Lordun sorusu ile 9 yıl sonra kızının gözlerinin içine baktı Lucius Malfoy. Cassiopeia babası ile göz göze gelince sağ elini göğsünün altına gelecek şekilde katladı, hafifçe başını eğdi ve konuştu "Babama selamlarımı sunarım" diyerek safkanlara özel olan safkan selamını verdi.
Lucius Malfoy ilk başta tökezlese de bozuntuya vermeden oda hafifçe başını eğerek "Kızımın selamlarını kabul ederim" dedi. Bu sırada Karanlık Lord Lucius' cevap beklercesine bir bakış attı. Lucius Malfoy Lordunu daha fazla bekletmeyerek Lordunun olduğu tarafa dönüp göz teması kurmadan şunları söyledi "Kızım Cassiopeia Diana Malfoy" diyerek Cassiopeia'ı gösterdi. Karanlık Lordun yüzündeki ifade anlık da olsa değişti ama hemen toparladı ardından "Neden ordumda değil? " diye sordu her zamanki ifadesiz ve sert ifadesi ile. Lucius hemen cevapladı sanki o an konuşamasa bir daha konuşamayacakmış gibi "Norveç'te idi Lordum bugün geldi Londra'ya" dedi bir çırpıda. Karanlık Lord Cassiopeia 'a dönerek "Seni orduma davet ediyorum Cassiopeia, ordumda her zaman bir Malfoya daha ihtiyaç vardır" dedi erkeksi ve bir o kadarda bilmişlikle. Cassiopeia cevap olarak başını sakice aşağı doğru salladı. Karanlık Lord cevabımı aldım dercesine sırıtarak holden yürüyüp kapının önüne geldi elini sola doğru kaydırdığında kapı açıldı, kapıdan çıkarken siyah cüppesi rüzgar ile dalgalandı. Cassiopeia Lordun arkasından bir süre baktıktan sonra birbirlerine baktılar Lucius eli ile içeriyi işaret etti "İçeri geçelim istersen" Cassiopeia bu soruyu "Peki" diyerek cevaplandırdı ve eli ile gösterdiği yerden girdi. Bir zamanlar kendi evi olan bu yerde artık bir misafirdi. Cassiopeia odaya girdiğinde hiçbir şey değişmemişti etraf siyah, yeşil, ve gümüş renkleri adeta dans ediyordu. Oturma odası olarak kullanılan oda büyüktü siyah gibi görünen koyu gri duvarları en az 2 metre kadar uzundu. Koyu yeşil fonlarda yine tavandan yere kadar sarkıyordu, siyah deri oturma grubu ile oda oldukça kasvetli bir hal alıyordu.
Cassiopeia karşısında duran iki bedene baktı. Yıllardır görmediği kardeşine ve annesine Draco çok büyümüştü hatta Cassiopeia' dan bir kaç santim uzundu. Kısa sarı saçları hafif karışmış, soluk teni ve mavi gri karışımı gözleri ile Cassiopeia'nın erkek hali gibi duruyordu. Cassiopeia gözlerini orta yaşlarda duran annesine çevirdiğinde annesinin güzelliğinden hiçbir şey eksilmediğini fark etti. Annesinin siyah ve sarı karışımı saçları, açık teni ve Blacklere özgü olan gri gözleri insanı mest ediyordu. Cassiopeia'ı ilk fark eden Draco oldu birbiri ile aynı olan gözlerine uzun uzun baktılar sanki bir daha göremeyecekmiş gibi Draco'nun ağzından bir hıçkırık kaçtı çatallaşmış sesi ile "Abla" dedi gerçek mi? diye sorgulamak istercesine. Narcissa Malfoy oğlunun sesi ile Cassiopeia'a baktı. Yıllardır görmediği kızına serpilmiş bir genç kız olmuştu çok güzel oldukça naif o herkesin mest olduğu gözleri yaşlar ile dolmuştu. Draco daha fazla dayanamayıp hızlı adımlar ile ablasının yanına geldi kollarını boynuna sardı yavaşça izin ister gibi Cassiopeia onaylayarak kollarını Draco'nun beline sardı sıkı sıkı. Draco sayıklıyordu "Geldin, geldin bırakmadın beni" Cassiopeia ona karşılık olarak "Geldim ablacım bırakmadım seni" Cassiopeia Dracodan ayrılıp ellerini yüzüne götürdü yaşları sildi "Ağlama yakışmıyor çirkin oluyorsun" dedi dalga geçerek. Dracoda bu oyuna karşılık verdi "Ben her halimle yakışıklıyım ablacım unutma" dedi burnunu kıvırarak. Cassiopeia kardeşinden ayrıldıktan sonra annesi ile sarıldı annesine biraz kızgındı ama özlemişti bu yüzden sarılışına karşılık verdi. Sarılma faslı bitikten sonra oturma grubuna oturdular.
Cassiopeia Lucius a bakarak "Beni buraya neden çağırdın?" dedi. Lucius lafı uzatmayarak cevapladı. "Lord her yakın hat safkan ailelerin varislerin ölüm yiyen yapıp geleceğin yakın hat ölüm yiyenlereini kurmak istiyor. Her ailenin en büyük çocuğu olacağı için Malfoy hanesini sen temsil ediyorsun."
Cassiopeia şaşırmamıştı Lord istediği için gitmişti, Lord istediği için geri dönüyordu ama bu dönüş korkulması gereken bir dönüş idi. Cassiopeia derin bir nefes alarak " Anladım, peki kabul etmezsem?" diyerek bir soru yöneltti. Lucius Malfoy bu soruya keyif ile sırıtarak Draco'a döndü . Cassiopeia bir taşla iki kuş vurmuş olurdu hem ölüm yiyenlerin içinde olup planı için bilgi toplayabilecek hem de kardeşini kurtaracak. Draco kirletilmemiş beyaz bı sayfa idi ve onu kirletmek isteyenler vardı ama Cassiopeia bunu kabul etmeyecek kardeşini koruyacaktı. Cassiopeia hiçbir şey yokmuş gibi "İşareti ne zaman verecekler?" dedi büyük rahatlık ile.
Lucius şaşırsa da tepki göstermedi. Oda Cassiopeia'a uyup büyük bir ciddiyetle "Toplantı yarın akşam olacak Lord karar verecek işaret alma zamanı" dedi. Narcissa konuyu değiştirmek amacı ile "Yemeğe geçelim isterseniz?" diye bir soru yöneltti. Cassiopeia annesinin konuyu dağıtmaya çalıştığını anladı ve buna izin verdi. Lucius Malfoyda bunu anlamış olsa "Peki yemeğe geçelim o zaman" diyerek ayaklandı ve yemek odasına doğru yürümeye başladı, ona geri kalan Malfoy ailesinin üyeleri de eşlik etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Malfoy Hikâyesi
FanfictionYıllardır tek başına yaşayan Casiopeia Malfoy, Babasının isteği üzerine Lodraya geri döner. Peki tek yaşadığı süreç boyunca her cadıdan farklı şekilde güçleri ortaya çıktıysa. Bakalım kızımız nasıl maceralar yaşayacak.... Bu kitap benim ilk hikayem...