Hasan
"Arkadaşlar en son ki deneme açıklanmış! Hemen bakın!" Kuzey sınıfa bağırarak daldı. Tüm sınıf telefonlarından deneme sonuçlarına bakarken Pelin sırasına çıkıp halkına seslendi. "Değerli vatandaşlar! Sevgili yol dostlarım! Başkanınız bunu da başardı! Evet, doğru düşünüyorsunuz sınavı fulledim! 120 eşsiz sorudan 120 doğru yaparak adımızı, sınıfımızın itibarını yükseltmekteyim!" Tüm sınıf başkanlarının bu önemli başarısını bağırışlarıyla tüm okulu inleterek kutlarken Rüzgar cebinden çıkardığı konfetiyi patlattı. "Başkanımızın başarısını kutlamamız yok mu arkadaşlar!" diye bağıran İsmet'e Çağlar'ın "Hiç mi kutlamayalım?" diye haykırışı eşlik etti.
"Sınıfça piknik yapalım o zaman." dedi Aylin. Tuna araya girdi. "Arkadaşlar sahile gidelim. Temiz deniz havası alırız. Oradan da karşıya geçeriz." "Evet vapura binelim!" dedi Rüzgar.
"Ben ayarlayabilirim bir şeyler bana bırakın o kısmı." dedi Pamir. Pamir'e garipçe baktık. Halka açık bir ulaşım aracını nasıl ayarlayabilirsin? Herkes pikniğe bir şeyler getirirken o da basımları ödeyecekti herhalde. Ya da bildiği güzel bir piknik yeri vardır.
Lina "Arkadaşlar bu denemem kötü geldi ya annem beni öldürecek kesin. 109 nedir ya?"
Melek Lina'ya nanik çekip dil çıkardı. "Haha ezik ben 111 yaptım. Kapak olsun."
Havva "Efendiniz geldi köleler. Eğilin!" Oturuşunu düzleştirip ellerini önünde birleştirdi. "40 net türkçeyle tam olarak küsüratsız 115 net yaptım. Bir. Bir. Beş."
"Arkadaşlar kötü hissediyorum şuan benimki çok kötü. Yani utanıyorum şuan sanırım söyleyemeyeceğim." dedi Rüzgar. Eliyle yavaş hareketlerle gösterdi. Bir. Sıfır. Beş.
Arkadaşlarım netleriyle eğlenip gülerken bana netimi sormayacaklarını umdum. Çünkü tüm arkadaşlarım belki de tüm sınıfım 100 ve üstü netleriyle yaşamlarına devam ederken ben orada tek başıma oturuyordum. 89,75 netimle. 90a bile ulaşamadığım bu başarısızlığımın sebebi Rüzgar'dı. Kendisi benden çok daha iyi bir net yapmıştı. Oysa benim deneme süresince aklımda sadece Rüzgar vardı. Nerelere gidebiliriz, neler yapabiliriz, hangi konular hakkında derince konuşabiliriz sadece bunları düşünüyorum. Bu sıralar düşen performansımın sorumlusu bir türlü vazgeçemediğim Rüzgar'dı.
"Hasan alooo." Rüzgar elini gözümün önünde sallıyordu. "Orada mısın kardeşim?"
"Ne oldu Rüzgar?" diye sordum. "Hoca geldi deneme hakkında konuşacakmış."
Kalp atışım hızlanmaya başlamıştı. Başarısızlığımla yüzleşmeye hazır değildim.
"Eveeet arkadaşlaar. Denemelerinizi gördüm. Ve bu başarınızın sırrını istiyorum. Siz bu kadar haylaz olup nasıl aynı zamanda başarılı olabiliyorsunuz. Melek arkadaşınız size büyü mü yapıyor? Parasını versem bana da yapar mısın kızım?"
"Hocam etik anlayışıma ters kusura bakmayın." dedi Melek. Gerçekten büyü mü yapıyordu?
"Bir size bakıyorum bir de netlerinize. Her gün daha da şaşırmaktayım. Bu başarının sırrı nedir? Şaka bir yana Pelin başkanımızı özel olarak kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum."
Ardından hoca derse döndü.
...
İki gün sonra
Pelinsu'nun Gülleri
Pelin: Arkadaşlar herkes toplansın birazdan vapura bineceğiz.
Pelin: Giriş yerinde değiliz karıştırmayın tam olarak attığım konuma gelin.
Pelin: Pamir bize çay ısmarladı koşun kaçırmayın.
Mesajı okumamla Tuna'yla beraber konuma koşarak gittik.
"Arkadaşlar burada ne yapıyoruz milletin yatının önünde? Pikniği burada yapmayacağız herhalde." dedi Duru.
