Haftasonu kalabalıklığıyla pastanemde oturmuş çalışanlarımı gözlemleyip hesap kitap yaparken, kendini beğenmiş fazlasıyla güzel ve çekici bir kadın müşteri gelip tüm saygısızlığıyla giydiği topuklu ayakkabılarını çıkartıp ayaklarını karşısındaki sandalyeye uzatmış ve garsonlar ilgilensin diye bekleyeme başlamıştı.
Ayak tabanları her şeye rağmen tertemizdi ve rahatlıkla gözüme batabiliyordu. Büyük ayakları vardı ama estetik gözüktüğü kadar midemi de bulandırmıyor değildi. Rahatsız olduğumu belli etmemek için garsonun birine gidip evraklarımı ve bilgisayarımı toplamasını söyledim. ''Kibirli değilim midem bulanıyor''. Sonra gidip elimi yüzümü yıkadım ve kasaya oturdum. Aklımdan hala şu kadın bir an önce kalkıp gitse diye geçiriyordum, diğer müşteriler rahatsız olabilirdi bu kadın ne kadar düşüncesizdi kibirli olan ''o'' BEN DEĞİLİM.
İnanın sonrasında neden bunu bu kadar içselleştirdiğimi düşünerek kendimden nefret ettim belki bi daha onu görmeyecektim ama ben deliyim ya da değilim.
HAHAHA KİMİ KANDIRIYORUM Kİ O KADIN HOŞUMA ÇOK GİTMİŞTİ.
Belki de eşcinselliği kaldıramıyordum ama ayakları neden hoşuma gitmişti ki özgüveninden mi?
Saygısızlığından mı?
Kafayı yediğim için mi?
Belki de bir şeylerin üstüne gitmeliydim mecburdum ''bence''.
Ruh hastası olmamak için kadının yanına gittim ve ayaklarını uzattığı sandalyenin yanındaki sandalyeye oturdum.
Ben: Selam
Bana selam vermeden rahatsız olacağımı düşünüp ayaklarını kaldırmaya çalıştı ben bileğinden tutup ''manyağım ben" yoo sorun değil rahatsız olmuyorum dedim. "O an özgüven patlaması yaşıyordum ama hala midem bulanıyordu."
Müşteri: Selam tanışıyor muyuz?
Ben: Hayır ama özgüveninize bayıldım mekanıma gelip ayakkabılarınızı rahatça çıkartıp gözüme sokarcasına sandalyeye uzatmanız gerçekten çok cesurca. "hayır değil, değil, değil, değil o sadece kendini bilmez bi insan."
Müşteri: Anlayamadım. Size kasıtlı bir şey yapmadım, sadece ayaklarım ağrıdı ve rahatlamak istedim.
Önünde notebook ve bi kaç telefon duran kadını yakından daha da inceledim büyük ihtimal bi şirketin ceosu falan olmalıydı bu kadar işkolik olması aslında hoşuma gitmişti sanırım farkım yoktu.
Ben: Bana olmasa bile diğer müşterileri düşünmeliydiniz.
Müşteri: Haklı olabilirsiniz fakat ben müşteriyim başka müşteri gelip bana söyleyebilir. Size şikayete mi geldiler?
Ben: Hayır kimse şikayet etmedi ama be-
Müşteri: O zaman sorun yok hanımefendi değil mi? Şimdi rica etsem tatlımın keyfini çıkartıp işime odaklanabilir miyim?Lafımı bölmüştü tüm saygısızlığını üzerimde kullanmaya devam ediyordu.
Ben: Özgüveninize bayıldım. "gülümsedim ve kalkmaya yeltendim"Müşteri: Pardon? Neyin özgüveninden bahsediyorsunuz bence bi psikolojik destek almalısınız.
-HAYIR BEN DELİ DEĞİLİM!
Müşteri: Bağırmanıza gerek yoktu.
"Çok şaşırdı kadın" İçeriden çalışanlarda ne olduğunu anlamadılar beni masadan kaldırıp sakinleşmem için başıma üşüşmüşlerdi.
O anlık sinirle arabama binip eve gittim. Çalışanlarıma ben güveniyordum dükkanıma sahip çıkarlardı onlar. Her ne kadar beni farklı bilseler de hepsini severdim. Belli edemezdim sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeyen Misafir
Teen FictionGerçeklik barındıran kurgusal bir hikaye. Sıklıkla olağan bir fetiş hikayesi.