BÖLÜM 3

33 3 0
                                    

MEDYA: Kerem adal

MEDYA: Onur can özcan-yaramızda kalsın ( ah onurum üzümlü kekim Allah mekanını cennet eylesin)


heloo gençlikk nasılsınız bakalımmm

*

*

*

ümit hocanın arkasında gördüğüm kişiyle resmen şoka girmiştim. gelen kişi keremdi!

ne demek kerem ümit hocanın oğlu!!  ümit hoca yanıma geldiğinde konuşmaya başladı

"kızım bu sana bahsettiğim oğlum kerem" bunu söylerken hafiften keremin sırtına vurmuştu

"merhaba Elisa" keremin sesiyle ona döndüm ve hafiften kafamı salladım "merhaba Kerem"

"siz tanışıyor musunuz?" ne demek tanışmak!! oğlunuza aşığım diyemedim.

Kerem "okulda görüyordum bazen" dediğinde bende kafamı salladım.

"tamam o zaman benim işlerim var siz başlayın" ümit hoca böyle deyince bu sefer ikimizde kafamızı salladık.

uzun bir ara keremle çalıştıktan sonra -(unutanlar varsa boxs'a çalışıyorlar)- kerem "bugünlük bu kadar yeter, dinlenebilirsin" dediğinde bende tamam deyip su içmek için yanından geçerken onu birisi aramıştı. ben gittikçe uzaklaşırken onun "efendim buse" diyen sesini duymuştum.

hızlıca salondan çıkıp soyunma odalarına doğru yürüdüm içeri girdiğimde 1-2 kızdan başka kimse yoktu kabinlerden birisine girip kapıyı kapattığımda kızlar konuşmaya devam ediyorlardı

"kankaa! yeni gelen hocayı gördün mü taş taşş" sanki görebilecekmişim gibi kapıya baktığımda daldığım yerden çektim bakışlarımı. 

"evet kızım! Ümit hocanın oğluymuş" bir yandan dinliyor diğer yandan kıyafetlerimi giyiyordum

"keşke en başta Ümit hocayı alsaydık ya" bunu demesiyle aynı anda kaşlarımı çatmam bir oldu.

"sen onu isteseydin bile o seni seçmezdi gerizekalı" ay yok ben daha fazla dayanamıycam!

hemen giyindim ve soyunma odasından hızlıca çıkıp dışarı attım kendimi.

"sonunda geldin hadi atla arabaya" keremin sesiyle ona döndüm.

"ben kendim giderim" dedim. kerem alayla başını salladı

"tabikii gidersin, ama biliyorsundur ki ben artık senden sorumluyum o yüzden atla arabaya"

daha fazla uzatmadan kafamı salladım ve arabaya bindim. yola dalmışken keremin bizim eve gitmediğini gördüm ve ona döndüm

"evimi geçtin!" kerem birkaç saniye bana döndükten sonra yine yola odaklandı.

"evinizde şuan hiç kimse yok o yüzden senide ben nereye gidiyorsam oraya götürmek zorundayım" şokla ona döndüm illa evimizde birisi mi olması lazımdı!

"evde tek kalabilirim kerem 5 yaşını çoktan geçtim" sinirle yüzüne baktığımda dudağının bir kenarı kıvrılmıştı

"tabiki de kalabilirsin ama ailen böyle söylemiyor galiba onların gözünde hala 5 yaşındasın"

"ne demek böyle söylemiyorlar ya" kereme hala aynı sinirle baktığımda artık ciddi bir şekilde yola baktığını gördüm

"Elisa baban tanınan bir insan biliyorsun, sevenleri olduğu gibi düşmanları da var nu yüzden seni evde tek başına bırakamaz" peki anlamında kafamı salladığımda bara gelmiştik.

içimdeki korHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin