3.6

116 16 1
                                    

Merlin Mercia'nın yaptığı uyuşturma büyülerinin etkisi geçecek diye çok korkuyordu. Nitekim, korktuğu yaklaşık on iki saat sonra gerçekleşti. Bu büyüyü biliyordu, yirmi dört saat sürmeliydi ancak kız yeterince güçlü değildi. Gereken büyü miktarının ancak bir kısmına sahipti. On iki-on üç saatin sonunda Merlin önce bileklerindeki kelepçelerin, ardından sırtının ve dizlerinin keskin ağrısını hissetmeye başladı.

Bu süreçte bir han bulmuştu ve oraya girmişti. Atı güzelce seyise vermişti, seyis atla ilgileneceğini temin etmişti. Merlin atın heybesini kurcaladığında çok az miktarda para bulmuştu. Bu para güzel bir yemeğe yetmezdi ama Merlin de zaten yemek yiyecek durumda değildi.

Zaten bir yılda midesi iyice küçülmüştü, birkaç lokmadan fazla yediği anda kusacaktı. O yüzden yaklaşık bir sürahi su ve küçük bir oda almaktan gayet memnundu.

Suyu yudum yudum, yavaş yavaş içmeye çalışıyordu ve üst üste bardaklar almama konusunda kendini kontrol etmek için uğraşıyordu.

En sonunda susuzluğu biraz dindiğinde ama buna alışık olmayan midesi yoğun kıvrantılarla bulanmaya başladığında hanın ortak odasına gidip orada oturmak için kendi odasından çıktı.

Ancak merdivenlere ulaştığı zaman uyuşturma büyüsü tüm etkisini yitirdi ve bileklerindeki ağrı tek hamleyle döndüğünde Merlin inledi.

Sırtına bıçak saplanırcasına bir ağrı girdi, karnına ve göğsüne de benzer bir acı girdi ve Merlin elinde olmadan çığlık attı. Bütün gözler ona dönerken Merlin son merdivenden indi ve yere yığıldı. Saatlerce zıplayarak at sürmenin bedelini ödemeye başlıyordu yara içindeki bedeni.

Gözleri kararırken duyduğu ses çok tanıdıktı, o kadar tanıdıktı ki tüyleri ürperdi ama bedeni acıya daha fazla dayanamadı ve kapandı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~•••••••••••••••••••••••~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Lancelot ve Gwaine, Fuaimneach Hanı'na doğru at sürüyorlardı. O gün izin günleriydi. Arthur onlara arada sırada böyle izinler verir, gidip kafa dağıtmalarına müsaade ederdi. Ancak izin bittiğinde bir dakika dahi gecikmeden dönmezlerse, işte o zaman büyük mesele çıkardı.

Yine de birbirlerine olabildiğince kibar davranmaya çalışıyorlardı. Özellikle Lancelot, Arthur'u Merlin'den emanet olarak görüyordu.

Yaklaşık ikindi saatlerinde hana vardılar ve bir masa seçip oturdular. İkili aynı odada kalacaklardı ve hancı artık onları tanımıştı. Gwaine zaten neredeyse her handa tanınan bir insandı. Durum Lancelot'un hafifçe sırıtmasına neden oldu.

İkili kendilerine birer içki aldılar ve kalabalık ortamda masalarına oturdular. Bir yandan aldıklarını içen ikili, diğer yandan sohbet ediyordu.

Bir çığlık duyana kadar.

Duyduğu ses Gwaine'in de Lancelot'un da donmasına sebep olmuştu. Bedenlerini buz gibi bir his sararken sesin geldiği yöne dönüp ayaklandılar.

Lancelot gördüğü bedenle beraber yığılır gibi sandalyesine çöktü, ağzı açıktı ve tek kelime çıkaramıyordu. Gwaine ise Merlin'den sonra gelen ikinci çığlığın sahibiydi.

"MERLİN!"

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~•••••••••••••••••••••••~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Merlin gözlerini çok hafifçe araladığında yerini karanlığa bırakmaya başlayan gökyüzünü gördü. Bedeni bir sağa bir sola sallanıyordu ve her hareket canını inanılmaz yakıyordu. O...

Emrys'in İntikamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin