Bu hikayedeki diyaloglarda bakış açısını okuduğunuz karakter için konuşma çizgisi, geriye kalanlar için tırnak işareti
kullanılmıştır. Keyifli okumalar....
Sıcak bir sonbahar akşamıydı ve evimin içine tartışma sesleri hakimdi. Ortamdan bunaldığım için yaklaşık altı dakikadır onları dinlemeyi bırakmıştım. Salonun camından yere düşen yaprakları ve üzerlerine serpilen yağmuru seyrediyordum. "Sence de söylediği şey ahmakça değil miydi Winter?" Adımın geçmesi ile kafamı hızlıca arkadaşlarıma çevirdim. Hepsinin gözleri üzerimdeydi fakat ben neyden bahsedildiğini bilmiyordum bile.
– Hm?
Hepsi birden oflayarak yakındığında gözlerimi devirdim. Aptal tartışmalarını dinlemediğim için suçlu hissetmiyordum. "Ryujin tarihçiye asılarak dersten geçmeyi planlıyor." Yardımıma Chaewon yetişip durumu açıkladığında ona hafif bir gülümseme sundum. Ryujin'e gelince... mankafanın tekiydi.
— Biliyor musun bazen Donatello'nun senden daha akıllı olduğunu düşünüyorum.
Donatello Ryujin'in evcil kaplumbağası. Diğerleri dediğime gülerken Ryujin suratıma yastık fırlatmıştı. Tam bu hamlenin altında kalmayıp karşı koyacağım sırada kapı çaldı. "Şansına küs ve gidip kapıya bak şampiyon." Yunjin'e dil çıkarıp kapıyı açmaya gittim. Ryujin şu an umrumda değildi çünkü sonunda gün boyu beklediğim meşe odunu gelebilmişti. Vakit kaybetmeden hızlıca kapıyı açtım.
Beni gördüğünde genişçe gülümsemişti. Gözlerim istemsizce bedenini baştan aşağı taradı. Tanrı aşkına Yu Jimin üzerine sadece kısa bir tişört ve basit bir şort var, bu kadar güzel olmana gerek yok. "Kelebeğim, özledim seni." Deyip kollarını bedenime sardı. Vanilyalı duş jeli burnuma dolduğunda kokusunu ne kadar özlediğimi fark ettim. Tatile gittiği için bir haftadır görüşemiyorduk.
— Ben de özlemişim seni.
Kıkırdayıp sarılan kollarını çözmüştü. Kapıyı kapattıktan sonra onun elleri belimdeyken salona geçtik. Giselle elindeki mısırı yerken neşeyle konuştu. "Kanka tam zamanında geldin şenlik var." Kusursuz yüzündeki kaşlar olayı anlayamadığı için çatılmıştı. Geniş koltukta yer bulduktan sonra bacaklarını aralaması ile her zamanki gibi kucağına yerleştim. "Hayırdır?" Olaya tam olarak hakim olmasam da ben açıklamak istedim.
— Ryujin tarihçiye asılıp dersten geçmeyi planlıyor ve Yunjin'le ben onun mankafa olduğunu düşünüyoruz.
Kahkahası kulaklarıma dolduğunda gülümsedim. "Yeji ile takılmana izin vermeliydim sanırım Ryu." Kahkahasının arasından konuşmuştu. Duyduğum şeyle anlık kanımın beynime sıçradığını hissettim ve çatık kaşlarla ona döndüm.
— Erken ölmek istiyorsun Jimin.
Ellerini yanaklarıma yerleştirip kafamı sağa sola sallamaya başladı ve arada sanırım tatlı bulduğunu belli eden garip sesler çıkarıyordu. "Winter'ı tanıyorsam şu an iki kere öldün Karina." Evet normalde öyle olmalıydı ama tek bir sıkıntımız vardı Chaewon, ben bu aptaldan hoşlanıyorum. Yine de belli etmemek için ellerinden kurtulmaya çalıştım fakat o ısrarla durmuyordu. Pekâlâ bunu sen istedin Yu Jimin.
— Kanepede yatarsın.
Anında yüzümden çekilen eller ile gülümsedim. Bugün bende kalacağına söz vermişti ve her zaman birlikte uyurduk. Ne kadar emin olamasam da kokumun onu mayıştırdığını söylüyor. "Evli çiftler gibisiniz." Giselle'e buruk bir gülümseme sundum.
İnanın bana da öyle geliyordu. Birlikte olduğumuz zamanlarda sürekli temas halindeydik, benim yerime her şeyi hallederdi. Yemeği önce bana yedirir daha sonra kendisi bitirirdi veya duştan sonra saçlarımı kurutur ve tarardı. Bunu yaparken ben de ona şarkılar mırıldanırdım.
Bizi gören herkes sevgili olduğumuzu düşünüyordu. Açıkçası bu durumdan memnun değilim diyemem. Bir nevi kısmetini kapatıyordum. O da hiç şikayetçi olmamıştı. Bilmiyorum Jimin için özel biri olduğumun farkındayım. Benden başka kimseye böyle değil. Fakat bilirsiniz benden hoşlanacak biri de değil. Yani tipi değilim. Kısacası en kral friendzone'u yiyen insanlardan biri olabilirim.
Düşüncelerime çok dalmış olacağım ki belimi kavrayan elleri yeni yeni hissediyordum. Beomgyu'nun benden hoşlandığını duyduğundan beridir okulda yapa yapa alışkanlık olmuştu bu huyu. Kalbim için hiç iyi bir alışkanlık değildi açıkçası. "Neler yaptın ben yokken?" Kulağıma fısıldaması ile gerilsemde belli etmedim. Kolları hâlâ belimi sararken yüzünü daha iyi görebilmek için bedenimi ona doğru döndürdüm.
— Aslında bakarsan çok sıkıcı geçti.
Tek kaşı havalanmış ve kendi aralarında konuşan arkadaşlarımıza doğru bakmıştı. Gitmeden önce beni yalnız bırakmamaları için onlarla konuştuğunu biliyordum. Büyük ihtimalle yalnız kaldığım için sıkıldığımı sanıyordu.
— Merak etme yalnız bırakmadılar.
Yüz hatları normale döndüğünde gülümsedim. Bana karşı bu kadar hassas davranması hoşuma gidiyordu.
— Özellikle Yunjin. Tanrım... ona ne dediysen hafta sonu dahil götümde gezdi.
Minik bir kahkaha atmıştı. Kahkahalarını seviyordum, özellikle benim sayemde oluşanları. "Eğer sana göz kulak olursa Chaewon'la sıramı değiştireceğimi söyledim." Kısık sesle söylediği şeyle gözlerim büyüdü. Onunsa yüzüne şerefsiz bir sırıtış yerleşmişti. Gözlerim ister istemez Yunjin'e kaydı.
— Yunjin, Chaewon'dan mı hoşlanıyor?
Yavaşça kafasını sallayıp işaret parmağını dudaklarına götürdü ve sus işareti yaptı. "Bunu kimseye söylememelisin." Ağzıma görünmez bir fermuar çekip kafamı salladım. "Uslu kelebeğim benim." Deyip alnıma dünyanın en narin öpücüğünü kondurmuştu. Yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum. Üzerimdeki stresi atmak için konuyu değiştirdim.
— Yarın okula geliyorsun değil mi?
Kaküllerimi parmakları ile tararken kafasını iki yana salladı. "Yarın için planlarım var." İster istemez dudaklarımı büzdüm çünkü üzülmüştüm. Tüm hafta tatilden dönmesini beklemiştim ama yine de görüşemeyecektik. "En azından bu gece beraberiz." Zor da olsa gülümseyip kafamı salladım. Sonrasında duyduğum birkaç öksürük sesiyle sesin geldiği tarafa doğru döndüm. "Bölüyorum ama biz kalkıyoruz, geç oldu."
— Tamam ben geçireyim sizi.
Karina'nın yayıldığım kucağından kalkıp bizimkileri uğurladım. Salona geri döndüğümde az önce oturduğumuz koltuğun koluna sırtını dayadığını ve ayaklarını uzattığını gördüm. Eliyle kucağını patpatladığında bekletmeden yerime yerleştim hemen. Kafasını omzuma doğru bıraktığında elim saçlarına gitti. Yavaşça saçlarını okşamaya başladığımda kıkırdadığını hissettim. "Buna bir haftadadır ne kadar ihtiyacım olduğunu tahmin bile edemezsin." Kafası omzumda olduğu için sesi olduğundan boğuk çıkmıştı bu yüzden güldüm.
— Benim de.
Birkaç saniye daha böyle durduktan sonra kafasını kaldırmıştı. "Sen duşunu al, ben de atıştıracak bir şeyler hazırlarım sonra uyuruz olur mu?" Sanırım daha güzel bir plan olamazdı bu yüzden kafamı salladım. Kucağından kalkıp doğruca banyoya doğru ilerledim. Giyeceklerimi Karina ayarlardı büyük ihtimalle, her zaman öyle yapıyordu. Şu an yapacağım tek şey ılık bir duş almak ve gelecekteki sevgilisinin ne kadar şanslı olduğunu düşünmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pray for me • winrina
Romanceİkisi de sevgisini sessizce kalbinde saklıyordu, belki de hiç dile getirmemek üzere.