Şarkı ismi: Shootout(showed+reverb)
🤍
Her kesin bir geçmişi vardır. Bazılarının önemli, bazılarının önemsiz, bazılarının mutlu ve bazılarının da acı dolu hayatı. İşte benim geçmişim sonuncu olan. Eğer bana, öldükten sonra gelip 'Sana 2 seçenek sunacağım: Birincisi hayata geri dönebilme şıkkı, ikincisi sonsuza kadar yok olma şıkkı. Kendin seç.' deseler hemen, hiç düşünmeden ikinci şıkkı seçerdim. Niye mi? Çünkü hayatı sevmiyorum. Adaletsiz, acı, ağır, kâbus, dengesiz, manasız ve oldukça kötü bir yer. İşte, kötü ve güzel yalan.
Görünüşüyle kandırıp, yaşattıkları ile mahvediyor. Görünüşüyle iyi, yaşattıkları ile kötü. Görünüşüyle kaldırıp, yaşattıkları ile düşürüyor bu hayat bizi...
İnsanlar yaşadıkları sayesinde kişiliklerini değişir. Mesela, ben. Ben, yaşadıklarım yüzünden ifadesiz, hıçkıra hıçkıra ağlamak isterken sadece 1-2 damla gözyaşı akıtan, ruh gibi bakan, her şeye gülen fakat her gece ağlayan, kendini çözemeyen, yalnızlığa ve karanlığa aşık, sevgi ve ilgi ne demek bilmeyen, dengesiz ve kararsız birisiyim.
Hayat bana tehlikeyi öğretti. Ve belki de bu yüzden tehlikeyi ve aksiyonu bu kadar seviyorumdur. Ben hep yalnızdım, hep kimsesizdim, kimsesizdik.. Ben, içimdeki çocuk, çocukluğum ve kimseye göstermediğim ama hep içimde o karanlık odada kilitli sakladığım ben hep kimsesizdi. Hep içimde konuştuğum çocukluğum ve kimseye göstermediğim ama hep içimde o karanlık odada kilitli sakladığım benle 13 yaşımdan beri konuşmuyorum. İçimdeki beni karanlığa rağmen görüyordum ama çocukluğumu göremiyorum. İntihar ettiğini düşünüyordum.. Ama biliyorum, ölmedi.
Ve biliyorum geçmişim asla peşimi bırakmayacak. Ben buna geçmişin gölgesi diyorum.
Gözlerimi açtığımda kendimi, ilk vurulduğum zaman uyandığım odada buldum. Başımı çevirdiğimde yanımda telaşlı gözlerle beni izleyen Kayra Barbaros'u ve Aras Bulut'u gördüm. Kaşlarımı çattım. Bu kadar endişelenmelerine gerek yoktu. Resmen hep gülen Aras'ın gözleri kıpkırmızıydı. Gözaltları morarmış ve şişmişti. Uykusuz kalmış olmalıydı. Kaç saatir uyuyordum?
"N'oluyor be?!" dedim sert bir sesle.
"Hiç" dedi Aras 'i' harfini uzatarak. "Sadece güzellik uykusuna dalmıştın. Uyandın." dediğinde dalga geçtiğini anladım.
"Hödük." sesim biraz sert çıkmıştı.
"Lan, ben mi vuruldum? Bu beceriksizliğin yüzünden kendini yaralamış, hödük ben oluyorum! Bu nasıl iş, aq?!"
"Küfür etme!" dedim ben de. Doğrulmak için ellerimi yatağa dayadım. Üzerine bastım ki, yaraladığım kolumu acıttım. Yüzümü buruşturdum. Başım zaten çatlıyordu.
"Dikkat et!" dedi sabahtan beri sesi çıkmayan Kayra.
"Sus be! Sanki biz bilmiyoruz dikkat etmeyi!" ters cevabım ile gözlerini devirdi dev ayı! "Neyse, saldırıyı başlatan kimmiş?" ciddileştiğimde onlar da ciddileşti.
"Bilmiyoruz ama her kimse seninle ayrı bir derdi var. Araştırıyoruz." dediğinde sadece başımı olumlu anlamda salladım.
"Aga ya, bir gülüp, beş ciddileşiyorsunuz! Böyle işin amına koyayım!" Aras isyan ediyordu.
"Sus be!" dedim ters şekilde.
"Off!" diyince de gözlerimi devirdim.
💞
Aradan kaç saat geçmişti bilmiyorum ama uzun süredir uyuduğumu biliyordum. Hiç uyumadığım kadar uyumuştum. Bütün gün Aras'la kavga edip durmuştuk. Ekşi surat ise bizi izleyip arada bağırmaktan başka yaptığı bir bok yoktu. Sıkılmıştım. Ve bunlar daha da sıkıcılar! Aksiyon diye bir şey bilmiyorlar mı bunlar? Bir de mafyalar. Mafyalığınız batsın sizin. Off!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şah ve Mat
ActionYaşıyorduk ama aslında ölüydük. İstediğimiz sadece bir mezardı, çünkü ölülerin bile bir yeri vardı. Tüm savaşların ortasında yalnızdık, ama aslında yalnız değildik. Hayatın oyunu çok dengesizdi; ölüydük ama yaşamak için savaşıyorduk. Halbuki, bir gü...