herkese selamlarrr. uzun zamandir bolum paylasmiyordum cunku bu bolum ustunde cok calisiyordum ve sizlere upuzun bir bolum getirdimm. tam 55 sayfa ve 15.229 kelime. yani nasil yazabildim bende bilmiyorum ama umarim guzelce okur ve zevk alirsinizzz🫶🫶
her bolum katile daha cok yaklasiyoruz ve bende bilerek bulabilmeniz icin kolaylastiriyorum😁.
bu yuzden bazi sahnelerde bununla alakali cok buyuk seyler yerlestirdim ve bazi sahnelerde de kucuk detaylar ekledim ki anlayabilesiniz. ayni zamanda bolume baslamadan once medyadaki muzigi dinlemenizi ve bolum icin onerdigim muzikleride baslamadan dinleyin cunku bolumde buyuk rolleri varrr 🥸
siz direk okumaya gecin asagida bolum sonunda konusuruzz tekrarrr. 🫶🫶🫶
🩸🩸🩸
Daisy Bell'
Below the Surface'Bir duygu varmış. Onu dizginleyemeyip kontrol altına alamazsan o seni dizginler, kontrolü altına alırmış. Adı da çok merak edilirmiş ama insanlar bir türlü adlandıramazlarmış. Bir gün bir adam bu duyguyu tüm bedeninde hissetmiş. Ya dizginleyecekmiş ya da duygunun onu kendisine mahkum edip, onu dizginlemesine izin verecekmiş. Adam bu duyguyu hiç tatmadığı için ne yapacağını bilememiş ve o duyguya kendisini teslim etmiş. Peki, ne olmuş? Duygu onu kendisine mahkum etmiş, onu dizginlemiş ve adam o duygunun tutsağı olmuş. Korkunun tutsağı.
Korku.
Eğer korkunu dizginleyemezsen korku seni dizginlermiş. Ruhunu son kırıntısına kadar yer ve bundan zevk alırmış. Tüm bedeninde onun varlığını hisseder ve onunla bir süre yaşamını sürdürmek zorunda kalırmışsın. Çünkü korku ruha açmış.
Çünkü korku ruha açtır.
Hissediyordum ki korku benimde ruhuma açtı. Hem de öyle bir açlık ki bu, sadece bir ruhla doymayacak kadar aç...
Hepimiz gelen ses ile bakışlarımızı telefona çevirdik. Hepimizi irkiltecek ne vardı ki bu seste? Ancak çok şey vardı. Kan vardı, intikam vardı, ölüm vardı... Bakışlarım telefona kilitlenmişti, asla gözlerimi alamıyordum ondan. Sadece bakmakla yetinip tek bir kelime dahi edemiyordum.
"Niye hepiniz öyle korktunuz alt tarafı bir telefon çağrısı?" Dedi Ömer rahat bir şekilde. Keşke öyle olsa dostum...
"Evet, o kadar çok şey anlattın ki insanları korkuttun." Dedi Melisa kekeleyerek ve bakışlarını bana çevirerek. Ben ise sadece susmayı tercih ettim. Çünkü bazen susmak gereksiz laf kalabalıklarından arınmaktı. Ve bende sadece arınmak, gitmek istiyordum.
Melisa yavaş adımları ile ve ara sıra kafasını bize çevirerek telefona doğru ilerledi. Sehpaya, telefonun yanına ulaştığında önce telefona baktı ve onu almak için tereddütlü bir şekilde uzandı. Telefonu aldıktan sonra kafasını yavaşça geriye çevirdi ve kimseye bakmadı. Çünkü sadece bana bakıyordu.
O an gözlerindeki çaresizliği gördüm. Gözlerindeki yardım çağrısını işittim. Yardım et diye bağırmak istediğini gördüm ve o çığlığını sadece bir bakışı ile işittim. Bunu idrak ettiğim anda diğerlerine baktım. Hepsi Melisa'yı seyrediyordu ve alttan alta onlarda bu çağrı sebebi ile geriliyorlardı.
Her şeyi unuttum. Bugün ki yaşanan tüm tatsızlığı ve geriye kalan tüm kötü şeyleri sildim attım kenara. Şuan yardım etmem, destek olmam ve sonuna kadar Melisa'nın arkasında durmam gerekiyordu. Çünkü gelen çağrının, ölümün çağrısı olduğu aşikardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADIEU-KAN KIRMIZISI
Tajemnica / Thriller"Alina Aksoy'u kim öldürdü?" Her şey bir soru ile başladı ve şimdi bir kelime ile bitecek. Adieu :) Bir intikam ateşi, Bir katliam, Kan Kırmızısı.