-4,5.

178 8 0
                                    

"Afedersiniz ama Bay Bang sizmisiniz acaba? "

Uzun tırnaklarıyla elinde tuttuğu kutuyu işaret etti genç kadın. Korkmuş ve gergin gözüküyordu. "Buyrun benim. " diye yanıtladı otoriter bir ses tonuyla Chan.

"Bunu size vermemi istediler lütfen alın..."

Chan, bir kadının elindeki kutuya bir de kadına bakıyordu tedirgince. Sonunda kadının yalvaran bakışlarına dayanamayıp eline aldı küçük kutuyu. Kutunun kimden geldiğini bile soramadan kadının koşarak gittiğini farketti. Şirketin önünde bir kadını kovalayamazdı ya. Bu hoş karşılanmazdı özelliklede onu izleyen korkunç hayranları tarafından.

İçine bir kuşku düşmüştü, düşünerek arabasına bindi ve şoförün ilerlemesini bekledi. Ancak o kutuyu incelerken arabası istediği gibi hareket etmemiş aksine olduğu yerde hâlâ bekliyordu.

Bunu garipseyerek kafasını kaldırdı "neden gitmiyoruz? " bir cevap alamayınca da kaşlarını çatarak tekrar sordu.

"Neyi bekliyorsun? Sürsene! "

Direksiyonun başındaki adam hafif sırıtarak ellerini saçlarından geçirdi. Chan o an farketmişti hafif kabarık bal rengi tonundaki saçları. Böyle bir şoförü olduğunu hiç hatırlamıyordu doğrusu.

"Hediyenizi açmanızı bekliyorum efendim. "

Bu naif sesi daha önce hiç duymamıştı. Yüzünü görmek amacıyla öne eğildiğinde adamın renkli bir maske taktığını farketmişti. Babasının adamlarından olduğunu düşünerek ne olur nolmaz diye yanında bulundurduğu silahını doğrulttu şoför koltuğundaki adama.

"Oww bu hiç iyi olmadı ama efendim. Size hizmet etmek için burdayım ben. "

Adamın alayla söylediği şeyleri umursamayarak silahını doğrultmaya devam etti Chan. "Kimsin sen? Babamın adamı mısın?! " adam maskesinin altından küçük bir sırıtış ekledi kendine her ne kadar yüzünde maske olsada güldüğü belli oluyordu.

Adam, daha doğrusu genç adam, sesini ciddileştirerek Chan'a doğru döndü "arkana yaslan ve o sikik kutuyu aç yoksa kardeşinin cesetini kendi ellerinle gömersin. "

Chan'ın gözleri korkuyla büyüdü. Demek kardeşi ellerindeydi ha? İyide Jisung'un şu anda Minho ile birlikte olması gerekmiyor muydu? Kardeşi Minhonun yanındayken ona zarar gelemezdi değilmi?

"Yalan söylüyorsun! Kardeşime bir şey yapamazsın. "

Maskeli oğlan, sinirlegülerek söyledi. "O halde aç o kutuyu ve gör bakalım ne yapabilirmişim hım? "

Chan inanmıyordu bu adama. Tamamen saçmalıyordu. Genede küçük kutuyu eline alıp bantlarını söktü. Kutuyu açtığında içinden çıkan kağıt ve arkasındaki fotoğrafı eline aldı.

Kağıdı incelediğinde bir asistan alım formu olduğunu farketti ve kendisinin imzalaması gereken bir yerde vardı aşağılarda. O'nu es geçerek fotoğrafı incelemeye başladı. Bu Jisung'du uyurken çekilmişti ve saçma bir şekilde dümdüz duruyordu. Kardeşi asla düz uyuyan tiplerden değildi sürekli hareket eder bazen uykusunda şarkı bile mırıldanırdı. O'yüzden bu fotoğraf onu korkuttu.

"Bu saçmalıklar ne?! Ne yaptınız Jisung'a?! "

Maskeli oğlan kağıdı işaret etti. "Önce şunu imzala bakalım." Chan ceketinin cebinden çıkardığı tükenmez kalemi alıp silahını yerine bıraktı şu anda tam da pişman olacağı bir şey yapıyordu.

"Direnmeyi bırak Chan. Baban seni her türlü alacaktı zaten. Bırak bu işi en güvenli haliyle yapalım. İmzala. İnan bana en iyisi bu olacak. "

violinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin