5.Yüzleşme

91 3 5
                                    

İyi okumalar🤍🦋
İnşallah beğenirsiniz.🤍

💐🦋

21 Eylül 2007
İzmir, Akçaköy

HERA ÖZSOY

Bahçede kelebekleri yakalamaya çalışıyordum. Hep moralim bozuk olduğunda ya da kafamı dağıtmak istediğimde bunu yapardım. Şuan annemle babam yine kavga ediyorlardı ve ben kafamı dağıtmak için kelebekleri kovalayıp, onları yakalamak istiyordum. Gerçekten kelebekler iyi geliyordu bana. Onlar da sanki beni anlıyormuş gibi benimle oynuyorlardı. Annemle babamın neden kavga ettiklerini bilmiyorum. İnsanlar birbirleriyle neden kavga eder ki? Yemeklerini mi paylaşamadılar yoksa? Sormaya da korkuyorum, eğer sorursam beni yine döver babam. Her baba böyle mi? Ona sorduğumda yine dövmüştü beni. Annem 5 yaşıma kadar korumuştu beni. Şimdi ise nadiren. Annem beni çok sevdiğini söylüyor, annem belki de beni tek seven insan. Ama ben dövüldüğümde sadece izliyor bir kenarda. Arada gözleri doluyor ve bir kaç damla göz yaşı akıtıyordu. Neden ki? Yoksa onunda mı canı acıyordu? Acımasın onun canı, çünkü çok kötü acıtıyor. Bilirim ben, babam hep döver beni eğer o acıları hissediyorsa hissetmesin. Çünkü çok can yakıyor. Babamın beni kemerle dövdüğü anları da hissetmiş midir acaba? Hissetmesin.

Bahçede koşarken düştüm ve dizimi yaraladım. Ağlamadım, aksine güldüm. Çünkü yaralanmayı seviyorum, çünkü babamla annem hep yaralandığımda 'çocuklar, zarar görerek büyür.', "Çocuklar zarar görürse güzel birisi ola bilir anca." derlerdi. Ben iyi biri olmak istiyorum, büyüyünce iyi biri olup, insanlara yardım edeceğim. Anne olursam eğer bir gün, işte o zaman ben, annemler gibi büyütmeyeceğim çocuğumu. Zarar getirmeden büyüteceğim. Öyle daha iyi olacaklar.

Ayağa kalktım ama topallıyordum. Yaram acıyordu. Ayağımın üzerine basınca acı katlanıyordu. Dayanamadığım için yere çöktüm. Artık kalbim yine acımaya başlamıştı. En sonunda tüm yaralarım acımaya başladı. Dayanamadım ve ağlamaya başladım. Ama sonra güldüm hatta kahkaha attım! Bir insan hiç bir acıya hem gülüp, hem ağlaya bilir mi? Galiba yapabiliyormuş, çünkü ben yaptım. Yoksa insan değil miyim?! A-a! O zaman sihirli bir prensesim! "Yaşasın!" deyip ayağa kalktım yaralarım acıdı ama umursamadım. Çünkü ben sihirli bir prensesim! Ya da... Süper kahraman! Süper kahramanlar ağlamaz ki? O yüzden ağlamamalıyım. Ve gidip tüm dünyadaki iyi çocukları, hatta kötü çocukları da kurtaracağım. Ailesinden. "Oley! Ben süper kahramanım! Ben bir sihirli prensesim! Oley! Yaşasın!" zıplıyordum artık. Ama bir şey oldu. Birisi kolumu tutup sert bir şekilde kendisine çevirdi beni. Sadece bacaklarını çapraz gördüm. Sonra başımı yukarı kaldırdım. Babamdı. Beni kendisine çevirmesiyle yüzüme çok sert tokatı atması bir oldu. Yüzüm acıdı. Elim yüzümdeydi, başım sağa yatıktı ve ben, yerdeydim. Elimi yüzümden çektiğimde yaşlarım gözümden sessiz sessiz akıyordu. Durduramıyordum. Burnum kanıyordu ve de dudağım patlamıştı.

"Sen süper kahraman falan değilsin! Ne de bir prenses! Senden olsa olsa bir bok olur! Bok da olmazsın sen, çünkü sen bir hiçsin! Süper kahraman diye bir şey yok seni fahişe! Prenses diye de bir varlık yok! Eğer olsaydı da senden onlar olmaz! Fahişe kahbe!" dedi babam. Neden öyle söyledi ki? Fahişe der hep bana. Fahişe ne demek? Annem orospu olduğunu söyler ama orospu ne demek onu da bilmiyorum ki? Sormaya korkuyorum, çünkü bu defa da annem 'çok soru soruyorsun, namussuz, babasına benzeyen orospu!' der ve kırbaçla döver beni.

"A..ama b..ba..ba" diyerek kekeledim. Neden titriyordum? Ben ondan korkuyor muyum? Diğer çocuklar da babalarından korkuyor mu? Ama bir çocuk neden babasından korksun?

Şah ve MatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin