¹⁰

432 58 70
                                    

Oy sınırı: 30   Yorum sınırı: 75

══════⊹⊱≼≽⊰⊹══════

"Kafan için üzgünüm. Daha iyi misin?" İşaret parmağıyla yeni sarılmış yaranı gösterdi yaşlı adam. Elini yaranın üzerine götürdün.

Bir kaç saatle alnının farklı yerlerinden aldığın iki derin yarayla duruyordun karşısında. Başın fazlasıyla ağrıyor, yaralarınsa ani sancılar veriyordu. Birinin konuşmasına dikkat etmekte bile zorlanıyordun.

"Evet iyiyim efendim. Dikkatiniz için teşükkür ederim." Kalkıp yüzünün ortasına yumruk geçirmek istesen de, bu isteğini bastırdın. Karmaşadan sonra herşeyi dizginleyen bay Ackerman'dı. Binanın hem dışındaki hem de içindeki kargaşaya son verip eski düzenini sağlamıştı. Böyle bir durumu ustaca düzelttiği için işin ehli birisi olduğunu anlamış, ona saygı duymuştun.

En azından Levi'ın aksine senden özür dilemişti.

Bay Ackerman ifadesizce arkasında oturduğu masasının çekmecesinden bir kağıt çıkardı. Üzerine bir şeyler karalayıp sana uzattı.

Küçük kağıtı eline aldığında yazılanları okudun. Yanlış anlamadıysan bu bir yerin konumuydu.

"Titan hastanesi." Ellerini masanın üzerinde birleştirmiş adam konuştu. Sorgular bakışlarını kağıttan ona çevirdin. "Şehrin en ileri seviyeli hastanelerinden biridir. Müdürü beni tanıyor. Onlara seni benim gönderdiğimi söylersen sana herşey ücretsiz olacak."

Elindekini adama geri uzatmak için harekete geçtin. Ancak yaşlı adam seni ittirmişti. "Hayır y/n. Lütfen bunu kabul et. Bu kadar zahmete giriyorsun. İzin ver senin için en azından bunu yapayım."

Ne kadar denesen de adama sözünün geçirememiştin. Israrları yüzünden kabul ettin teklifini. Küçük kağıtı katlayıp ceketinin iç cebine attın. "Teşükkürler efendim."

Bay Ackerman sana başını sallamakla yetindi. Gözleri masasının üzerindeki ellerindeyken konuştu. "Eğer bu işten istifa edip bize dava açmak istesen seni anlarım y/n. Kendimi veya bu durumu savunacak hiçbir kelimem yok. Bu yüzden seni ikna etmeye çalışmayacağım."

Gözlerini kırpıştırarak adama baktın. Bay Ackerman'ı kesinlikle çözemiyordun. Bazen onun birşeyler çevirdiğini, şeytandan farksız olduğunu düşünürdün. Bazense o kadar iyi ve olgun davranıyordu ki, bu adamla Levi'ın nasıl alakalı olduğunu anlamaya çalışıyordun. Onu yanlış gözlemlediğini bile düşünmeye başlamıştın.

İnsan işte. Diğer insanları kafasında kolayca bir kalıba sokabiliyor.

"Bunun için minnettarım efendim. Ancak hayır size dava açacak ya da istifa edecek değilim. İstifayı düşünsem de şimdilik böyle bir kararım yok. Hem.." Bay Ackerman'ın arkasındaki pencereyle kaplı duvardan havaya baktın. Gri ve beyaz bulutlarla kaplı gökyüzü işi kabul ettiğin ilk günü hatırlatmıştı sana. "..sözleşmemizde böyle durumlarla karşılaşacağım yazılmıştı. Bunu kabul ederek geldim buraya."

"Hmph." İfadesiz yüzüne bakıp kıkırdadı adam. "Anlaşmada Levi'ı korurken başkalarından zarar görebilmen ihtimali yazıyordu, Levi'ın sana zarar vereceği değil."

Hiçbir şey diyemedin. Sonuna kadar haklıydı adam. Söyleyecek kelime bulamadığından sessizliğini korudun. Aranızdaki durgunluk devam ediyordu. Ne demeli olduğunu veya neden hâlâ burada durduğunu anlamıyordun.

Adamın suskunluğu yüzünden kaçamak bir bakış attın ona. Gözleri çok derin duygularla etrafta geziniyordu. O koyu gözleri bir şeyler hissediyordu. Buna emindin. Ancak tam olarak hangi duyguyu taşıyordu çözemiyordun. Karmaşık bir karadelik gibiydi.

princess || levi ackermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin