"Onun yarası kanadıkça benim canım yanıyordu..!"
Yaklaşık yarım saattir dizlerimin üstüne çökmüş durmadan ağlıyordum. İçimde ne var ne yok,tüm birikmiş gözyaşlarımı akıttım bu sokağın yollarına.Ama yaşadıklarımdan sonra bu kadar ağladıysam da yine İçim rahatlamadı. O ikisine olan kırgınlığım,öfkem asla ama asla geçmeyecekti. Peki ya bundan sonra ne olacaktı?ben ne yapacaktım? kimden yardım alacaktım? Başıma hafifçe yukarı kaldırdığımda arabaya yaslanmış hüzünle beni izleyen Mert'i gördü gözlerim. O kendince kendine bir söz vermiş bana yardım edecek diye ama ben buna izin veremem. Çünkü benim yüzümden onun başına bir şey gelmesini asla istemem. Ki her ne kadar bana yardım etmiş olsa da o hala benim için bir yabancıydı. Yaşadığım bu ihanetten sonra artık kimseye kolay kolay güvenemem. Tek başıma üstesinden nasıl geleceğimi bilmiyorum ama o kahve gözlere sahip aydınlık adamı kendi karanlığıma çekemem.
Oturduğum yerden ağır ağır ayağa kalkmaya çalışıyordum ama dizlerimi öyle dermansız ki "seni taşıyamayız artık Eda!" diye haykırıyorlardı sanki.Haklılar! onlar da bu acıyı hak etmediler.Ama ben zoraki kalkmaya çalıştım bütün güçsüzlüğüme rağmen ve sonunda ayağa kalkıp Yavaş yavaş yürümeye başladım.20 bardak alkol içmiş birinden farkım yoktu. Üstüm başım darmadağınık yürüyordum ağır ağır.Ve tam o anda beni bir saniyede yerimde durduran o güç işte ona karşı koymam imkansızdı o sarhoş Eda gitmiş yerini anında direnci yüksek gözleri fal taşı gibi açılmış Eda geldi sanki beynimde ne olduğunu anlamaya çalışan sinyaller dönüyordu sanki neye uğradığımı şaşırmıştım ta ki Mert'in sesini duyuncaya kadar anladım neler olduğunu.
-Bırak kızı Barış
-Vay vay vay! Eda hanım kim bu gizli Kahraman?
Evet algılarım maalesef doğru algılamış eliyle ağzımı kapatan o iğrenç kocam barıştı tam da ondan kurtuldum derken yine ona yakalandım ama bu sefer elinden kurtulmam için elimden geleni yapacaktım.
Mert karşımda Durmuş beni sakinleştirmeye çalışıyordu ben ise var gücümle çırpınıyordum ve elimden geldiğince de iki elimle barış'ın ağzını kapattığı elini çimdikliyordum ama hiçbir işe yaramıyordu.
-Benimle geliyor musun Eda?
Ben hayır anlamında kafamı sağa sola salladım.
-Eda sakin ol seni asla bu şerefsize vermeyeceğim korkma!
Mert karşımda beni sakinleştirmeye çalışırken ben o iğrenç adamın elini gözyaşlarımla ıslatmıştım bile ıslanan eli bir nebze olsun gevşer diye bekliyordum ama maalesef hiçbir güç elini ağzından ayıramıyordu.
-hadi bakalım Edacığım bu kadar hasret yeter şimdi gidiyoruz.
Ben yine hayır anlamında kafamı sallamaya başlarken Mert karşıdan kafayı yemiş gibi bağırıyordu.
-Demek benimle gelmek istemiyorsun karıcığım peki belki bu senin fikrini değiştirir he ne dersin?
Yan gözle gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Göz yaşımdan bulanıklaşan gözlerimi kırpıştırarak korkuyla tekrar baktım ve Evet doğru görüyordum Barış kafama silah dayamıştı korkudan kalbim hızlı hızlı atmaya başlamıştı göğsüm hızla kalkıp iniyordu.
-Hayır sakın dokunma Eda'ya bırak onu!
-sakın bir adım daha atayım deme yoksa gözünün önünde vururum eda'yı.
Ben korku ile içimden Mert'in yaklaşmaması için dua ediyordum ona bir şey olacak diye çok korkuyordum.
-Ee karıcığım ne diyorsun gidiyor muyuz?
Eskiden bu pisliğe Pelin için katlanıyordum ama Pelin bana acımasızca ihanet etmişti ama Mert bana karşılıksız hep yardım etmişti ve şimdi de onun için bu pisliğe katlanacaktım sırf mert'e bir şey yapmasın diye.Başımı Evet anlamında salladım.
-Aferin sana karıcığım.
-Eda hayır! hayır! kabul etme sakın Eda gitme bu şerefsizle!
Mert'e son defa çaresiz bir şekilde baktım yaşlı gözlerimle ama başka çarem yoktu.Bu pislikle gitmekten başka hiçbir çarem yoktu.Barış beni geriye doğru döndürdü tam arabaya doğru yürüyordu ki kulağımın yanında patlayan silah sesi ile hızla başımı çevirdim ve o anda ağzımdan düşen Çığlık her yere yankılandı:
-Meeert!!!
Barış beni ikna etmesine rağmen yine pisliğini yaparak mert'i göğsünden vurmuştu. Mert bir anda yere düştü. Onun düşmesiyle göğsünden akan kan sokağın yollarına dökülüyordu.
-Neden yaptın bunu pislik herif neden!!! diye çığlık atarak barışın göğsüne vuruyordum.
-Senin yanında gezecek erkeğin sonu böyle olur.
-Senden nefret ediyorum!Nefret ediyorum!!!
-Bin şu arabaya Eda!
-Bırak beni! bırak beni onun yanına gideceğim bırak Mert ne olur ölme Mert! diye bağırarak sesimi ona duyurmaya çalışıyordum ama Mert'in gözleri yavaş yavaş kapanıyordu ve oldukça kan kaybediyordu onun yarısı kanadıkça benim canım yanıyordu sanki ikimizin damarını kesmişler de aynı acıyı hissediyorduk gibi.
-bin şu arabayı artık Eda yoksa diğer kurşunu kafana sıkarım.
-sıksana diye haykırdım ona karşı sıksana ne duruyorsun Barış bir anda saçından tutarak beni sürekli yemeye başladı acılarıma kat be kat acı katıyordu ve en sonunda gördüklerimden sonra daha fazla dayanamayarak kendimi yere attım o iğrenç adam beni kaldırıp arabaya koyarken hala kalbim hızlı hızlı atıyordu hala hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Sonra hayal meyal arabanın çalıştığını duydum mert'ten gittikçe uzaklaştığımı hissettim daha demin bana yabancı dediğim adam benim için kurşun yemişti ve ben şimdi bile deli gibi onu düşünürken gözlerimden yaşlar süzülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE ŞİDDET
Chick-LitSırtımda taşıdığım her yaranın çok buruk bir anısı var. O yaralara her dokunduğumda kendi canımı kendim yaktım. Ama o her dokunuşta yaralarımı tek tek sarıyordu sanki...! İliklerime kadar şiddet gördüğüm adam farkında olmadan bana büyük bir aşk b...