2.Anlaşma

258 12 11
                                    

Şarkı ismi: Ölebilirim (speed up)

🤍

Bu yaşadığımız boktan hayatta çoğu şey istediğimiz ya da planladığımız gibi olmuyor. Bazen dersin 'A Güneş çıkmış ben deniz kenarına gideceğim' ve tam hazır olunca o Güneş öyle bir batar ki, Güneş yerine fırtına doğar. İşte bizim de hayatlarımız böyle. Tam bir şeye hazır olunca tüm plan çöp oluyor. Buna en büyük örnek benim 1 hafta önce yaşadığım olaydı. Kim düşüne bilirdi ki, ben bir mafyayı basmaya giderken aslında mafyanın avukatı olacağımı? Hayat bize bir yol verir, o yolu yürürken önümüzde bize başka başka yolar daha sunar.

Dosyaları inceliyordum. Gözlerim dosyalarda dolaşsa da aklım tamamen farklı şeylerdeydi. Kafam karışıktı. Bu karışıklıklar içinde işime odaklanamayacağımı bildiğim için kendime bi' bardak çay ismarladım. Benim 1 hafta önce yaşadıklarım şaka gibiydi ya! 'Benim avukatım ol' dedi bana. Beni tehdit bile etmeden kendine manipüle etti. Her kesi kendine manipüle eden ben birisine manipüle oldum. Ama biliyorum, ben de istesem onu kendime manipüle ede bilirim.

(1 hafta önce)

"Ne istiyorsun benden?!" dedim hırsla.

"Benim avukatım olmanı" sesi yine oldukça rahattı yine. Cümlesini bitirir bitirmez başımdan aşağı sanki kap kaynar sular döküldü.

"Hayatta olmaz! Ben masum insanları öldüren bir adamın asla avukatı olmam!" öfkem yüzünden sesim yükselmiş ve odanın içinde yankılanıyordu. "Hatta senin beni şuana kadar öldürmen gerekiyordu! Arkadaşın senden akıllı! Seni zeki sanmıştım, CIO! Aslında sanmadığım kadar aptalmışsın!"

"Bi' dakka, bi' dakka! Sen ne dedin?! İnsanları masumken mi öldürüyorum?! Sana bu bilgiyi kim söyledi?!" bu defa sesi sakin değildi.

"Şu an o kadar söylediğim cümleden en çok takıldığın bu mu gerçekten?!"

"Sana soru sordum. Onu cevapla!" sesini sakin tutmaya çalışıyordu. Ama bir şeyler ters gitmiş olmalı ki bu kadar öfkelenmişti.

"Telefonumu bana ver öyle söyleyeceğim." bende sakin kalmaya çalışıyordum. CIO bizi dikkatle dinleyen korumalardan birine başıyla işaret etti. Koruma odadan çıkmadan odanın başka bir yerine yakınlaştı. Dolaptan telefonumu çıkardı ve bana uzattı. Telefonu açtığımda hiç bir bildirme yoktu. Yerimde doğrulmaya çalışırken yaram acımıştı ve ben sadece yüzümü buruşturdum. Telefonuma rastgele bildirim geldi. Neyse ki, telefon sessizdeydi ama titremesi bile dikkat çekmişti. Bilinmeyen numaradan mesaj vardı. Açıp baktığımdaysa, tüm topladığım bilgilerin sahte olduğunu gördüm. Başımı kaldırıp Kayra Barbaros'a baktım. Telefonumu kapatıp yanıma koydum. "Bunların hepsini kimin söylediğini söylersem ne yapacaksın?" meraklı sorum onu şaşırtmadı. Aslında benim yaptığım ya da söylediğim çoğu şey onu şaşırtmiyordu.

"Bir şey yapmayacağım. Söyle hadi." dedi bıkkın şekilde.

"Yalan söylüyor. Yemin ederin 7 sülalesini diriltip yeniden gömer!" diye söze atladı Aras. CIO ona öldürücü bakışlarını attığındaysa, susup bir köşeye sindi.

"Rica et ki, söyleyeyim. Yoksa zor bulursun, çünkü kimseye kolay kolay hiç bir şey söylemem ve kimse de hiç bir şey bilmiyor. Buraya geldiğimi dâhi." sesim rahattı. Ve olanlardan oldukça keyif alıyordum.

"Ana, kız yürek yemiş galiba.." Arasın sözleriyle kafamı ona çevirdim ve öldürücü bakışlarım sayesinde sustu. Barbaros bana gözlerini kısmış bir şekilde bakıyordu.

Şah ve MatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin