20.BÖLÜM:KORKUSUZ SAVAŞÇI

386 11 4
                                    

     "Artık senden korkmuyorum..!"

"Anne..!"

"Dayan kızım. Bunların hepsi geçecek.."

"Dayanamıyorum anne,herşeyden çok yoruldum artık!"

"Biliyorum kızım. Zor şeyler yaşıyorsun ama sakın pes etme. Sana ihanet edenlere inat,sana kötü davrananlara inat asla pes etme kızım..!"

"Sen... Herşeyi biliyor musun anne?Neler yaşadığımı?"

"Biliyorum kızım. Biz babanla senin hep yanındayız bunu sakın unutma ve hiç bir zaman vazgeçme!"

"Peki bundan sonra ne yapacağım anne?"

"Bundan sonra doğruları takip edeceksin kızım. Doğru insanları,doğru duyguları ve doğru zamanı... Ben gereken doğruyu sana hayatta bıraktım. O er ya da geç karşına çıkacaktır meleğim..! Hoşçakal kızım...!"

"Gitme anne! Daha doyamadım sana nolur gitme!!!"

–Annee!!! Diye çığlık atarak uyandım. Kan ter içindeydim. Rüya olduğunu anlamam çok zamanımı almadı.

–Yine mi rüyaydı anne? Yine gerçek değildi? Artık sadece rüyalarda mi buluşacaktık?Oysaki benim sana,size çok ihtiyacım var. Sarılmaya, dokunmaya,yardım almaya gerçekte çok ihtiyacım var.Ama yoksunuz,yoksunuz,yoksunuz..!

Son kelimeleri hıçkıra hıçkıra tekrarladım. Tekrarladıkça da kalbime hançer saplanıyordu sanki. Onların yanımda olmaması o kadar canımı yakıyordu ki...

  Bir anda gözyaşlarımı silip hızla etrafima bakınmaya başladım. Sonra teker teker son yaşadıklarım hafızama yerleşmeye başladı.Mert'le birlikte kimsesizler sokağına gittik. Sonra o geldi. Beni kaçırdı ve Mert'i göğsünden vurdu ve ben sonra bayıldım ve şimdi burdaydım. Peki ya burası neresi? O iğrenç adamın hangi iğrenç mekanındaydım yine? Etrafima bakigimda bir sürü alet edevat vardı. Etrafta elektirik kabloları, elektrik panoları gibi şeyler vardı. Burasıda bir depo olmalıydı.

  Ama neyseki o kadar karanlık değildi. Diyecem ama benim hayatım karanlık,kalbim karanlık... Burası karanlık olmasa ne yazar. Eskiden klastrofobim vardı ama şimdi her yanım herşeyim karanlık. Artık ondan korkmuyorum. Ne karanlıktan ne de bana o karanlığı yaşatandan..!

  Bir an elimle yüzüme dokundum. Kaç gündür yemek yemiyordum,su içmiyordum. Ne garip ki artık açlığı bile hissetmiyordum. Yaşadığım şeyler o kadar zor ve katlanılmaz ki onların yanında açlık ve susuzluk bir hiçti. Kafamda o kadar çok düşünce vardı ki bir an Mert'i düşünmeyi unuttum. Acaba şimdi ne haldeydi? İyi miydi,kötü müydü?Hâlâ orda mıydı yoksa birileri onu bulmuş hastaneye mi götürmüşlerdi?Diğer iki soruyu sormak hiç istemiyordum ama istemsizce,korkuyla dudaklarımdan dökülüyordu."Acaba Mert öldü mü,yaşıyor mu?" Sonra kendi kendime sorduğum bu soru karşısında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Çünkü bilmiyordum. Mert nerde ne halde ne yapıyor hiç bilmiyordum. Lanet olsun ki bilmiyordum.Daha da kötüsü az  önce kendime sorduğum sorunun bir ihtimal "öldü" cevabı olması da beni delirtiyor, kahrediyordu.

–Allah'ım nolur ona birşey olmasın. Yalvarırım sana ona birşey olmasın. Diye dua ettim hüzünle.

–Amin demeyi çok isterdim ama... Maalesef ki içimden gelmiyor.

Kafamı hızla sesin geldiği yöne çevirdim. Yine her zamanki gibi tüm iğrençliğiyle karşımda duruyordu. Sertle cevap verdim ona:

–Senin aminine ihtiyacım yok zaten pislik herif!

–Sen fazla ileri gitmiyor musun karıcığım!Sen ne hakla biriyle konuşuyorsun,görüşüyorsun???

–Bu seni hiç ilgilendirmez!!!

–Öyle mi...Bi dakka yoksa sen benden intikam mı almaya çalışıyorsun?

–Neyin intikamı pardon?

–Ben seni pelinle aldattım diye sende o serefsizle mi görüşüyorsun?

–Birincisi intikam da ihanette senin gibi ciğeri beş para etmez insanların işi.Benim intikam alamam için karşımdakinin buna değer olması lazım. İhanet konusuna gelince de ben ihanet etmem,eğer ve gerek duyarsam o kişiyi hayatımdan direk çıkarırım. İkincisi de sen Mert'e serefsiz diyemezsin çünkü senden daha şerefsizini tanımıyorum ben.

Barış kendisine karşı bu kadar özgüvenli konuşmama şaşırdı bir an ama bunu bana belli etmemek için hızla yüz ifadesini değistirip kaşlarını çattı ve bana bir adım attı.

–Sen ne zamandan beri bu kadar cesur konuşur oldun Eda hanım?

–Ben en başından beri cesurdum,bu zamana kadar sustuysam da hep çaresizliğimden sustum.

–Bak seeen demek öyle!!!

–Evet öyle! Senden artık korkmuyorum. Çünkü kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı.

–Pekiii o çok değer verdiğin Mert'e de bişey yapacağımdan korkmuyor musun? Tıpkı dün onu göğsünden vurduğum gibi!

–Hayır korkmuyorum. Çünkü Mert senin gibi korkak değil. Senin yaptığın gibi bir silahın ardına saklanacak biri değil.

  Barış söylediklerime delirmiş olacak ki bir anda eliyle çenemi sıktı. O sinirini çenemi sıkmakla atmaya çalışırken ben onu delirtmenin mutluluğunu yaşıyordum.

–Bana bak Eda!!!Benim canımı sıkma yoksa gözümü kırpmadan öldürüm seni.

–Öldürsene!!! Diye haykırdım suratına. Öldür bende kurtulim sende.

–Yook,yook,yok seni bu kadar basit bir şekilde öldürmek bana yakışmaz. Herşeyin bir zamanı var yavaş yavaş ölürceksin.

  Karşımda beni ölümle tehdit eden adamın suratına iğrenerek baktım o an sağ gözümden bir damla yaş süzüldü ama onun karşısında kendimi küçük düşürmüycektim. Ne olursa olsun dimdik ve güçlü duucam karşısında. Yavaşça sol elime gözyaşımı sildim ve ona doğu bir adım attım. Gözlerinin içine bakarak dişlerimi birbine sıkarak konuştum.

–Senden de yapacaklarından da korkmuyorum! Anladın mı?

–Öyle mi?

–Evet öyle! Ben bu zamana kadar seni sadece sevdim ve güvendim . Ama sen bunun karşılığında bana ihanet ettin yetmedi şiddet uyguladın. Ama artık bitti. Sana olan sevgim de güvenim de bitti. Ve en önemlisi de senden artık korkmuyorum.

–Emin misin?

–Hiç olmadığım kadar!

–Ali! Getir oğlum makineyi?

Anlamsız bir şekilde barışa birde etrafa bakındım. Ali de kimdi ve bu psikopat ne makinesinden bahsediyordu.

–Getir bakalım! Yengen bizden korkmuyormuş demek.  Diyerek bir kahkaha attı.

Bense daha önce hiç görmediğim 1.70 boylarında ,zayıf,buğday tenli siyah saçlı adama bakıyordum. Çok büyük değil çok küçükte degildi . Ortalama 24,25 yaşlarında bir genç gibi duruyordu. Sonra gözüm bir anda yanında iterek getirdiği makinaya takıldı. Her iki tarafında kabloları ve uçlarında kelepçe ve birçok düğmesi olan büyük beyaz bir makinaydi.

Daha demin ondan ve yapacaklarından korkmadığımı söylediğim adam karşısında titrememek için direndim. Bana ne yapacağı hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama söylediğinin arkadasında duracaktım. Güçlü olacaktım ve vazgeçemiycektim bu savaştan..!




AŞK VE ŞİDDETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin