Aile şevkati ile büyüyen bir kız ve alie sevgisi görmemiş bir erkek. Hayat kısa olmasına rağmen motor kullanarak hayatını daha da azaltan bir erkek. Motordan korkan kız, sence hayatlarının geri kalanın da kavuşacaklar mı?
---------
Hayatımın bok gibi geçen bir gününe tekrar uyandım. Aslında sadece sınav günleri ve canımı sıkan insanlar olunca bok gibi geçen gün oluyor. İzmir de Üniversitesi okuyan normal bir öğrenciyim. Şuan derse geç kalmışım ve canım arkadaşım Damla beni aramamış.
Üstüme siyah bir crop altıma ise bol yırtık bir mavi pantolon giydim. Çantamı alıp koşa koşa gidiyorum. Normal günde geç kalırsam kalayım ama sınav günün de geç kalmak istemiyorum artık.Sınav bu dersten sonra başlıyacak. Dersin bitmesine 10 dk kalmış bende o sırada kantinde ders çalışayım. Kahvemi alıp bı masaya geçtim. Şimdi tek işim 10 dk aldığım notları ezberlemek.
Zil sesi geldi ve ders bitti. Şimdi tek işim Sadık Hocaya görünmeden sınıfa girmek. Hoca benden ters tarafa yürümeye başladı. Sınıfa doğru yürümeye başladım tabi bizim sınıftan çıkan bir kaç uyuz bana bakıp durdu. Sınıfa girdim tabi ki Damla Hanımı gördüm. Damla benle göz göze geldiğim gibi Damla geri doğru yürümeye başladı. Ona kızıcagımı biliyordu. Minel dugara kadar gitti ve durdu bende yanına yürümeye başladım.
"Beni niye aramadın derse geç kalmışım?"dedim. Damla sadece yüzüme baktı. Bazıları çok abartıyorsunuz diyordu ama hayır abarmıyoruz. Biz ortaokulu dan buyana hep böyle yapardık. En ufak bi şey olsun abartmayı çok severiz. "Özür dilerim Güneş sistemim. Telefonumu almamışım yanıma odam da unutmuşsun."dedi. Bende kafamla onayladım.
"Ahenk bugün acaba kütüphane gidip akşam üzeride cafeye gidelim mi?"dedi. Masum masum bakıyordu ve onayladım. Her gün cafeye gitmemizin sebebi ise hep motorcular geçiyordu ve Damla'nın hep gözü onlarda. Motorcular ve motorlara bayılıyor. Ben ise seviyorum ama bir çok trafik kazası hep motor kullanan kişiler oluyor. Normal de motorlar güzel ama kullanınca sanki bi kaza yapıpta canının gidiceğini düşünmek çok kötü.
Şükran Hoca geldi kağıtları bize verdi. Hadi bakalım başlayalım.
----------------
Sınavdan çıktık ve şunu söylemek gerekirse zor geçmedi bı kaç soruyu boş bıraktım ama sorun yoktu.
Damla ile birlikte kütüphane geldik. Masalar oturup çalışmaya başladık. İlerde tarih öğretmeni olucam son 5 ay kaldı bitmesine. Damla'da benim aklıma uyup yazdı aslında o okumicaktı. O kadar yüksek puan yapıp okumicam dedi bende onu kendi bölmüme yazdım.Aralıksız 3 saat çalışıp kütüphaneden çıktık. Cafeye doğru yürümeye başladık. Damla yol boyu bana motorcular hakıında bahsedip duruyor. Cafeye giriş yaptık. Tabi ben en köşeye oturmazsam olmaz. Duvarın en köşesine gidip oturduk. Damla camdan dışarı bakıyor ben ise telefonumla ilgileniyorum.
Garson yanımıza geldi. "Merhaba efendim ne istediniz?" dedi. Kafamı kaldırıp. "Ben bi tane soğuk kahve alayım yanına ise capkek alayım."dedim. Minel ise sadece portakal suyu istedi. Garson kağıda istediklerimizi yazıp gitti.
Motor sesleri gelmeye başladı. Damla tabi koluma vurup vurup duruyor dışarı bak diye. Merakıma yenik düşen ben camdan dışarı baktım. Motorlar cafenin önüne park ettiler. "Ahenk şuna bak buraya gelicekler. Ayyy inanamıyorum!"dedi. Şuan sorsam motorcu mu ölsün sen mi desem direk kendisini seçer bu mal.
Cafenin kapısına baktım içeri girdiler. Kafalarını buraya döndürcekleri zaman ben direk kafamı telefonuma gömdüm. İki ön masamıza oturdular.
Kolumu yine Damla dokundu ona bakyım diye. "Ahenk aşkım benim hadi yanlarına gidelim noğlur noğlur."dedi."Kafayı yedin herhalde tanımadığımız inların yanına gitmek ne demek?"dedim sınırlı sesimle. Damla sanki hayal kırıklığına uğramış gibi bana baktı. "Tamam sen kal o zaman ben gidiyorum."dedi ve ayağa kalkıp gitti.
NE!