On Altıncı: İsmimi Mırıldanışın

8.2K 480 158
                                    

"Dün olan her şey bir yalan mıydı?"

Güneş yeni uyanmış, uyku mahmurluğunu yanındaki adamı görmesiyle hızla dağılmıştı. Mavi gözleri parlıyor, çilli yanakları kızarmış, minik dudağı aralıktı.

"Acıdan çok... Ateşli ve tutkuluydu..." Yastığına sarılırken yüzünü de yumuşak kumaşa gömdü. "İyi olduğunu bile düşündüm," İçten içe kendisiyle konuştukça kızarıyordu çocuk. Yüzünü kaldırıp adama bakarken kızarık yanakları ateş almıştı. Elini kaldırıp adamın alnına dökülen dağınık kahve, siyah karışımı ipeksi saçlara dokundu. "Normalde çok sıkıntılı görünüyor..." Parmak uçları saçları okşarken, "Ama uyurken masum bir çocuk gibi gözüküyor..."

Güneş, koyu tutamları parmak uçlarıyla severken Korkut'un gözlerinin aralanmasıyla elini titrekçe çekmişti hemen. Kızarık yanaklarını gizlemek için başını çevirdi. "Korkut, sabah oldu..." diye mırıldandı. Fakat bir anda yatağın sallanıp yatan beden bir anda üzerine doğru kalkıp kendisine sarılacağını düşünmemişti. Adam, çocuğun arkasından sarılıp göğsünü çocuğun sırtına yaslarken, çenesini de boynuna gömmüştü. Güneş başını yana çevirip adamı yan profilinden izlerken, "Evet, sabah oldu..." diye mırıldandı Korkut çatallı sesiyle. "Gözlerini açmanı beklerken öleceğim sandım."

Güneş'in yüzü kızarabildiğince kızardı. "Uyumuyor muymuş!" diye kendi içinde inleyerek düşünürken, omzunda hissettiği sıcak dudaklarla geri dikkati Korkut'a çıktı. "Bir yerin acıyor mu?" diyerek boynunu öpen adamla irkildi çocuk. "Hayır," derken sesini zor bulmuştu. Fakat Korkut, kollarının arasında kıvranıp duran çocuğu rahat bırakmayı düşünmüyordu. "Dün gece nasıldı?" Güneş'in tüyleri diken diken olduğunu ikisi de hissetti ama Korkut devam etti konuşmaya. "Ben o kadar sevdim ki olabilirdim. Seninleyken duramıyorum, hayır desen bile..."

Korkut, çocuğun çillerle bezenmiş omzuna minik öpücükler koyarken Güneş başını yanında doğru eğip kocasına biraz daha yer açtı. Adamın dolgun dudaklarının teninde gezmesini seviyordu.

Korkut çocuğun boynunu emip ıslak bir şekilde kulak memesine kadar kırmızı izler bırakarak ilerledi. "Yine yapalım mı?" diyeceğini düşünmüyordu tabii ki adamın. Kıstığı gözlerini açtı Güneş, parmak uçları adamın yanağında gezinirken, "Korkut..." diye mırıldandı. Fakat adam duraksamadan çocuğun boynunu öpmeye devam ediyordu. "Tenine doyamıyorum, sana doyamıyorum, sıcaklığına doyamıyorum..." diye diye çocuğun dudaklarına kadar geldi. Güneş mırıldanırken sırtı yatakla buluşmuştu bile. Korkut çocuğun üzerine çıkarken başını kaldırıp kızarık tene baktı. Ve Güneş, hayatı Korkut'un dudaklarınındaymış gibi, sanki dudakları birbirine sarmaşık gibi bağlanırcasına öpmeye başladı adamı.

Gözleri kapalı, kızıl kirpikleri titriyordu. Dudaklarında hâlâ gecenin tadı vardı. Korkut'ta gözlerini kapatıp çocuğa karşılık verdi. Aç olduğu dudaklara...

Güneş hızla ezberlediği bele sardı bacaklarını. Hızlarını alamazken adam bilerek çocuğun pembe dolgun dudağını ısırınca Güneş, Korkut'un ağzına doğru bir inilti bıraktı. Korkut ısırdığı yerde dilini gezdirirken çocuğun belindeki elini sıktı. Korkut duyduğu iniltiyle hırıltılı bir ses çıkarırken boğazından, Güneş başını yastığın izin verdiğinde geri atarken alt dudağını emen adamın verdiği zevkle evi doldurarak inlemeye başladı.

Korkut emdiği dudaktan ayrılıp boynuna gömüldü çocuğun. Emdiği yerleri ısırıp yalarken, Güneş kendini adamın karnına itti. Pijamasının sıyrıldığı çıplak, sıcak karnında hissettiği ıslaklık Korkut'u daha da hızlandırırken yarattığı etkiden memnundu Güneş. Artık adamdan utanmıyordu. En azından şu anın getirdiği hararetle ne altına hiçbir şey giymemiş olduğu ne de minik organından yayılan suyun adamın karnına bulaştırdığı umrundaydı.

YÜREK YANGINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin