3|DALYA

5.3K 780 2.6K
                                    

360 vote sınırı ve 1.6k yorum sınırı koyuyorum.

Yeminle en çok hayalet okuyucuya sahip yazarlardanım. Yazar olduğumdan beri daha sinirli bir insana dönüştüm.

Bu bölümü de destekleyenlere kıyamadığım için atıyorum.

***

7. Gün: Seni hiç tanımıyorum ama istiyorum. Keşke tüm gün kapılar üzerimize kilitlense.

Jungkook'tan;

Biraz çılgın, biraz da arsız biri olduğunun farkındaydım ve önüme bir şans gelmişken bunu da geri tepecek biri değilim. Eğer neyden bahsettiğimi merak ediyorsanız size açıklayabilirim; Evet onu evimin önünde gördüğümde gerçekten korkmuştum, içimden "nasıl ya?" demiş ve ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım çünkü ben sadece numaramı vermiştim, ev adresim değil. Bu gerçekten korkutucuydu.

Ama aptal ben tabii ki YouTube'a eklediğim videolarda, evime buyurun gelin dememi birilerin ciddiye alacağını düşünmüyordu. Normal olarak ciddi değildim ben ama yine de şimdi iyi ki demişim diyordum.

Biraz düşününce aslında buraya kadar gelmesini tatlı bulmuştum. Evet tekrar diyorum biraz korkutucu ama o açıklayınca ikna olmuştum. Üstünden iki kova su boşalttığım için biraz pişman hissediyordum, zaten bunu tepkilerimle ifade edebildim bence.

Onu bir şekilde geri kazanmalıydım, henüz adını bile bilmiyordum ama yine de ona çok fena kapılmıştım. Bu şeydi sanki, ilk görüşte bir aşk! Onu yaşamıştım. Henüz aşık olmadığımın farkındayım ama onu keşfetmek, tanımak istiyordum. Daha da ötesi onu çekici aurasının benim nasıl hapsettiğini bildiğimden belki biraz daha ateşli şeylerde istiyordum. Zaten numaramı vermemi çok da masum bir şey diye göründüğünü sanmıyorum.

Yani herhalde.

Bu yüzden başından aşağı su dökünce oldukça pişman olmuş ve onu nasıl evimde tutabilirim diye düşünürken başından aşağı kirli su döktüm diye yalan atmıştım. Belki evimde duş almak isteyebilir diye... Onda da anca ikna etmiştim zaten. Eh, benim de işime gelirdi. Büyük bir yalan sayılmazdı bence.

Henüz banyoda bekliyordu, onun için suyu açmıştım ve temiz bir havlu getirmiştim. Ama özellikle elimde kıyafet olmadığını söylemiştim. Çünkü... Evet aslında biraz zordu, benim kıyafetlerim ona küçük gelebilirdi. Bu yüzden ağabeyimin kıyafetlerinden bakacağımı ve biraz zaman alacağını söylemiştim. Belki yine sarıldığımız an gibi bir hisse kapılacak bir an daha olurdu.

Buldum böyle birini, bırakmam ki.

Ona duşa girebileceğini, bulduğumda eşyaları kapının önüne bırakacağımdan bahsetmiştim. Şimdi ise beş dakikadır içerideydi.

Kapıyı tıkladığımda ve onun gel dediğini duyduğumda başımı hafifçe içeri doğru uzatmıştım. Biliyorum biliyorum böyle anlamamıştık.

Duş kabinin içinde bulanık görüntüsü bile beni nasıl böyle edebilirdi? Biliyorum, bazı şeylerde hızlı gidiyordum belki ama niyetimi de belli etmek istiyordum. Ölüm kalım var sonuçta, bu hayatı doya doya yaşamayı sevenlerdendim ben de! Sapık dediğim için benden uzaklaşırsa şuracığa bayılıveririm valla.

"Umm, ne istersin beyaz tişört mü yoksa siyah mı?" Bunlar hayat kurtaran sorulardı. Yadırganmamalı, her yakışıklı erkek bir koca potansiyeli taşıyordu benim için. Bu yolda her şey mübah bu yüzden.

"Ha?" Sesindeki şaşkınlığı hissedince gülmemi zor tuttum. "Fark etmez."

"O zaman sana siyah vereyim." Bir yandan da buharların içinde onu net bir şekilde görmeye çalışıyordum. İsmini bile henüz bilmediğim bu adama bu kadar merak salmam ve onu şehvetli bulmam normal miydi?

WHITE MUSTANGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin