Pamir
Erken gelmemin verdiği rahatlıkla okulun koridorlarını geçtim. Kattaki diğer sınıflara nazaran daha fazla gürültü yapan sınıfıma girdim. Kapıdan girer girmez en yakınımdaki sırada ders çalışan Hasan'ı gördüm. Defterini karıştırarak bir şeyler okuyup mırıldanarak tekrar ediyordu. Beni fark edince "Günaydın Pamir." dedi. Hasan'ın günaydın deyişini duyan arka taraftakiler de beni görünce günaydın dedi. Oradan da sınıfın kalanına yayılıp sınıftaki herkesten bir günaydın almıştım. "Size de günaydın." deyip sırama geçtim. Normale göre erken gelsem de aslında oldukça geç bir saatte gelmiştim. Genelde dersin başlamasına en fazla 15 dakika kala geliyordum. Bu sefer bir yarım saatim vardı. "İlk defa bu saate göre çok kalabalığız." Lina'nın dediğiyle şaşırmıştım. Linalara kıyasla okula baya geç geliyordum. En az bir saat öncesinden okulda oluyorlardı. Sınıfa girip de kart oynayan üçlüyü görmemek imkansızdı. Ya da arada millete tarot bakıp tartışan Havva ve Melek ikilisini. "Sınavlar başlıyor ya herkes erken gelip çalışmak istiyordur." dedi Havva.
Günlerin ne kadar hızlı geçtiğini anlayamadan ilk sınav haftamız başlamıştı. Genelde matematikle başlayıp psikolojimizi altüst eden matematik zümresi bu sefer sınavı en sona ertelemişti. Her ne kadar sona bırakılması korkutsa da bir yandan rahatlamıştım. Bu sefer ilk sınavlarımız biyoloji ve inkılaptı. Okulumuzun ezber ve sayısal dersleri dengelemek yerine ikisini birleştirip bizi zorda bırakmak gibi bir eğlencesi vardı. Tüm gün biyoloji halletmeye çalışırken inkılabı tamamen unutmuştum. Ben kara kara ne yapacağımı düşünürken Lina'nın sorduğu soruyla ne kadar şanslı biri olduğumu anladım. "Havva bu yıl da anlatıyorsun değil mi? Tarihe hiç bakmadım ben." Havva felsefe ve tarih derslerinde sınıfımızın azizesiydi. Havva Lina'yı onaylayınca hemen konuşmalarına atladım. "Havva anlatmaya başladığında ben de katılabilir miyim?" Ani sorumla Havva ve Lina irkilip bana dönmüştü. Harika. Her zaman etik anlayışımın arkasında durmaya çalışırken bunu mahvetmiştim. Asla başkalarının işine burnunu sokma. Asla. Her zaman kendine odaklan. Başkalarının hayatına karışmak senin hakkın değil. Sonuç onları üzecek olsa bile başkalarının kararlarını senin fikirlerinin etkilemesine izin verme.
"Pamir duyuyor musun?" Havva elini önümde sallandırırken kendime geldim. "Pardon gözüm dalmış da." "Sorun değil. Ders başlayınca hoca çalışmamıza izin verirse başlayacağız hemen. Hasan da biyoloji anlatacak. İkimiz de iki tur anlatacağız ne zaman istersen gelirsin." Oha seans bile hazırlamışlardı. Sınav haftası Hasan ve Havva hepimizi özel ders alıyormuşuz gibi hissettiriyordu. "Tamam teşekkürler." dedim ve kulaklığımı takıp eskiz defterindeki yarım kalmış resime devam ettim."
...
Öğretmen sınıfa girer girmez herkes bir ağızdan ders çalışmak için izin isteyince gürültüye dayanamayan Haluk Hoca ders sonu yoklama alacağını söyleyip sınıftan gitmişti. Biyolojiye yeterince çalıştığımı düşünsem de son bir tekrarın kötü olmayacağını düşünüp önce Hasan'ın yanına gidip kendime bir sandalye çekmiştim.
"Öncelikle unutmayın protein sentezi olması için replikasyon olmasına gerek yok, protein sentezi sürekli gerçekleşen bir olaydır. İlk olarak çekirdeğin içinde seçili genden mRNA sentezi yapılır ve mRNA çekirdekten çıkarak sitoplazmadaki ribozomun küçük ve büyük alt birimini birbirine bağlar. tRNA amino asidi büyük alt birime getirir ve mRNAdaki kodonla tRNA'daki antikodon aralarında geçici zayıf hidrojen bağı oluşur. Kodonlar birbirleriyle uyuşuyorsa amino asitler arasında peptit bağı oluşur. tRNA ile mRNA ribozomdan ayrılır ve protein sentezi sonlanır."
Hasan'ı bir süre dinledikten sonra anlattığı her şeyi çoktan bildiğimi fark ettiğim için sıkılmaya başlamıştım. Sandalyemi çekip Havva'nın yanına giderken Melek yanıma geldi ve "Biyolojiyi bırakmak istediğine emin misin?" diye sordu. "Evet, biliyorum zaten." dedikten sonra kafasını sallayıp elindeki deftere bir şeyler yazmaya başladı. Ne yaptığını merak ettiğimden "Ne yazıyorsun?" diye sordum. "Bazıları ilkinde ciddiye almıyor Havva ve Hasan sürekli anlatıyor diye. Sorun çıkarıp rahatsız ettikleri için gelip not alıyoruz kimlerin dinlediğini. Böylece tekrar gelip dinleriz diye rahat etmeyip düzgün davranıyorlar. Geçen yıl felsefe anlatılırken çıkan karmaşadan sonra şarttı artık. Geç bile kaldık sayılır." dedi Melek ciddi bir ifadeyle. "Yuh." diye ağzımdan kaçırdım. Ders anlatmak için sistem bile kurmuşlardı. Melek omzunu silkip Havva'nın yanındaki sandalyeye oturunca ben de yanımda taşıdığım sandalyeye oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veda Mı?
Teen FictionBoş derste sirke dönen sınıfın ortasında kalmak çok tehlikeli olabiliyordu. Her an birisi yere üç şişe kolonya döküp, çakmakla yakıp, kırdığı dolap kapağıyla alevlerin üstünde sörf yapmayı deneyebilirdi. Kesinlikle deneyimden konuşmuyorum. Asla.