iyi okumalar!!!!
---
Dakikalardır oturdukları spor salonundaki sessizlik Hyunjin'in elinde döndürdüğü voleybol topunun yere düşmesiyle bozulurken Felix'in bakışları da sessizlik içerisinde ona dönmüştü. Oturduğu yerden yavaşça ayaklanıp Hyunjin'in karşısına dikildi. Gözlerini oğlanın vücudunda dolaştırırken parmaklarıyla omuzlarına tutundu.
"Hyunjin," bakışları geniş omuzlarda sabitlenmiş, parmak uçlarını hayali tozları silkeler gibi sol omzunda dolaştırıyordu.
"Efendim Felix?"
"Sıkılmadın mı? Ben çok sıkıldım."
Hyunjin kendisini çekiştirerek buraya getiren arkadaşının söylediklerimi anlamsız bulurken bakışları onun davranışlarını tartar nitelikteydi.
"Bu soruyu yanlış kişiye soruyorsun bebeğim. Ben zaten hep buradayım." Felix dışarıdan bakıldığında cilvelenir gibi gözüktüklerinden emindi. Yavaşça yüksek tabanlı sporları üzerinde parmak ucuna yükseldi, herhangi bir olumsuz tepkiye karşın Hyunjin'in yüzünü inceledi saliselik bir an için. Dudaklarını Hyunjin'in nemli kırmızı dudaklarına bastırırken kendinden oldukça emindi.
Hyunjin beklemeden kollarından birini onun incecik beline sarıp Felix'in ayaklarını yerden keserken diğer elini genç kızın sarı saçlarına atmıştı. Eline doladığı uzun ve yumuşak tutamlarla oynuyordu. İkisi de kana kana öpüşüyor, dudakları tereyağı gibi birbiri üzerinde kayarken burunlarından verdikleri sık nefesler yüzülerini yıkıyordu. Felix Hyunjin'in omzundaki ellerinden birini yanağına çıkarıp onun temiz yüzünü okşadı. Felix hızla inip kalkan göğsüyle Hyunjin'in gövdesini dürtüklüyordu.
Felix nefes nefese Hyunjinden ayrıldıktan sonra göz ucuyla Jisung'un onları izlediği köşeye baktı, genç kızın oradan bir hayli uzaklaştığınj fark ettiğinde elleri Hyunjin'in omuzlarına gevşekçe düştü, gözleri Jisung'un uzaklaştıkça küçülen siluetini takip ediyordu.
"Çok ciddiye alma. Eğlencesineydi," dedi Felix Hyunjin'e; Hyunjin anlamsız bakışlarla Felix'in yüzündeki dalgın ifadeyi görünce duraksadı. "Her şey yolunda mı?" diye sordu, sesindeki endişeyi gizleyemeyerek.
Felix bir şeyler söylemek istedi ama kelimeler boğazında düğümlendi. Hafif bir baş hareketiyle Hyunjin'e cevap verdikten sonra, "Gitmem gerek," diyerek uzaklaştı ondan. Kalbi göğsünde sıkışıyor, adımları onu nereye götürdüğünü bilmeden hareket ediyordu. Tek düşündüğü, Jisung'un yüzündeki ifade ve aralarındaki o kırılgan bağın daha da gerildiğiydi.
Jisung ise gördüklerinin etkisinde okulun çıkış kapısına vardığında hala zihnindeki görüntülerle savaşıyordu. Felix ve Hyunjin... İkisini öylesine öpüşürken görmek, içinde tanımlayamadığı bir şey uyandırmıştı. Kızgınlık? Kıskançlık? Minho'yla olan ilişkisinde duyduğu suçluluk? Her şey birbirine karışıyordu ve ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu. Derin bir nefes alıp soğuk demirl kapıyı açtı ve kendini dışarı attı. Bahçeyi geride bırakırken kendi düşüncelerinden bile kaçmaya çalışıyordu.
Felix onun peşinden çıkarken bir an için duraksadı. Uzakta yürüyen Jisung'un arkasından seslenip seslenmemek arasında kaldı. Ama kendini tutamadı. "Jisung!" diye bağırdı, sesi biraz çatlamıştı.
Jisung'un adımları duraksadı ama arkasına dönmedi. Felix birkaç adım daha atarak ona yaklaştı. "Ne... ne yapıyorsun?" dedi, sesi beklediğinden daha sakin çıkmıştı.
"Hiçbir şey," dedi Jisung, başını öne eğerek. Felix birkaç saniye sessiz kaldı, Jisung'un yüzünü görmeye çalıştı ama o gözlerini kaçırıyordu. İçindeki o çaresiz his, Felix'in göğsünde büyümeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sapphic pop • jilix
Fiksi Penggemar[lee felix x han jisung, lesbians, straykids ff.] Merak ediyordum. Ben onu bu denli kıskanırken neden okuldaki bir tuvalet kabininde benimle seviştiğini deli gibi merak ediyordum. girl!jisung!felix!changbin