"Tabii ki de burada yapmayacağız arkadaşlar. Bizim yat da burada. Onu kullanacağız işte." dedi Pamir.
"Ne demek sizin yat? Vapurla gitmeyecek miydik? Hallederim dedin ya?" dedi Pelin.
"Hee siz öyle bir şeyden mi bahsediyordunuz? Ben gemiyle gideriz deyince size gemi lazım sandım."
"Bu konuşma için kendimi çok fakir hissettim." dedi Tuna.
"Neyse arkadaşlar burada daha çok kalabalık yapmayalım binelim bari." dedi Pelin.
Ve sırayla hepimiz Pamir'in yatına bindik.
...
"Ben de çok anlamadım gerçi her neyse." Rüzgar ile görüşmekten olabildiğince kaçınıyordum. Şansıma Pamir yanıma gelip benimle konuşmaya başlamıştı.
"Sen de buraları çok iyi biliyor gibi takılıyorsun hayırdır Onur?" Ceren ellerini kavuşturmuş Onur'a bakıyordu. "Of yine mi ya?" diye mırıldandı Pamir.
"Ya Pamir arkadaşım hani? Tabii ki daha önceden geldim Ceren iyi misin?"
"Sen de ne meraklısın Pamir de Pamir bir türlü dilinden düşmüyor."
"Ceren cidden beni arkadaşımdan mı kıskanıyorsun şuan? Ya niye aklın hep kötüye kayıyor mesela şöyle düşün Pamir'den rica ederim bir akşam beraber boğaz sefası yaparız." Onur Pamir'e döndü. "Değil mi Pamir?" "Benim yatım yok ki." "Ne demek yok? Pamir neredeyiz biz?" "Bilmiyorum neredeyiz." Pamir yanımdan kalktı. "Allah Allah neresi burası ben bir sorayım. Görüşürüz arkadaşlar."
Pamir'in saçmalayarak yanımızdan ayrılmasıyla ben de oturduğum yerden kalkıp bizimkilerin yanına gittim.
"Of hazır sahildeyiz genciz ortam hazır bir sahilde sabahlamamız yok mu arkadaşlar?" Tuna'nın aptalca fikrine Lina göz devirmişti. "Sen yap Tuna."
"Ne bu tribin Lina iyi misin basit bir şey önerdim sadece. Sakin ol."
"Sakinim zaten Tuna asıl sen iyi misin? Neden gidip sahilde sabahlayalım yani sen çok istiyorsan git yap bize ne."
"Tamam Lina boş yapma."
"Ya ne demek boş yapma çocuk düzgünce söyledim niye anlamıyorsun?" Lina sinirle sitem etti.
"Tamam Lina niye bana sinirleniyorsun ben ne yaptım kafayı yemişsin sen. Şu deliyle takıla takıla seninki de gitmiş." dedi Tuna Melek'i işaret ederek.
"Sen kime deli diyorsun be?" Melek Tuna'yı öldürecekmişçesine bakıyordu.
"Bak Tuna seni insan yerine koyup tane tane anlatıyorum aptal aptal fikirlerini dahiceymiş gibi sunuyorsun hiçbiri güzel değil. Kimse itin kopuğun gezdiği yerde sabahlamak istemez ama sen çok meraklıysan gidip yapabilirsin bizi de dahil etme. Git sen yap."
"Ne gerginsin be ne dedim sanki sen de bayılıyon he millete saldırmaya."
"Yeter be dayanamıyorum ben." Lina Tuna'ya hızla koşmaya başladı. Çarpmadan önce Tuna'yı hızla ittirdi. Geminin korumalığının önünde duran Tuna dengesini kaybederek geriye düştü.
"LAN NAPTIN?" Bağırışımla etrafımızdakiler bize dönmüştü.
"İMDAT BOĞULUYORUM!" Tuna'nın bağırışıyla Ufuk soyunmaya başlamıştı.
"GÖZLERİNİZİ KAPATIN İMDAT!" Rüzgar sanki eli yokmuş gibi yüzünü koltuğa gömmüştü.
"LAN DONUNU NİYE ÇIKARDIN?" Ufuk bağırışımı umursamadan anadan doğma çıplaklığıyla Tuna'nın yanına atlamıştı. Ufuk'un yardım çığlıklarını duymamız çok da zaman almamıştı.
"YARDIM EDİN BEN YÜZME BİLMİYORUM!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veda Mı?
Teen FictionBoş derste sirke dönen sınıfın ortasında kalmak çok tehlikeli olabiliyordu. Her an birisi yere üç şişe kolonya döküp, çakmakla yakıp, kırdığı dolap kapağıyla alevlerin üstünde sörf yapmayı deneyebilirdi. Kesinlikle deneyimden konuşmuyorum. Asla.