Düşüncelerim uyumama engel oluyordu. Öte yandan diğerlerinin beni incelediklerini anlayabiliyordum da. Yakup özel bi köleydi ama zorla mı olmuştu? Yoksa gönüllü olup kendini mi sevdirmişti? Buradan çıkmam gerekiyordu bir an önce kurtulmam lazımdı.. Nasıl olursa olsun!
Belki de yüklü miktar para teklif etsem Ece'ye beni bırakırdı. Hayatımda aşk, sevgi ve cinsellik yoktu ama en azından bu kadar aşağılık durumda değildim. Sıradan ve yalnız hayatımı özlemiştim. İşimi de özlemiştim. Sabah çalışanlarımla kahvaltı yapmayı ve onlara yardım etmeyi, yeni bir şeyler öğretmeyi ve öğrenmeyi özlemiştim. Yaşım gereği zaten bu düştüğüm durum yeterince beni yoruyordu. Hiçte eğlenceli ve heyecanlı değildi. Sadece rezillikti. Saçmalıktı.
Evet para teklif edecektim. Birikmişim vardı.. Gerekirse pastaneyi satardım ya da ona devrederdim. Hayatıma da bi şekilde çalışarak devam ederdim. En azından burada böyle kafes içinde ayak yalamayı beklemekten daha iyiydi...
Tüm bunları düşünürken uyuyakaldım.
Rüyalarım hep karışıktı ama uyurken ormanda yürüyüş yaptığımı ve sırtımda kamp malzemelerimin olduğunu fark ettim. Nispeten garip bi rüyaydı, orman huzur verici de değildi ayrıca. Yalnızdım her zamanki gibi.. Keşke mantık evliliği yapsaydım zamanında bi tane de çocuğum olsaydı.. Ne güzel olurdu.
Bir dakika mı daha harcamak istemiyordum burada! Neredeydi bu sürtükler?! Acilen çıkmam lazımdı. Gitmeliydim. Bu kadar suskunluk yeterdi. Ne kadar boktan olabileceğini görmüştüm sonuçta, ne kadar ileri gideceğini de anlamıştım. Yeter!
Uykumu almıştım ve dinlenmiştim. Şimdi sadece Ece orospusunu bekliyordum. Diğer kafestekilere hiç bakmıyordum bile. Ne yapıyorlardı acaba? Ne yapabilirler ki.. Kölelerdi ve sıralarını bekliyorlardı. En iğrenç tarafı ise hepsi gönüllüydü.. Lanet olsun ya nasıl? NASIL? İsyan çıkartmak isterdim ama benim gibi zorla getirilmemişti ki bunlar!
Buradaki herkesten ve her şeyden nefret ediyordum. Uslu köpek Fatma olmayacaktım! Ece denen şıllıkla konuşacaktım eğer umursamazsa rezillikleri artık ben yapacaktım bu kadarı fazla!
ÇIKARIN BENİ BURADAN! ÇIKARIN ALOOOOOOOOOO!
Gürültü yaptıkça diğer kafestekiler bana gülmeye başlamışlardı.
Karşımdaki kafesteki adam "Bu kadar şanslı olup buradan kurtulmak mı istiyorsun!"
Ben: Kes sesini aptal köle!
Köle: Köleyim noolmuş?
Tartışmalar ve kahkahalar..
Ardından Buğra geldi.
Buğra: Noluyo?
Köle: Şu yeni şıllık çıkmak istiyormuş.
Buğra: Daha yeni geldin ya biraz daha kal böyle olmaz!
Bi de alay konusu olmuştum ya şaka gibi.
Ben: Çıkart beni buradan aptal piç!
Buğra: Hoşuma gitti biraz daha hakaret et.
Lanet olsun ya! LANET OLSUN!
Merdivenlerde topuklu ayakkabı sesi yankılanmaya başlamıştı herkes bi anda susmuş ve hazır ola geçmişti! Gökçe'ydi bu gelen!
Gökçe: Buğra sen çekilebilirsin!
Buğra: Emredersiniz sahibem! *Topuklu ayakkabının parmak ucunu öpüp gitti*
Gökçe: Derdiniz ne?
Herkes parmağıyla beni gösterdi bi anda.. Suçlarmış gibi. Sonum gelmişti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beklenmeyen Misafir
Teen FictionGerçeklik barındıran kurgusal bir hikaye. Sıklıkla olağan bir fetiş hikayesi.