Zorluklar hep vardır. Hayat önünüze hep bir engel çıkarır. Ama önemli olan bunlarla mücadele edebilmektir.
Yok öyle; umutları yitirip karanlıklara savrulmak. Unutma, aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak. Nazım Hikmet'in bu sözü oldukça güzeldi ve çok doğruydu.
Kendime hep denizin kokusuna inan, umut mavidir, derim.
Maske'ye üstten üstten bakışlar atarak
"Yolun sonuna geldin Maske, bak adamların bile yanında değil." dedim.
her zamanki gibi o alaylı ses tonuyla güldü.
Bu sırada tanıdık yüzleri görünce tebessüm ettim. Fakat Maske hala sakinliğini koruyordu ilginç bir şekilde, sanki yakalanmayacağından emin gibiydi.
"Alya! iyi misin?"
"Alya aman tanrım! yaşıyorsun!"
Çağla ve Başak koşarak yanıma geldiler.
Çağla çok güzel bir kızdı sarı saçları ve mavi gözleriyle bir barbie bebeği andırıyordu.
Başağ'ın simsiyah saçları ve aynı şekilde gözleri vardı fakat ilginç bir şekilde cilt tonu açıktı.
İlyas ise kumral saçlı ela gözlüydü, erkekler arasında en iri ve kaslı oğlanımızdı her ne kadar korkutucu gözüksede pamuk gibi biriydi.
Meriç biraz asidir ama o da çok tatlıdır. Siyah saçları ve açık kahverengi gözleri onu karizmatik yapıyordu.
Ve Irmak, fit ve kaslı vücuda sahip, saçları ise kumral ve hafif dalgalıydı. Yeşil ve mavinin karışımı gözlere sahipti. Mavi desem yeşilin hatırı kalır, yeşil desem mavinin boynu düşer. Turkuazdı gözleri, turkuaz... Ve gözleri ona çok yakışıyordu.
İlyas, Meriç ve baş belası ortağım Irmak Maskenin karşısında durdular. Tam saldıracaklarken ışıklar söndü.
Her yeri karanlık bürüdü. Bu depo gibi iğrenç yer zaten kocamandı ve şuan karanlıkta birbirimizi zor ayırt ediyorduk. Nereye gittiğimi bilmeden yavaşça yürüdüm birine değdiğimi hissettiğimde kolunu tuttum.
Işıkların gitmesi kesinlikle Maske'nin işiydi.
Işıklar tekrar yandığında karşımda Yeşil ve mavi karışımı bir çift turkuaz göz vardı. Bir süre gözlerine bakakalmıştım aynı şekilde onun da gözleri mavi gözlerimde oyalandı.
Ah hadi ama bula bula bunu mu buldum? uyuz baş belasının teki bu adam.
Hemen ellerimi üstünden çektim ve kaşlarımı bir çocuk gibi çatarak
"Sende koala gibi yapıştın be" dedim. Evet, cidden bunu dedim, halbuki yapışan bendim.
"Ben mi koala gibi yapıştım Gökyüzü?"
Bana hep gökyüzü derdi. İtiraf etmek gerekirse bana böyle hitap etmesini seviyordum.
"Yok nenem, tabi sen!"
"Gökyüzü"
"Hı?"
"İyi misin? o şerefsiz sana bir şey yaptı mı?"
"Yapmadı ama biraz daha geç kalsaydınız helvamı kavurmuşdunuz."
hepsi birden yanıma gelip bana sarıldı.
"Kızım sus o nasıl laf bak alırım ayağımın altına seni"
"Meriç! şefinle düzgün konuş."
"Pardon şefim"
ikimizde kendimizi gülmemek için zor tutuyorduk ama bu doğruydu. Irmak ve ben bu operasyonun başındaydık. Üslerimizin aldığı bu karar gerçekten çok saçmaydı.
Irmak'la başa çıkmaya çalışayım derken operasyona konsantre olamıyordum.
"Sana demiştim."
Irmağın öfkesini görebiliyordum ve onu öfkeli görmek beni korkutuyordu. Ama tabiki de bunu belli etmiyordum.
"Tamam haklısın oldu mu senin planını yapmalıydık her şeyi altüst ettim. Tamam mı mutlu musun?"
"Neden mutlu olayım? ya sana birşey olsaydı Gökyüzü?"
Ne yani, gerçekten benim için endişelenmiş miydi?
"Ya biz niye hala burdayiz manyak mısınız hadi gidelim şu lanet olası yerden!"
Başak gerçekten haklıydı bir an önce gitsek iyi olurdu.
Hep birlikte çıkışa yöneldik. Etrafımızı bir güzel kolaçan ettikten sonra hızlıca Minibüsümüze binip uzaklaştık.
Çağla ve Başak yanıma oturmuştu. Hepsi benim canlarımdı.
"Çok korktuk Alya sana birşey olacak diye hele ki varya Irmak şef delirdi."
"Çağla!"
Sanırım Çağla bir pot kırmıştı. Mahçup gözlerle Irmağ'a bakıp
"Şey özür dilerim Şef."
Irmağ'ı iyice delirtmek için Çağla'ya dönüp
"Gerçekten benim için çok mu korktu?"
dedim ve çaktırmadan Irmağ'a bakıyordum.
Çağla Irmak kızmasın diye sanki ağzında fermuar varmış gibi eliyle kapattı.
Minibüsü kullanan Meriç söze atladı.
"Çok korktu altına edicekti resmen bir görsen"
kahkaha atmıştım. Kahkaha atmam Irmağın bana bakmasına neden olmuştu. Bakışları bir süre gülüşümde oyalandı ardından Meriç'e dönüp
"Ağzınızı yırtmamı istemiyorsanız kapayın şu lanet çenenizi"
herkes bir anda sessizliğe gömülünce başımı Başağ'ın omzuna yaslanıp biraz gözlerimi yumdum.
...Gözlerimi açtığımda yatakta buldum kendimi. Fakat çoktan akşam olmuştu. Ne kadardır yatıyordum acaba hem Ne ara buraya gelmiştim ki?
Yataktan kalkıp kapıyı açtım ve plan yaptığımız alana ilerledim.
Herkes büyük yuvarlak masanın etrafında toplanmış bir şeyler konuşuyordu.
Irmak geldiğimi fark edince susup bana baktı.
"Ne konuşuyordunuz?"
"İyi uyudun mu?"
anlaşılan beni yatağa yatıran Irmak'tı
"Malum bu planda başarısız olduk ve üslerimizden azar işitmek istemediğimiz için yeni bir plana ihtiyaç vardı onu konuşuyorduk Gökyüzü."
gözlerimi devirerek yanlarına gittim.
"Ee plan nedir? benimde onayımdan geçmesi gerek."
Çağla söze girerek bana planı özetledi.
"Şefim bu Maske denen herifin katil bir psikopat olduğunu sadece biz biliyoruz kendisi profesyonel bir katil maalesef. Ve yarın bir davete gidicekmiş, davet de Cengiz Korhan'ın evinde yapılıyor. Maske ne yapıp edip kendini o adama sevdirmiş ev çok büyük bu işimizi biraz zorlaştıracak. Ve Maske o evden bir şey çalacak ne olduğunu bulmamız lazım."
tek kaşım istemsizce havaya kalktı.
Cengiz Korhan başarılı bir iş adamıydı.
"Peki biz nasıl girecez o eve?"
bu sefer İlyas söze atladı.
"Irmak şef bunu da halletti davetli gibi rahatça girebileceğiz.
şaşırmıştım açıkçası yani ne ara halletmişti ki? aslında bensiz plan yapması sinirimi bozmuştu.
kollarımı önümde birleştirip
"Onaylamıyorum." dedim.
"Nedenmiş gökyüzü?" dedi burnundan soluyarak.
"Ben olmadan kendi kafana göre plan yapmışsın. Riskli bir plan."
"Daha iyi bir planın varsa buyur seni dinliyoruz."
Sırf gıcıklık olsun diye itiraz etmiştim fakat gerçekten de riskliydi ama sanırım daha iyi bir planım yoktu.
"Pekâlâ, öyle olsun."
Başağ'a dönüp
"Başak evin her yerinin fotoğrafı bir analiz yap bize bildir. İşimiz daha kolay olur."
Başak bu tarz şeylerde ustaydı.
Irmak söylediğimi başıyla onayladı.
"Tamam şefim o iş bende."
"Peki farklı kişiler olarak ayrı ayrı mı gidiyoruz?"
"Evet, böylesi daha güvenli."
"Meriç silahlar iletişim için kulaklıklar falan o işler de sende halledersin koçum"
Ekipte herkesin ilgilendiği ayrı işler vardı ve biz bir bütündük.
"Hemmmen Alya şefim"
gülümseyerek karşılık verdim.
"Arkadaşlar başarabiliriz. İşinize konstantre olun yarın akşam 20.00'de gidiyoruz. Farklı zaman dilimlerinde içeri giricez. Şuan işinizi halledin ve sonra biraz dinlenin."
Irmağ'ın söylediğini onayladım.
"Sende Gökyüzü."
"Sende Irmak."
"Benli rüyalar."
"He Irmak içinde senin olmadığın rüyalar kabus oluyor bana"
"Biliyorum."
sırıtarak göz devirdim ve kendi odama çekildim.
Genelde hep burda kalırdık çoğu eşyamız burdaydı. Ara da bir eve giderdik.
Yatağıma uzandım ve gece lambasını açtım. Ardından derin bir iç çekerek uykuya daldım.Bölüm Sonu...
~Maske kimsin sen?~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maske
Ficção AdolescenteMaskeli bir katil ve elindeki gizemli hançer... Lotus adında bir ekip ve içindeki ajanlar bu katilin kim olduğunu çözebilecek mi dersiniz? Operasyonun başında iki şef zıtlıklar ve benzerlikler, zıtlıkların uyumu bu ikiliyi daha da birbirine bağlar. ...