On Üçüncü: Seviyorken Bencil

13.1K 980 1.1K
                                    

Korkut, Güneş'i en çok uyurken izlemeyi seviyordu.

Tıpkı şu an olduğu gibi.

Saat gecenin dördüydü. Güneş aralık dudaklarıyla uyurken, Korkut çocuğun yüzündeki minik turuncu lekeleri saydı. Yıldızlardan daha çoktu çocuğun çilleri. O kadar çoktu ki adam bütün bir gece uyumadan saysa bile bitmezmiş gibi geliyordu.

İçini çekti Korkut. Dışarıdan gelen loş sarı ışık çocuğun yüzüne vuruyor, sanki güzelliğini parlatır gibi aydınlatıyordu çocuğu. Parmak uçları çocuğun narin bedenine dokunmak ister gibi kavruluyordu fakat kendisine zorla engel oluyordu adam. Öfkesi geçeli çok olmuştu. Zaten çocuğu yatakta bacaklarını kendisine çekmiş, sanki daha da küçücük olmak ister gibi kıvrılmışken ona nasıl hâlâ öfkeli olabilirdi? Olamazdı.

"Böyle küçücükleşmen neye yarayacak kalbimi doldurup taşarken?"

Sabah Güneş uyandığında, odada Korkut yoktu. Oysaki artık adamın dokunuşlarıyla uyanmaya alışmıştı çocuk. Korkut onun yanağını severken uyanmak hoşuna gidiyordu. Fakat öyle olmamıştı. Adam sanki hiç yatağa girmemiş gibi onun tarafı buz gibiydi.

Kalbi ağrıdı. Üzerini giyinip odadan çıktı. Nedense oda ona o kadar kasvetli gelmişti ki, orada bir saniye bile durmak istemiyordu. Merdivenlerden inerken avlunun küçük süs havuzunda oynayan çocukları görünce gülümsedi. Mutfağa değil onların yanına gitti. "Sabah sabah oynamayın suyla üşütürsünüz,"

Çocuklar başlarını kaldırıp Güneş'e baktıklarında normalde onunla konuşan çocukların onu görmezden gelip başlarını çevirmesiyle dudakları aralandı kızılın.

"Hadi Şinasi gidelim," dediğinde Raci, Güneş çocuğun elini tuttu. Raci, Fazıl abinin oğluydu ve dokuz yaşındaydı. Şinasi ise altı yaşında, Reşat abinin oğluydu. İkisi de tip olarak babalarına oldukça benziyorlardı.

"Ne oldu Raci, küs müyüz?" Güneş eğilip çocukla aynı boya geldi. Raci kaşlarını çatmıştı. "Seninle konuşmamaya karar verdim Güneş." dedi çocuk. Sesi sanki bir yetişkin gibi kararlı ve öfkeli çıkıyordu. Güneş, bu sesin dokuz yaşındaki bir çocuktan çıktığına inanamadı. "Neden?" dedi kızıl saçlı olan üzgün bir biçimde.

"Çünkü sen babamı sinirlendiriyorsun, babam da annemle kavga ediyor." dedi çocuk sertçe. Altı yaşındaki diğer çocuğu arkasına almıştı, sanki Güneş'in onunla konuşmasını engellemek ister gibi. "Seninle konuşmayacağım bundan sonra."

Raci ne kadar sert konuşsa da, çocuğun ela gözleri dolmuştu. Oysaki gece yatağında düşünürken oldukça kararlıydı. Şimdi Güneş'in yüzünü görünce üzülmüştü çocuk. Burnunu çekti sertçe. "Hem, sen çok çirkinsin." dediğinde, Güneş'in çocuğu tutan eli gevşedi.

Raci kendini kurtardığı gibi Şinasi'yi de alıp gittiğinde Güneş iki çocuğun arkasından baktı üzgünce. İçini çekti sertçe.

Çocukları severdi. Masumlardı ve temiz kalpleri vardı fakat o masumlukları bazen böyle çok acımasız olabiliyordu.

Ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerledi. Hildan annenin yine laf söylemesini istemiyordu. Mutfağa girdiğinde gelinlerin masada oturduğunu, hizmetlilerin de kahvaltıları hazırladığını gördüğünde hiç gelinlerin yanına gitmeden hizmetlilerin yanına gitti. "Günaydın Avzem teyze, yarıma ihtiyacın var mı?"

"Yok kuzum," dedi kadın Güneş'e bakıp gülümserken.

"Dün yeri göğü inletiyordu Korkut abimin sesi." Roni konuşunda Güneş kaşlarını çattı.

"He," dedi Arzu da, eltisini destekler biçimde. "N'oldu eşimde eşim diyordu Korkut abi, bıktırdın mı kendinden?" İkisi de konuşurken gülümsüyordu sanki güzel şeyler söylüyormuş gibi. Güneş'in onların yüzüne bakan gözleri dolacak gibi oldu ama tuttu kendisini.

YÜREK YANGINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin