Yurtdışında okuyan Alina'ya gizli bir numaradan mesaj gelir. Mesaja göre Türkiye'de ki sevgilisi onu aldatmaktadır. Bi süre sonra buna inanan genç kız gizli numara ile anlaşıp okulundan izin alıp bir haftalığına Türkiye'ye dönecektir. Gerçeği öğren...
Evet arkadaşlar hepinize merhaba. İkinci bölümü hızlı yayınladım. Sizleri seviyorum keyifli okumalar. Öptüm.
Medya=Kurtarıcı (gizli numara)
————————————————————————————————————————————
"Kızım sevindim tabi ama kötü bi şey yok değil mi? Sen hiç bir şey olmadan okulunu bırakıp gelmezsin." Son olarak bütün ayakkabılarımı valizin diğer yarısına yerleştirdim. İki valiz hazırlamıştım. Büyük valizime sadece kıyafetlerimi ona göre daha küçük valizime ayakkabılarımı ve eşyalarımı koymuştum. Sırt çantamın içine makyaj malzemelerimi, güneş gözlüğümü, uçak biletimi ve okumak için en sevdiğim roman olan Sokak Nöbetçileri kitabımı da koydum.
"Bi şey olmadı anne. Sadece sizi ziyarete geliyorum. Boğuldum burada. Hem sadece bi haftalığına geliyorum. İstemiyorsan gelmeyeyim." dedim dudaklarımı büzerek. Valizlerimin kapağını kapattım. Çantamı sırtıma asıp evimi son kez kontrol ettim. Odama gidip valizlerimi aldım.
"Yok kızım istiyorum tabi ki. Hava alanına gelemeyeceğiz ama Tufan'ı göndereceğiz. Seni karşılaması için. Neyse ben seni tutmayayım." dedi. Tufanın ismini duyunca bi gerilmedim değil yani. İlk seximi onunla yapmıştım. Benden hoşlanıyordu ve bende o zamanlar kafama göre takılıyordum. Sadece bi kaç kere sevişmiştik ama o bana takmıştı. Ben ise onu sadece zevklerimi gidermek için kullanmıştım. O bizim şöförümüzdü. Demek ki işten hâlâ ayrılmamıştı. Ah be. Neyse hiç bir şey olmamış gibi davranırdım.
Aramayı sonlanlandırdığımda telefonumu kapatıp kot şortumun arka cebine sıkıştırdım. Uçakta rahat edebilmek için elbise giymemiştim, güzel bi askılı ve kot şort giymiştim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Kızımızın teni daha beyaz ve kolyesi farklı.)
Kırmızı ve büyük olan valizi sürükleyerek kapının önüne getirdim. O sırada kalçamda titreyen telefonumu cebimden çıkardım. Nico'nun aradığını görünce beklemeden açtım. Beni hava alanına kadar o götürecekti.
"Nico, geldin mi?" dedim heyecanlanarak. Ondan ayrılacağım için üzülüyordum. Ama ülkeme döneceğim için heyecanlıydım da. Hafif bi kıpırtı sesi aynı anda hem telefondan hem koridordan gelmişti. Kafamı koridora çevirince bi eliyle kulağına telefon tutan diğer eliyle bana el sallayan Nico'yu gördüm. Yanıma geldiğinde gülerek armayı sonlandırdım.
"Hoş geldin, sen bu valizi al ben içerdekini alayım. Geç kalmayalım. Bekle geliyorum." diye heyecanla hızlı hızlı konuşup tam arkamı dönecektim ki kolumda tutup beni kendine çevirdi. Gözlerine baktım. Değişik bakıyordu. Yoğun yoğun, sanki gitmemem için yalvaracak gibiydi. Kollarını belime dolayıp yüzünü boynuma gömdü. Yaptığıyla şaşırmıştım. Kokumu içine çekip boynuma bi öpücük bıraktı. Ellerim öylece beklerken ne itebiliyordum ne de bende sarılabiliyordum.
