4.Bölüm=Ölümün Kıyısından

17 5 20
                                    

Korku sarmıştı bedenimi gördüğüm sahneden dolayı hareket bile edemiyordum.
Fakat kendime gelmemle Irmağ'ın yanına koşmam bir oldu.
Maske Irmağ'ı duvara yaslayıp elindeki hançeri onun boynuna bastırıyordu.
Koşarak Maske'nin dizine tekme attım ve Irmak bunu fırsat bilip Maske'ye sert darbeler indirdi. Biraz daha geç kalsaydım,
Irmak ölebilirdi.
Maske böyle dövüşmeyi nerden öğrenmişti gerçekten inanılır gibi değildi. Resmen Irmağ'ı her darbesiyle yere indiriyordu.
Bir şeyler yapmam gerekiyordu birazdan birileri gelebilirdi.
Irmak yere düştüğünde Maske ona öyle yumruklar atmıştı ki içim parçalanmıştı, yerde acıyla kıvranıyordu.
Maske'nin arkası dönük olduğu sırada elimdeki sert cisimle kafasına sert bir darbe indirdim fakat etkilenmemişti bile.
Sanki bana terminatör, be am*na kodumun salağına bak!
aptal aptal suratıma sırıttı bide.
"Sen çok ölmek istiyorsun galiba?"
yavaşça üzerime doğru yürüdü.
Geri geri adımlar atmaya başladım ve bu onu daha çok eğlendirdi. Hançerini kavramış üzerime doğru geliyordu.
"Aptal olma Maske beni bu kadar insanın olduğu bir yerde öldürmeyeceğini biliyorum."
tek kaşı havaya kalktı.
"Göründüğünden daha zekisin aptal yaratık ama bu sana zarar vermeyeceğim anlamına gelmez."
Irmak dolu gözlerle bana bakıyordu, kalkmaya çalışıyordu ama yapamıyordu.
Ani bir hareketle yumruğumu Maske'nin suratına geçirdim. Bu onu sarsmıştı.
Çenesini tutup yine mal gibi gülmeye başladı. Gerçekten resmen psikopatın tekiydi, vurmam onu eğlendiriyordu.
Hiç beklemediğim bir anda hançerini bacağıma sapladı. Aniden yaptığı bu hareketle resmen şoka girmiştim.
Acıyla bacağımı tuttum. Elim kan olmuştu.
Maske gülmeye başladı fakat Irmağ'ın tekmesiyle sarsılıp yere düştü.
Irmağ'ı ilk defa böyle öfkeli görüyordum.
Canım yanıyordu. Ama buna birazdan son vermezlerse birileri gelecekti.
Maske de bunu düşünmüş olacak ki Irmağ'a son kez vurup odadan çıkmıştı.
Irmak doğrulup koşarak yanıma geldi.
"Başak deminden beri konuşuyordu fakat kıza bir şey bile diyememiştik."
Irmak Başağ'a seslenene kadar.
"Başak Alya bıçaklandı! hemen geliyoruz toparlanın teker teker çıkın hemen!"
Alya demişti. Endişeli, sinirli veya gerginken hep adımla seslenirdi.
"Alya iyi misin güzelim bak bana?"
endişelenmesini istemediğim için çocuk gibi ona kızdım. Canım yanıyordu ama belli etmemeliydim.
"Bana gökyüzüm dersen iyi olucam."
Bu onu güldürmüştü.
"Delisin Gökyüzü."
"Seni çıkarmamız lazım kucağıma gel."
gözlerim kocaman açıldı.
"Saçmalama herkesin içinde mi?"
"Ne önemi var Gökyüzü, senden önemli mi? istedikleri kadar baksınlar."
birden beni kucağına aldı ve acıyla hafifçe inledim.
"Tamam iyi olacaksın Gökyüzü gidiyoruz."
"Ama Maske ne olacak?"
"Sikerim lan Maske'yi geberticem onu!"
Merdivenlerden indiğimizde herkes bize bakıyordu. Kerim şoka girmişcesine bakıyordu.
öyle bir şey söylemiştim ki resmen herkes bize gülerek bakıyordu. Utançtan kızarmıştım.
"Yani çok aşık olduk birden beni taşımak istedi yatağa kadar."
Yani biraz abartmış olabilirim.
Irmak yerinde duraksayıp kaşlarını çatarak bana baktı.
"Irmak bacağımdaki kanı görecekler hadisene!"
hemen koşarak beni çıkardı. Minibüse kadar beni taşıdı. Ardından hemen ordan uzaklaştık.
"Çağla malzemeleri ver!"
bacağımdaki yaraya hemen turnike yaptı.
"Başak Maske hala orda mı?"
"Hayır, gitti sanırsam çalacağı şeyi çalamadı."
"İyi bari"
Meriç direksiyonun başında bana kızıyordu resmen.
"Ya Alya şefim ölümün kıyısından döndünüz hala Maske diyosun sikicem onu da o Maske'sini de!"
"Arkadaşlar abartmasanız mı sadece hançerlendim evet bakın bıçaklandım demiyorum"
herkes gülmüştü.
"Ya şu halde bile güldürüyorsun bizi ya."
"Tabi güldürücem koca bebek."
İlyas'a böyle hitap etmek hoşuma gidiyordu.
Endişelenmelerini istemediğim için canımın acıdığını belli etmemeye çalışıyordum.
Eve geldiğimizde Irmak beni tekrar kucakladı burası bizim evimiz gibi olmuştu.
Kendi yaptığımız revire götürdü beni. Ardından beni sedyeye yavaşça bıraktı.
hemen gereken malzemeleri alıp yanıma geldi ve korku dolu gözlerle bana baktı.
"Alya sen üşümüşsün ve çok kan kaybetmişsin."
"İyiyim ben."
göz devirdi ardından elbisemi sıyırıp bacağımdaki kanları falan temizledi.
Yaram çok derin olmadığı için hasteneye gitmek istemedik.
Bana sanki bir bebeğe dokunuyormuş gibi nazik dokunuyordu.
"Bir şeyler yemek ister misin?"
"Aç değilim."
"Yiyeceksin!"
gülmeye başladım.
"Madem her halükarda yemek yedireceksin ne diye soruyorsun?"
"Gülme Gökyüzü bir şeyler ye iyi gelir."
"Tamam Irmak'cım."
herkes odasına çekilmişti. Biraz dinlenmek hepimizin hakkıydı.
"Tamam müthiş bir aşçı değilim ama sandiviç yapabilirim."
gülümseyerek cevap verdim.
"Zehirlenmem değil mi?"
"Haha çok komik, birazdan parmaklarını yerken böyle konuşabilecek misin acaba?"
"Sabırsızlıkla bekliyorum o zaman."
bana göz kırpıp içeri doğru gitti ve yaklaşık on dakika sonra elinde iki sandiviçle yanıma geldi.
"Al bakalım."
pek aç hissetmiyordum ama sanırım şuan acıkmıştım.
Irmağ'ın elinden alıp koca bir ısırık aldım.
Açıkçası şaşırmıştım, hemde bayağı çünkü bu çok lezzetliydi.
"Sen böyle yapmayı nerden öğrendin ya efsane bişey olmuş bu harika."
ağzımdaki lokmalar bitmeden sürekli yenisini alıyordum ağzıma.
"Boğulacaksın yavaş, eh meslek sırrı."
ikimizde bu halimize gülmüştük. Sandiviçimizi bitirdikten sonra uykum geldiği için odama çekilmiştim. Irmak rahat uyuyup uyumayacağımdan endişeliydi ama onu rahatlatmak için bir şeyler söylemiştim.
Üzerimdekilerden kurtulup dikkatlice yatağa uzandım ve uykunun beni içine çekmesini izledim.

