1,5-

434 18 70
                                    

"Ne oluyor burda Hyunjin! "

Babası ona sinirle kükrerken Hyunjin'in yaptığı tek şey daha demin tutkulu bir şekilde öpüştüğü sarışını arkasına almaktı. Asla kabul etmemişti kendisini zaten bunca zaman yurt dışında olmasıda babası yüzündendi.

Konukları rahatsız etmemek amacıyla bahçede babasıyla atışıyordu. Tabii Felix'in yanında olmak için Jisung'da yanlarından ayrılmamıştı. Şimdi ise Felix'in elini sıkı sıkı tutuyordu arkadaşı.

"Amca bir sakin ol lütfen. " Ortamı sakinleştirmek amacıyla konuşmuştu ancak işe yaramıyordu tanrı aşkına öpüşen gençleri konuklar bile okadar umursamamışken amcası kim oluyor du ki?

"Sen sus hep senin yüzünden oluyor zaten bunlar ibne! "Amcası cidden uslanmak bilmiyordu tam ağızını açıp küfredeceği sırada önüne biri geçti.

"Sesiniz biraz fazla çıkıyor beyfendi. "

Minho kıravatını düzelterek karşısındaki adama delici bakışlarını yolladı bu ne türden aptal bir insandı ki insan tabiri koymak doğru muydu? Hyunjin kendilerini koruyan adama karşı sorarcasına Jisung'a baktığında 'sonra anlatırım. ' Gibisinden bir şeyler geveledi oğlan.

"Sen kim oluyorsunda bana karışıyorsun! " sırıtmasına engel olamadı Minho. Eli ile bahçenin dışına doğru çıkan kapıyı gösterdi ve ukala bir gülüş bırakarak konuştu.

"İsterseniz dışarıda size özel olarak kim olduğumu anlatabilirim? "

Sonda 'özel' kısmını bastıra bastıra söyledi ki karaşısındaki adam onu iyi anlayabilsin. Adam tereddütle bir Lee Minho'ya birde oğluna bakarken karakterine ters bir şekilde korkakca gülümsedi.

"Ziyanı yok zaten fazla kalmayacaktım. " dedi ve son bir kez oğluna bakıp bahçeden uzaklaştı. O sırada ev sahibi olduğu için yanlarına gidip onları koruyamayan Chan sonunda konuklara açıklama yapmayı bırakıp yanlarına gelebilmişti. Hyunjin'e sıkıca sarıldı gene kabarmıştı içindeki sevgi duyguları. Özlemişti kuzenini. Hyunjinde küçüklüğünden beri abisi gibi gördüğü adama sarıldı.

"Kötü bir şey yapmadı değilmi amcam? " merakla kardeşine sorduğunda 'hayır iyiyiz. ' Dedi kısaca Jisung. Minho olmasa babasından bir tokat yiyebilirdi Hyunjin teşekkür etmeliydi ancak daha tanımıyordu Minho'yu.

"Her neyse Hyunjin, sen bizde kal Annenle, bir kaç hafta en azından amcamın siniri geçene kadar hım? " Hyunjin olumlu anlamda kafa sallayıp arkasını döndü ve uzun zamandır hasret kaldığı kişiye Felix'e sarıldı, ağlayacaktı nerdeyse.

"Hey hey tamam bebeğimide ağlatacaksın! " Jisung sahte bir sinirle yakındığında Hyunjin ve Felix sadece küçük bir kahkağa attı. Yaramazdı ama güldürüyordu bu tatlı eşşek işte. Hep birlikte gülüşerek içeri girdiler. Chan, Hyunjin için konukları erken gönderdi ve şu anda rahatca oturma odasında koltuklara yayılmışlardı. Chan hala amcasına sinirliydi nasıl olurda bu kadar anlayışsız bir baba olabilirdi ki tanrı aşkına! zaten oğlunu gitmek istemediği bir yere gönderip korumalarla gözetim altında tutmuştu, pislikti gerçekten.

"jisung ders saatimiz başlayacak çıkalım mı?"

Birden yan tarafından gelen sesle yanındakini süzdü Jisung. "Ders saatiniz neden bu kadar geç bir saatte?" Tam da geldiğinden beri Chan'ın uyarışları sayesinde konuşmayan Yeonjun bir aptallık yapıp dikkatleri üzerine çekti. Bulunduğu ortamda ondan hoşlanan yoktu zaten ne diye duruyordu ki? Konukların hepsi giderken kendisi konuk olmamasına rağmen niye burdaydı?

"Sen ne diye hala burdasın si- her neyse git hadi." tam küfür edecekken ortamda kardeşinin olduğunu hatırladı, kardeşi büyümüştü artık ama vazgeçemiyordu bu huylarından. Ki bir bilse kardeşinin o hallerini.... Ayağa kalkıp Yeonjun'un kolundan tutarak kapıya kadar sürükledi."Ne diye geldin sen! Kardeşimin yanında bir daha görmeyeceğim demedimmi sana sikik herif!"

violinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin