Rüzgar
Havanın henüz aydınlanmaması ve okulun koridor ışıklarının açık olmaması nedeniyle korku filminden çıkmış gibi kapkaranlık olan merdivenlerden sallana sallana çıktım. Normalde bundan daha geç, hava aydınlanınca okula gidiyordum. Ancak Melek sabahın 04.47'sinde hem beni hem de annemi arayıp okula erken gelmemi söylemişti. En azından 13 dakika daha bekleyebilirdi bence. Annem geri yatmama izin vermemiş hemen hazırlanıp arkadaşlarımı bekletmememi söylemişti. Böylece mecburen okul hayatımda ilk kez erken gelmiştim. Günün anlam ve önemine özel, yani yılbaşı partisi yapmamızdan dolayı yine grupça takım giyip gelmiştik. Boynumdaki kravatı biraz daha bollaştırdıktan sonra en sonunda bıkıp tamamen çözmüştüm. Sonunda sınıfın kapısına ulaşınca edep görmemiş ayılar gibi davranmamızdan dolayı kırılan kapıyı açılması için tekmelemiştim. "Günaydınlar efendim. Melek Hanımlar beni bir daha bu saatte uyandırmasanız olur mu? Ayrıca annemin numarasını nereden buldun?" "Günaydın Rüzgar. Havva rüyasında görmüş deneyelim diye yazmıştık. Bugüne kısmetmiş." Melek'in dediği ile iyice ayılmıştım. "LAN ANNEMİN NUMARASINI NASIL RÜYANDA GÖRDÜN? BÜYÜCÜ!" "Beni asıp yakmak için çok geç kaldınız. Tüm Dünya gazabımıza uğrayacak." diye benimle dalga geçti Havva. Umarım yani.
"Ayrıca sen sabahın dördü ne yapıyordun?" diye sordum Melek'e. "Havva ile dekorasyon için erken geldik biz. En yakın biziz ya bize kaldı o yüzden." dedi. "Ee Lina da erken gelmiyor mu?" "Çocuk ben kıta aşıp geliyorum. Biraz daha uzak olsam yarımküre değiştireceğim. Nasıl daha da erken gelip dekorla uğraşayım?" Lina'nın sinirlenmesiyle biraz tırsmıştım.
"Bizim hocaların çoğu ders işlemeyecek. O yüzden rahatız ama Ferih Hoca çok ses yaparsak hocalara zorla ders işleteceğini söyledi. Şimdiden uyarıyoruz çok ses çıkarmayın tamam mı?" Havva sözünü bitirince Tuna'ya baktı. "Ben ne yaptım? Niye öyle bakıyorsun ki?" "Bilmiyorum belki geçen yıl sessiz kalma sözü verip sonrasında Ufuk'u sıraya fırlatıp çocuğun üstünde atladığından ve bir sıra üç sandalye kırdığından bu yıl zar zor izin almamızdan olabilir. Senin yüzünden disiplinlik oluyorduk." "Anlamıyorsunuz ama ya Ufuk götümü elleyip durdu." dedi Tuna. Şuan hiç Ufuk'un sapıklıklarını konuşacak havada değildik.
"Yemekler hazır. Soğuk kalması gerekenler kantinde buzdolabında. Oyunları dizdik. Sadece bizim grup var. Selen ile konuştuk başka sınıftaki arkadaşlarıyla kutlayacaklarmış. Diğerleri de öyle takılıp gidecekmiş. Sınıf bize kaldı. Tahtadan şarkı açarız diye düşünüyorduk ama çok ses olur diye sözsüz arka planda çalması için liste yaptık onlar çalacak. Oyunlarla başlayıp bir iki saat sonra yemeğe geçeriz. Biraz böyle devam edip sonrasında hediyeleşiriz. Diğer sınıflar derste olunca en fazla bu kadar şey yapabiliyoruz." diye programı açıkladı Melek.
Hepimiz monopolynin olduğu sıraya oturup karakterlerimizi seçtikten sonra vakit kaybetmeden başlamıştık. Banka tabii ki Melek'ti. Hasan itiraz etmeye çalışınca Melek ve Havva hemen Hasan'a saldırmıştı. Hatta Melek anlayamadığım bir şekilde Hasan'dan para bile almıştı.
"Ya daha yeni başlamadık mı ben nasıl kodese düştüm?" Hasan Melek'e kızmıştı. "Ben mi düşürdüm Hasan? Düzgün zar atsaydın." "Rüşvet versem çıkarır mısın?" "Hayır." Lina zarları elinde sallarken "Merak etme Küçük Hasan hemen arkandan geliyorum." dedi. Zarları attıktan sonra cidden kodeste durunca yüzü garip bir hâl aldı. "Ciddi değildim ben." Hepimiz Lina'ya gülerken Hasan Lina'nın sırtını sıvazlayıp "Üzülme mapus dostum. Beraber çok iyi anlaşacağız." dedi. "Gel kaçalım Hasan. Bence yapabiliriz." dedi Lina da. "Yalnız kodesten kaçamazsınız. İki tur oynayamazsınız." dedi dünyaca ünlü dahi genç Tuna. "Oha Tuna şaka yapıyorsun. Biz de tam polis çağıracaktık kodesten kaçıyorlar diye." dedi Havva şok olmuş taklidi yaparak. Tuna'yı küçükken üç atıp iki tutmuş olacaklar ki Havva'yı ciddiye alıp "Kural gerçekten öyle ama. İstersen aç oku." deyince Melek "Dayanamıyorum." deyip kafasını sıraya gömdü. Ufuk da zarları atıp ilerledi. "Melek hadi kalk. Ufuk senin yerine geldi. Kiranı al." diye Melek'i zorla kaldırdı Havva. Ufuk oflayıp parasını verdi. Melek sırıtarak paralarını sayıp servetine ekledi. Lina sıranın bende olduğunu hatırlatınca ortadaki zarları aldım. Tam zarları elimde sallarken karnımdan gelen gurultuyla herkes bana döndü. "Hırladın mı Rüzgar o ses ne?" "Şey ya acıktım sanırım." Cümlemi bitirir bitirmez karnımdan yine bir gurultu çıkmıştı. "Rüzgar kaç gündür yemek yemiyorsun bu ses ne?" "Tüm koridor bile duymuş olabilir bence." Melek hemen olaya el attı "Hasan ve Tuna siz kantinden makarna ile tatlıyı getirin. Ufuk sen de içecekleri taşı. Biz de buradakileri hazırlayacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veda Mı?
JugendliteraturBoş derste sirke dönen sınıfın ortasında kalmak çok tehlikeli olabiliyordu. Her an birisi yere üç şişe kolonya döküp, çakmakla yakıp, kırdığı dolap kapağıyla alevlerin üstünde sörf yapmayı deneyebilirdi. Kesinlikle deneyimden konuşmuyorum. Asla.