-4

207 8 15
                                    

"atlattık mı?"
"Hayır. Kafanı çıkarma."

Minho, kaşlarını çatmış bir şekilde yola odaklanmışken telefonu gergin ortama nazaran komik bir melodi eşliğinde çaldı. Telefon uzun bi süre çalmaya devam etti ancak açan olmadı en sonunda Jisung ortam ile telefon melodisinin uyuşmazlığına dayanamayıp telefonu eline aldı.

"Cidden koyacak başka şarkımı bulamadın?" diyerek arayan kişiye baktı ve 'patron' yazısını okuduğunda yavaşca telefonu kapatıp geri yerine koydu. Minho için önemli olduğunu düşündüğü için açmamıştı.

Sonunda arabayı park ederek üç buçuk saatlik yolu sonlandırdılar. Jisung midesini tutarak zar zor arabadan indi. Minho ise kollarını esnettikten sonra arabasının anahtarını korumalardan birine verip evin büyük beyaz kapısına ilerledi Jisung'un gerginlikten dolayı midesinin bulandığını tahmin ediyordu.

Jisung korumalar eşliğinde karşısındaki büyük ve görkemli eve giriş yaptı arkasında ise iki ağır valizle uzun boylu bir koruma. "Minho, kim bu?" tıpkı Minho gibi siyah saçları ancak kendisinden bir kaç santim kısa olan adam kendisine sorgulayıcı bir biçimde bakıyordu. Minho büyük kahve tonlarındaki koltuğa yayılırken bir görevi başarmış edası ile kendince seviniyordu adeta.

"Sana bahsettiğim arkadaşım vardı ya hani.... Chan onun kardeşi işte benimde öğrencim oluyor özel ders veriyordum ama bir kaç sıkıntı çıktı bi süreliğine bizle kalacak."

Yanlarına gelen adam Jisung'un önünde durdu ve elini uzattı tanışmak maksadıyla ancak Minho dışarıda biraz fazla kaldıklarını, artık içeri girmeleri gerektiğini düşünüyordu.

"Ben Changbin. Minho'nun iş ortağıyım. "

"Öylemi? Bende Jisung. İş ortağınız zaten konuşmuştur sizle benim hakkımda. "
Jisung itiraf etmeliydi, bu adamdan fazlaca şüphelenmişti. Garip sorularını sonraya erteledi ve Changbin diye tanıdığı adamın yanından geçip eve giriş kapısına doğru yöneldi.

"Bu kadar kaba olmak zorundamı? "

Minho iç çekerek içeri girdi bu evde Jisung'un boş durmayacağını biliyordu. Eve girdiğinde koskoca evde Jisung'u gorememesinin şokuyla arkasında iki ağır valizle sızlanan korumaya seslendi "eşyaları odasına bırak ve hemen aşağı in! "

Koruma sonunda diye içinden geçirerek merdivenleri çıkmaya başladı. Minho ise panikle bahçeye doğru ilerledi daha demin girmemişmiydi eve bu çocuk? Ne ara kaybolmuştu ki?

Bahçedede istediği sülieti göremeyince mutfağa ilerledi tam aşçıya soracakken Jisung'un aşçı ile olan sohbetine kulak kabartmış oldu.

"Ay biliyormusun teyzeciğim senin bu patron var ya çok suratsız bide sabırsız!"

"Ay bilmezmiyim canım? Sen onu birde burada göreceksin! Bir kez bile eve çocuk atmadığını görmedim vallahi! "

"O zaman ne yapalım biliyormusun bunun ufaklığı bağlayalım! "

Duyduklarıyla kaşları çatılırken kendine hakim olamadan gülmüştü Minho aşçının eve getirdiği özel ders verdiği öğrencilerinden bahsettiğini anlamıştı ancak bunu yanlış anlaşılması yüksek bir biçimde Jisung'a anlatmasını biraz saçma bulmuş ve bu konuyu daha sonra çalışanlarıyla konuşacağına dair kafasına not almıştı.

"Ne oluyor burda? Nerdesin sen? Seni arıyoruz! " sanki hiçbir şey duymamış gibi davranacaktı kim bilir belki yatakta eline düşer? Zaten içi dünki gecenin intikamıyla yanıyordu.

"Of ya işte görüyormusun teyzeciğim çok seviyor beni! " ukala tavrını takınıp sinir etmeye karar vermişti bu seferde demek eve çocuk atmadığı gün yokmuş ha?

"Kes sesini de salona in keman çalışacağız. Tabi sen gene bi aptallık yapmazsan. "

Ettiği imayı umursamadan söylendi Jisung "of ne bu çalış çalış ya daha yeni geldim! " söylediklerini umursamadan giden adamın peşinden koşturdu oda, gitmeden öncede tanıştığı aşçıya öpücük yollamayıda ihmal etmedi.

....

"Ellerim ağrıyor ya! Birde en kolay parça demiştin! "

Bileklerini ovuşturmadan önce söylenerek kemanını yere nazikce dik bir şekilde koydu. Minho'ya baktığında gözlerini kapatarak hâlâ aynı parçayı kusursuz bir şekilde çaldığını farketti. Hiçmi sıkılmıyordu aynı parçayı bin kere çalmaktan?

Kusursuz parçasını uzun bir mi notasıyla sonlandırıp kaşlarını çatarak Jisung'a döndü. "En kolay parça zaten nesini anlamıyorsun? Notaların yerini ya karıştırıyor ya da uzatman gereken yerleri çok kısa tutuyorsun şurdaki uzatma işaretini görmüyormusun!? Ah hayır anlamıyorum tıpkı gitardaki gibi hatta gitardan daha kolay! "

Jisung bu kadar büyük bir tepki beklemediği için şaşırmıştı "ov ovv sakin ol bir nefes al. " dedi ellerini yukarı kaldırarak sadece sıkıldığını belli etmek istemişti.

Büyük salondaki küçük gerginliği bir toz misali arkasında bırakarak Minho'nun yanındaki küçük tabureye oturdu ve dirseklerini arkasındaki piyanoya yasladı. "Çok gerginsin, biraz dinlensek?"

Minho'nun gözleri Jisung'un konuşmasıyla ,dağınık saçlarıyla taburede bacaklarını bir biri üstüne atarak oturmuş Jisung'un kısa şortunun altından çıplak bacaklarına kaydı ardından kurumuş dudaklarını yalayarak gözlrine odaklandı. "Peki prenses. " dedi alayla.

Jisung'da güldü bu söze ardından bir anda ciddileşti aklını karıştıran şeyleri hazır fırsat bulmuşken sormak istiyordu.

"Onu bırak da söylesene, abim seni gerçekten niye çağırdı bizim eve? Babamın bizi bulduğunu biliyor muydu?"

Minho durduk yere gelen soruyla boynunun sıkıştığını hissetti neden her şeyi sorguluyordu ki? Hayır, Jisung bu tür şeyleri görmezden gelirdi ancak Felix çok şüpheciydi kesinlikle Felix'in ona akıl verdiğini düşünüyordu.

Kemanını kılıfına yerleştirirken az önceki sırıtan suratını şimdi düz bir çizgi halindeki dudakları almıştı. "Felix'mi sorgulatıyor? "

Jisung sinirle şakaklarını ovdu "ah cidden senin Felix ile derdin ne?! " sesi büyük salonda yankılanmasına engel olamadı. Minho yüksek çıkan ses tonuna rağmen sakin bir şekilde cevapladı. "Bence onun benimle bir derdi var. "

Jisung tabureden kalkıp kollarını esneterek söylendi sorusunu başka yerlere çevirmişti bu ne kadar sinirini bozsada gitmek için kapıya yöneldi.

"Çok sıkıldım ben ve acıktım mutfağa gidiyorum teyzeciğim ile senin dedikodunu yapacağız. "

Jisung tam kapıya ulaşmıştı ki beline sarılan kollarla salondaki parlak parkelerin üstüne, sert bir şekilde atılması bir oldu.

"Ne yapıyorsun be?! Ahh sanırım kaburgalarım kırıldı... "

Jisung sızlanarak karnını tutarken Minho'nun üstüne konumlandığını farketmemişti bile "Karma yaşamak ister misin tatlım? "

"Ne-" Daha ne olduğunu anlamadan bacaklarını saran damarlı eller bu işin iyi olmayacağını gösteriyordu...

------BÖLÜM SONU------

Bi çılgınlık yapıp yb atıyım dedim.

violinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin