-5.

108 5 20
                                    

Uzun süredir dişlediği kalemini rastgele bir yere fırlatıp ofladı ve boş boş baktığı bilgisayarını kapattı. Zaten keman yüzünden sol elinin parmakları nasır tutmuş, bunun acısı sinirini bozarken oldukca da sıkılmıştı.

Oldu olası hiperaktif bir çocuk olduğu için bu şekilde çalışamıyordu. Kendisine verilen odada pek birşeyde yoktu zaten sandalyeden ayağa kalktığında uzun süredir oturmasından olsa gerek poposu bir hayli ağrımıştı.

Küçük bir esnemeden sonra odadan dışarı çıktı telefonunu geri alabilirse abisini arayacağını aklında bulundurup aşağı kata indi.

"Changbin hyung! " belki tatlılığını kullanırsa izin verirdi? Diye düşünüyordu. Oturma odasında elinde cips eşliğinde rastgele bir yemek programı izleyen Changbin aşağı inen çocuğu gördüğünde kaşlarını çatarak söylenmişti.

"Tanrı aşkına bu kaçıncı olacak Jisung? Minho'ya kaç bin kere sordum telefonunu vereyimmi diye hayır diyor işte boşuna uğraşma! "

Jisung, koltuğa üzgün bir surat ifadesi ile oturdu ve Changbin'in cipslerinden bir kaç tane ağzına doldurduktan sonra devam etti. "Ama ben abimi özledim. Ve neler yaptığınıda merak ediyorum..... Hem finallere yeterince çalıştığımı düşünüyorum. Ayrıca çocukmuyum amına koyayım?! "

Changbin elindeki cips tabağını sehpaya bırakıp cebinden telefonu çıkarıp uzattı. "Tamam al ama Minho duymasın. Bu arada düzgün konuş Minho abinin küfürden hoşlanmadığını söyledi seni kölem yapmam bi aramama bakar."

Jisung eğilerek özür diledi fazla bir şey diyemezdi adam haklıydı. Koşarak odasına çıktı ve telefonu açtı.

Zorba(abim)
Jisung

Minhoya dikkat et.

Saçma şeyler oluyor.
15:34
Görüldü.

Neler oluyor abi

Sen iyimisin?
17:48 iletildi.

Stresle rehbere girip abisini aradı, bir kaç dakika bekledi ancak telefon açılmamıştı bile. Tekrar aradı, açılmadı. Tekrar ve tekrar.

En sonunda oflayarak Felix'i aradı. Birkaç dakika bekledikten sonra sonunda telefon açıldığında heycanla konuştu. "Felix! Abime ulaşamıyorum. Çıldıracağım ya bana okadar belirsiz mesaj atmış aradım ama açmadı! "

Karşı taraftan gelen hışırtı seslerinden sonra biraz garipsedi ancak Felix'in sesini duyduktan sonra rahatladı. "Sakin ol Jisung. Chan'ı Hyunjin'de aradı ama onada cevap vermemiş. Bende aradım bir kaç kere. "

Jisung içinden küfürler ederken ceketini alıp aşağı koştu. "Kesin bir şey oldu! Ben gideceğim. " dedi ve telefonu arkadaşının yüzüne kapattı.

Soğuk hava yüzüne çarparken gözüne kestirdiği korumanın yanına ilerledi. Tabiikide korumaların onu öylece bırakmayacağını biliyordu. Engel olacaklardı. Ancak genede şansını denemeliydi.

"Açın kapıyı Minho'dan iznim var." evet korumaların bu basit şeye inanmalarını bekledi. Korumalar ise birbirlerine bakıp sessizce kıkırdadılar. Jisung sinirle sözünü tekrarladı ve kollarını birbirine bağladı. İğneleyici bakışlarla korumaları süzerken onları gören Changbin ise telaşla yanlarına geldi. "Ne oluyor Jisung?" Changbin'i farkeder etmez bir oh çekip kolundan tutarak geriye çekti ve kulağına fısıldadı.

violinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin