*3*

800 36 6
                                    

"İzgi misafirin var" dedim karşımda ki Barış'a bakarak, İzgi koşarak yanıma geldi ve Barışı görünce gülümsedi

"Hoş geldin!" dedi İzgi mutlu bir şekilde, İzgiye bakıp kaşlarımı çattım ve sonrasında onları yalnız bırakıp odama çıktım 

neredeyse 10 dakika geçtikten sonra odamın kapısı açıldı ve İzgi içeri girdi "İzgi yarın beraber Barış'a gidiyoruz!" kafamı kaldırıp İzgiye baktım 

"Neden?" 

"Nedenini şöyle ki biz Barış ile şu aralar baya iyi anlaşıyoruz, yarın da evine çağırdı yani sadece beni değil seni de çağırdı, ben de kıramadım beraber yarın geliriz deyiverdim" elimde ki telefonu bir kenara fırlatıp ayaklandım

"of İzgi ya! beni niye çağırıyor?"

"ben ne bileyim kızım? yarın Barış'a sorarsın bu sorularını, hep birlikte eğlenir yemek yeriz falan dedi" bütün düşüncelerimi bir kenar'a atıp İzgiye sinsice gülümsedim

"Barış ile sen ne alaka peki İzgi hanımcığım?" İzgi gülerek yatağıma oturdu ve bana bakmaya devam etti

"şu soruyu soracağını tahmin etmiştim, aramızda bir şey yok sadece arkadaşız" kafamı sallayıp yanına oturdum 

                                                                       
-

bugün dizi setim yoktu ve Barış çağırdığı için evine  gidecektik

giyinip aşağı indiğimde salonda oturan İzginin yanına yaklaştım "hayırdır dalıp gitmişsin"

"gece sadece 2 saat uyuyabildim ve şuan baya uykum var" kaşlarımı çatıp yanına oturdum "niye?"

"bilmiyorum cidden, tek bildiğim şu aralar uyuyamadığım" İzgi yanında ki çantasını aldı ve ayağa kalktı "hadi gidelim" kafamı sallayıp ben de ayağa kalktım     

-


İzgi Barışın evinin kapısını çaldı, çok beklemeden kapı saniyesinde açılmıştı

karşımda duran Zanioloyu gördüğümde epey şaşırmıştım

"Welcome" gülümseyip içeri girdim, İzgi de peşimden geliyordu, Barışta yanımıza gelmişti

"hoş geldiniz" 

hep birlikte içeri geçtik ve salonda sohbet etmeye başladık, Zaniolonun italyan olduğunu öğrenmiştim ki bu beni gerçekten mutlu etmişti çünkü italyanları gerçekten severdim

"È bello dire italiano" (İtalyan demek güzel)

Zaniolo şaşırmış bir biçimde bana baktı

"Parli italiano?" (İtalyanca biliyor muydun?) Gülümseyip kafamı salladım

"Volevo imparare l'italiano da quando avevo undici anni. (On Bir yaşından beri İtalyanca öğrenmek istiyordum)

"E' troppo presto" (epey erkenmiş) kısık sesle gülüp Zanioloyu izlemeye başladım

Gerçekten gülüşü büyüleyiciydi

Ona dalmıştım ve sadece onu izliyordum ki birinin beni dürtmesiyle kafamı sola çevirdim

Koluma İzgi vurmuştu, İzgiye dönüp "Ne?" Anlamında kafamı salladım

İzgi yanıma yaklaşıp sessizce fısıldamaya başladı

"Bakışın hiç hayırlı değil" göz devirip telefonumu elime aldım

Susadığımı hissedince Ayaklanıp mutfağa gittim

Arkamdan gelen ayak seslerini duyunca arkama döndüm

"Zaniolo?"

"Ero solo annoiato dentro, eri un attore, giusto?" (Sadece canım sıkılmıştı, sen oyuncuydun değil mi?)

"Sì, sto recitando in un dramma in questo momento." (Evet şuan Bir dizide oynuyorum)

"deve essere davvero carino" (bu gerçekten çok hoş olmalı)

"Decisamente" (kesinlikle)

"Puoi offrirne un bicchiere anche a me?"(banada bardak verebilir misin?)

Kafamı sallayıp Bir bardak aldım ve Zaniolo'ya uzattım, teşekkür edip içeri gidince bende peşinden gittim

Maç/ Nicolo zanioloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin