Hepimiz erkenden kalkmıştık ve tekrar planın üzerinden geçmiştik. Başak ise minibüste kalıp ekranlardan evi, evin etrafını ve bizi kontrol edecekti. Biz onunla iletişimde olacaktık.
Bu sırada saat 20.00'a yaklaşmıştı. Evin görüntüleri hepimizin önündeydi gerçekten bu bizi biraz zorlayacaktı ama tetikte olmalıydık.
Meriç evdeyken takabilmemiz için küçük kulaklıklar vermişti her birimize. Böylece iletişim halinde kalabilirdik.
"Arkadaşlar herkes görevini biliyor. Anlaşılmayan bir şey var mı?"
"Yok şefim" dedi hepsi dediğim şeye.
"İlyas Cengiz Korhan'ı araştıracaktın çıktı mı bir şey?"
"Irmak şefim doğruyu söylemek gerekirse bazı yaptığı işler yasal değil kaçakçılık var."
"Tamda tahmin ettiğim gibi, bakın Maske'den gözümüzü ayırmıyoruz. Dediğim gibi ne çalacağını henüz bilmiyoruz."
"Anlaşıldı şef" herkes topluca Irmağ'ı onaylayınca Irmağ'a döndüm.
"Bir dakika gelir misin?"
çalışma odama gelip arkamdan kapıyı kapattı.
"Dinliyorum."
yüzümü ona çevirip gözlerinin içine baktım.
"Bak Irmak, başka bir plan düşünebiliriz yani hala daha vaktimiz var. Riskler büyük sende biliyorsun içimizden birine birşey olabilir."
"Yaklaşık bir buçuk saat kaldı davete. Yeni bir plan için çok geç ayrıca telaşlanma merak etme bir şey olmayacak halledeceğiz, inanıyorum."
ne kadar istemesem de kabullenmek zorundaydım.
"Hadi sen şimdi halledeceğin bir şey varsa hallet, bende şimdi gideceğim."
başımla onayladım.
"Tamam, dikkat et."
Çalışma odamdan çıktığında bende arkasından çıkıp odama yöneldim, bu sırada ekiptekiler hala bir sıkıntı çıkmasın diye son bir kez her şeyin üstünden geçiyorlardı.
Odama girdikten sonra kapıyı kapatıp biraz uzandım. Enerjiye ihtiyacım olacaktı.
...hafifçe gözlerimi araladığımda saate baktım. Daha yarım saat vardı. Dolabımı açıp giyeceğim elbiseyi ve ayakkabıyı seçtim.
Siyah saten bir elbiseydi ve ince askılara sahipti göğüs kısmında ise çok az bir dekolte vardı. Uzundu fakat oldukça derin yırtmacı elbiseye ayrı bir hava katıyordu.
Siyah ve önünde hafif parlak taşlar olan bir topuklu giyecektim ama kısa topuk olması beni az da olsa rahatlatıyordu.
Saçımı ve makyajımı da yaptıktan sonra odadan çıkmıştım. Herkes maske takacaktı ve bu yüzden maskemi çoktan seçmiştim. Zaten o psikopatın neden bu daveti seçtiği anlaşılmıştı.
Herkes hazırdı kızlar çok güzel görünüyordu. Erkeklerde çok karizmatikti. Fakat Irmak görünürde yoktu derken birden odasından çıktı ve ağzım açık kalmıştı. Gerçekten bir takım elbise birine ancak bu kadar yakışabilirdi. Dilim tutulmuştu resmen yani her ne kadar kendisinden pek haz etmesem de yiğidi öldür hakkını yeme.
Aynı şekilde onunda gözleri bende duraksadı. Ardından beni baştan aşağı süzdü. Beğenmiş gibiydi, dudağının kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı.
Arından ekiptekiler dönüp
"Evet, herkes eve gireceği zamanı biliyor ona göre davranın." dedi.
"Tamam şef"
Ekibimizin adı Lotus'tu çünkü lotus çiçeği zorlu koşullar altında safiyetin ve güzelliğin yükselişinin sembolüdür. Bununla beraber çiçeğin köklerinin çamurda, gövdesinin suyun altında, yapraklarının ise suyun üzerinde olmasından dolayı yaşamın farklı yönlerinde var olan zorluklar ile başa çıkmanın da sembolü olarak bilinir.
Hepimizin bir hikayesi vardı. Kötü veya iyi. Ve biz zorluklara rağmen dimdik durmayı seçmiştik. Yılmadan, pes etmeden her şeyin üstesinden gelebilmeyi öğrenmiştik.
...herkes yanına silahlarını almıştı. Kulağımızdaki kulaklıklar gözükmediği için kimse farketmezdi.
Başağ'a bakıp
"Sana güveniyoruz unutma sen bizim elimiz kolumuzsun."
"Merak etmeyin Alya şefim o iş bende."
"Güzel" diyerek karşılık verdim ardından dışarı çıkmıştık.
...İçeri ilk girecek olan kişi Irmak'tı ve girmişti, beş dakika sonrada arkasından ben girecektim sonra diğerleri.
Beş dakika sonra bende gayet soğukkanlı bir şekilde içeriye adımımı atmıştım. Irmak göz ucuyla bana bakıp kafasını kimsenin görmeyeceği derecede hafifçe aşağı eğmişti. Bende aynı şekilde ona karşılık verdim.
Yaklaşık yirmi dakika içinde herkes içerideydi. Kulaklıktan Başağ'ın sesi duyuldu.
"Herkes beni duyuyorsa saçıyla oynasın."
"Bu zekana bayılıyorum Başak'cım." dedi, Meriç kimsenin duymayacağı şekilde.
"Sağol Meriç'cim."
hepimiz birden ellerimizi saçımıza götürmüştük.
Ayrı masalardaydık. Uzun, yuvarlak ve ince masalarda durmuş etrafa göz gezdiriyorduk. Gerçekten ev kocamandı içerisi gayet şık ve güzeldi müzikler ise çok hoştu. Masadaki içkilerden birini alıp içmeye başladım.
Bu sırada hala Maske'den ses seda yoktu.
Yaklaşık beş dakika sonra kulaklıktan tekrar Başağ'ın sesi duyuldu.
"Arkadaşlar, Maske içeri giriyor. Hazırlıklı olun."
Hepimiz omuzlarımızı dikleştirip konsantre olmuştuk.
Çağla lavaboya gitmişti. Muhtemelen dikkat çekmemek için gitmişti. Başak ile konuşacaktı.
Ve tahmin ettiğim gibi oldu.
"Başak, diğer kameralardan adamları falan gözüküyor mu? dikkat çeken herhangi bir şey veya birileri var mı?"
"Hayır, yok. tek gelecek kadar kendine güveniyor muydu yani? görünürde birileri yok ama illaki vardır. Bu adam her şeyi hesap etmiş cidden şaka gibi."
"Kahretsin! tamam ben çıkıyorum şimdi."
Çağla lavabodan çıkıp kendi masasına doğru ilerledi.
Maske'nin gözleri beni buldu ve ardından diğer ekip arkadaşlarımı da fark edince başta tek kaşı hafifçe yukarı kalktı ama sonra zaten bizi bekliyormuş gibi sırıtmaya başladı.
Gerçekten her şeyi en ufak ayrıntısına kadar düşünüyordu.
Maske iki masa yanımdaydı yani aramızda pek bir mesafe yoktu.
Hepimiz durmuş onun ne yapacağını bekliyorduk.
Bu sırada arkadan dans müziği çalmaya başladı.
Derken gözüm Irmağ'a kaydığında gözlerim irice açıldı. İstemsizce kaşlarımı çatmıştım. Yanında kırmızı elbisesi ve siyah maskesiyle bir kadın vardı.
Ve resmen Irmağ'ı dansa kaldırıyordu.
Neden bilmiyorum ama bu durum sinirimi bozmuştu.
Irmak göz ucuyla ona baktığımı fark edip bana baktı ardından kadına dönüp elini uzattı.
Ne yani operasyonun ortasında bir kadınla dans mı edecekti? Ah hadi ama eğlenmek için mi geldik buraya?
Resmen karşımda dans ediyorlardı. Kadın resmen Irmağ'ın içine düşmüştü.
önümdeki kadehi alıp bir anda hepsini içtim.
Yanımdan bir erkek sesi gelince dönüp baktım.
"Biraz hızlı gitmiyor musun?"
Uzun boylu esmer biriydi gayet iyi görünüyordu.
"Bana bir şey olmaz."
beni baştan aşağı süzüp centilmence elini uzattı bende nezaketen tuttum.
Beni kendi etrafımda yavaşça döndürdü ve elimin üzerine hafif bir öpücük kondurdu.
"Gerçekten çok güzel gözüküyorsunuz, hayran kalmamak elde değil."
çaktırmadan Irmağ'a baktım ve o da buraya bakıyordu. Sinirlenmiş gibi çenesini sıkıyordu.
Madem o biriyle dans edebiliyordu öyleyse bende edebilirdim. Adama dönüp
"İsminiz neydi?" diye bir soru yönelttim.
"Kerim, sende bana güzel ismini bahşeder misin? bu arada sizi bizi kaldıralım."
"Alya, Kerim dans edelim mi?"
"Sen sormasan ben soracaktım."
gülümseyerek beni ortaya çekti ve belimden tuttu bende elimi omzuna koydum ve dans etmeye başladık.
İlyas'ta Çağla'yı dansa kaldırmıştı.
Kulaklıktan Başağ'ın sesi duyuldu.
"Ya siz buraya dans etmeye mi geldiniz? iyi ki Maske'den gözünüzü ayırmayın dedik be!"
Başak haklıydı başımı çevirip hemen Maske'nin olduğu tarafa baktım o da bize bakıyordu.
İlyas hepimizden daha mantıklıca davranıp Çağla'yı bırakıp masasına dönmüştü.
bizi küçümsermişçesine başını hafifçe eğip iki yana salladı.
Irmağ'a baktığımda o hala bana bakıyordu sanki operasyonu unutmuş gibiydi.
Kadına dönüp bir şeyler söyledi ve yerine geçti kadında dönüp gitti.
Şaşırmıştım açıkçası.
Bir anda hiç beklemediğim bir şey oldu. Maske yanıma geldi ve Kerim'e dönüp bu güzel hanımefendiyi sizden çalabilir miyim?
Kelimenin tam anlamıyla şok olmuştum. Bu psikopat ile dans mı edecektim?
Irmak delirmiş gibiydi ve kulaklıktan onun sesi duyuldu.
"Ben bunun ağzına sıçarım!"
Kerim isteksizce beni Maske'nin ellerine bıraktı. Ve şuan Maske ile dans ediyorduk.
Kulağıma doğru yaklaşıp
"Siz zavallılar kendinizi çok mu akıllı sanıyorsunuz."
öfkelenmiştim ve diğerleri de öfkelenmişti.
"Amacın ne Maske? Ne işler karıştırıyorsun psikopat herif?"
"Bunu sana söyleyeceğimi mi sanıyorsun?"
dedi ve belimi sıkmaya başladı canımı acıtacak şekilde sıkıyordu.
"Sikerim lan bunun belasını!"
"Irmak şefim hayır hayır dur! operasyon mahvolur."
Başak Irmağ'ı uyarınca mecbur durmak zorunda kalmıştı.
"Bu kadar dans yeter."
Maske beni bırakıp yavaşça etrafta geziyormuş gibi yaptı ardından yukarı çıktı.
Hepimiz birbirimize baktık.
"Ben gidiyorum."
Irmak Maske'nin peşinden gitmişti.
Elimi ağzımla kapatıp Irmağ'a seslendim.
"Irmak tek gidemezsin bende geliyorum."
"Kal orda Gökyüzü. Tehlikeli"
"Geliyorum dedim Irmak."
Sakince merdivenlere ilerleyip bir bir basamakları çıktım ve lanet olsun burada bir sürü kapı vardı.
Neredeydi bunlar?
ilerideki odadan ses gelince hızla oraya doğru yürüdüm ve kapıyı açtığımda gözlerime inanamadım. Hayır bu olamazdı! resmen donup kalmıştım.Bölüm Sonu...
~Maske kimsin sen?~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maske
Teen FictionMaskeli bir katil ve elindeki gizemli hançer... Lotus adında bir ekip ve içindeki ajanlar bu katilin kim olduğunu çözebilecek mi dersiniz? Operasyonun başında iki şef zıtlıklar ve benzerlikler, zıtlıkların uyumu bu ikiliyi daha da birbirine bağlar. ...