11.Bölüm

143 6 3
                                    

Bobby Pow;

Odamda oturmuş boş boş tavana bakıyordum. Support’a bir şeyler yapabilmem için evden asıl Chris’in gitmesi gerekiyordu. Aradan ne kadar zaman geçtiğine dair bir fikrim yoktu. Chris, odaya gelip. “Ben şimdi çıkıyorum akşam görüşürüz.” dediği gibi kayboluverdi. Gerçekten bazen aptal oluyordu. Support gerçekten savunmasız biriydi. Chris’in bunu bildiğine emindim ama Support’a karşı bu kadar kin beslediğimi bilmediğine emindim. Dave’in bana fazla sıkıntı çıkaracağını sanmıyorum.

O yüzden biraz rahattım. Yatakta doğrulup saatte baktım. Saat sabah 10.00 olmuştu. Cidden, ne ara oldu? Çok geçmeden zaten salona gaçmiştim. Dünya’nın sonu gelmiş olmalı. Support şu an uyanmış bir vaziyette. “Support, kafana bir şey falan mı düştü senin?” diyiverdim. Bana bakarken yüzü düşmüştü. “Hayır, düşmedi. Hem bunu düşünmem sana mı kaldı?” dedi. Ağır bir şekilde göz devirdikten sonra Support’un yanındaki Dave’e baktım. Bir Support’a bir bana bakıyordu.

Daha sonra Support’un sol çaprazındaki kolduğa oturdum. Acaba bu gün Support’u zehirlersem ne olurdu? Ama Support’un ölümünü ya Dave’in doğun gününe ya da Chris’inkine saklamak istiyordum. Ya da kendi doğun gününde ölecekti.

Dave ike kısa bir bakışmanın ardından Dave sessizliği böldü “Aranızdaki buz dağlarını Antarktika'daki dağlar görse soğuktan çatlardı, eminim...” dedi. Derin bir nefes aldıktan sonra Support’a baktım. Keyfini hiç bozmamıştı. Ben seni korkutmasını bilirim Support.

Dave Pow;

Aradan bir gün geçmişti. Salon da koltukta yayılmış bir şekilde oturuyordum, yanımda Support ve Bobby vardı. Dışarı çıkmak istiyordum fakat Support dışarı çıkmamam için her şeyi yapacak gibi beni dikizliyordu. Anlıyorum, korkuyordu fakat benim artık canım sıkılmıştı. Beraber çıksak bu sefer de dışarda beni rahat bırakmazdı. Koltukta yayılmış otururken bir yandan da kaçma planları kuruyordum ki bu düşüncelerimden Bobby’nin sesi sayesinde kurtuldum.

“Dave, biraz dışarı çıksana sen.”dedi bana dönerek. Zaten bunu istiyordum ama Support’u burada bırakmayada gönlüm el vermiyordu. Support’a baktığım zaman fark ettirmemeye çalışsa da gitmemi istemediği belliydi, bu yüzden Bobby’e döndüm ve “Bugün çıkmak istemiyorum” dedim. Tekrar Support’a baktığımda bunu yapmamı beklemiyormuş gibi bir ifade vardı yüzünde,ama buna rağmen kafasını teşekkür eder gibi salladı. Bende ona gülümseyerek baktığımda hemen gözlerini kaçırıp kafasını başka bir yere çevirdi. Neden bunu yaptığından pek de emin değildim.

“Çık işte biraz hava al gel. Çok evde durdun sıkılmışsındır hadi!” dedi Bobby sinirli bir ses tonuyla. Ona karşı bir cevap vericekken birden kolumdan tuttu ve beni kapıya doğru sürüklemeye başladı. “Bobby kolumu bırak!” dedim öfkeli bir sesle. O kolumu bırakmak yerine daha çok sıktı ve beni dışarıya atıp suratıma kapıyı kilitledi. Olduğum yerde dona kalmıştım. Ne yapabilirdim ki şimdi? Düşün Dave düşün. Chris! Chris bana yardım edebilir. Fakat bana inanmaya da bilir, aramız kötü zaten birde onun şirketine hiç gitmek istemiyordum. En iyisi etrafta gezmekti. Support’a ne olur artık bilemiyorum ama zarar görürse...

15 dakika sonra

Sokaklarda gezmeye başlamıştım ve 15 dakika gibi bir süre geçmişti. Her ne kadar bana saatler gibi gelsede. Hâlâ aklımda Support vardı, onun için nedensizce endişeleniyordum. Bu aralar bir gariplik vardı bende. Düşüncelerim hareketlerim değişiyordu. Bu düşüncelerimden kurtulmak için kafamı sağa ve sola salladıktan sonra yürümeye devam ettim.

Birkaç dakika daha yürüdükten sonra tenha bir sokağa gelmiştim biraz ilerledikten sonra geri dönmeye yelteniyordum ki kafama bir darbe alıp yere düştüm. Vücudumda ki bütün yetkiyi kaybetmiş gibi hissediyordum. Birden kafama vurulan o darbeyle her yerim ağrımaya ve sızlamaya başlamıştı. Bir kaç saniye sonra gözlerim kararmıştı...

PartnerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin