koyduğu sağ yanağı biraz daha kırmızılaşmıştı. Şu an çok tatlı görünüyordu. Durup sabaha kadar onun bu tatlı hallerini izlemeyi düşündüm. Sonra kafamı sallayıp bu düşünceden kurtulmaya çalıştım. Neden böyle düşündüm bir anda? Bende mi sarhoş oldum yoksa?
"Heey!"
Jimin'in sesiyle tekrardan ona odaklandım. Sarhoştu. Tek başına gitmesine izin verirsem kesin başına birşey gelirdi. O yüzden dediği gibi onu dükkana götürmeye karar verdim.
"Tamam ama ben yolu bilmiyorum. Tarif edebilir misin? Hatırlıyor musun nerde olduğunu?"
"O kadar -hıçkırık- kadar da değil canım. Biliyorum tabiki." Kıkırdadı tatlı bir şekilde.
Bunları söylerken hıçkırmasının dışında arada eliyle ağzını kapatıp sessizce geğirmişti. İstemsizce güldüm. Ardından suratıma normal bir ifade yerleştirip boğazımı temizledim ve konuştum."Tamam o zaman. Atla hadi, gidelim. Sabaha kadar burda mı durucaz?"
Hızlıca başını sağa sola salladı, ellerini de kaldırıp aynı şekilde. Sallaması sonlanınca ellerini omuzlarına yerleştirip arkama bindi. Az önce dediğimi tekrarlamama gerek kalmadan ellerini belimde birleştirmişti. Onun hazır olduğundan emin olunca motoru çalıştırdım ve yola koyulduk.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGEROUS LOVE (+18)
FanfictionAnnesinin ölümünden sonra zorbalaşan Taehyung, ettiği son kavgada babası tarafından Londra'ya gönderiliyor. Bir gece bilmeden, Londra'nın en büyük mafyasının oğlu olan Jungkook'un hayatını kurtarıyor... 28.07.2023-