~İlahi bakış açısı~
Kahvesini aldı ve deri koltuğuna oturdu ardından gözünde yine o anları canlandı...
Anne neden kaç gündür yatıyorsun. Her tarafından kırmızılar akıyordu. Sana kırmızı hiç yakışmadı anne.
Anne ben korkuyorum neden uyanmıyorsun, neden seni yaraladılar?
canın çok yanıyor mu anne?
küçük çocuk annesinin yanına yattı ve yaralanmış taklidi yaptı belki annesi endişelenir de uyanır diye... Fakat uyanmamıştı.
Ve çocuk anlamıştı annesi artık uyanmayacaktı. Uzun ve sonsuz bir uykuya dalmıştı. Tam 8 yaşında intikam ateşiyle dolmuştu. Annesine bunu yapan herkese bunun hesabını soracaktı.
Son kez annesinin güzel ellerini tuttu ve ona söz verdi.
Anne korkma tamam mı? bunların hepsinin aynısını onlara yapıcam. Onlar da asla uyanmayacak anne
Ardından son bir kez annesini öptü...
Maske'nin eli yumruk olmuş öfkeyle onu bu hale getiren anıları düşünüyordu.
Oysaki eskiden neşeli bir çocuktu. Elinden neşesi alınana kadar...

Bölüm Sonu...

~Maske kimsin sen?~




MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin