Bir Malfoy Hikâyesi

4

Odayı kahkahalar kaplarken, Malfoy malikanesini yıllardır görüşmeyen birbirilerini canından çok seven iki kardeşin kahkahası kapladı.

Cassiopeia çalışma masasında parşömene yeni yaptığı zehir ile ilgili not tutarken, pencerenin iki kere tıklatılması Cassiopeia'nın odağını böldü. Cassiopeia oturduğu sandalyeyi geriye doğru kaydırarak oturduğu sandalyeden ayaklandı ve camın önüne kadar yürüdü. Pencereyi açtı onu kap kara bir baykuş karşıladı baykuşun ayağına bağlı olan mektubu çözdü ve camın önünde duran kuş yemini eline aldı ve baykuşun ağzına verdi ardından camı kapatıp yatağının kenarına oturdu. Zarf siyah rengindeydi üzerinde koyu yeşil düz bir mühür vardı. Cassiopeia mühürü söktü içinden yine zarf ile aynı renk olan siyah parşömeni çıkardı, katlarını açtı ve okumaya başladı.

Somurtkan ve asi olan güzele

Mektubunu aldım Cassiopeia ve ben ne huysuzum nede yaşlıyım tamam biraz yaşlıyım ama o kadarda çok değil yani. Her neyse Londra'ya geri dönüyorum demişsin haklısın büyük ihtimalle seni orduya almak isteyeceklerdir olan her gelişmede haberdar olmak istiyorum. Planları dersen gayet iyi gidiyor ama bir kaç pürüz var onu da halletmeye çalışıyorum. Birde zarfın içinde boş bir parşömen var o parşömen büyülü kendi icadım. Parşömene asanı dokundurup istediğin dosyanın adını söylüyorsun böylede parşömende o dosyaya dönüşüyor. Senin için dosyalara ulaşamazsın diye yaptım kıymetimi bil be daha ne istiyorsun! Umarım antrenmanlarını, yemeğini ve uykunu aksatmıyorsundur. Yoksa buradaki işleri bırakıp oraya gelirim getirtme beni oraya! Ne zaman görüşürüz bilmiyorum ama kısa sürede gelmeye çalışacağım.

Mükkemel ötesi yakışıklı ve bir o kadar da zeki adam
NOT: Okuduktan sonra yak.

Cassiopeia mektubu okuduktan sonra azından bir kıkırtı kaçtı. Asasını çıkardı mektubu tek bir hamle ile yaktı. İçinde ortağın da bulunan her dosyanın kopyası olan parşömeni kendi kanı ile açılabilen orta boyutlarda üzerinde oyuntulu şekiller
olan koyu kahverengi ahşap kutuya koydu. Kutunun içinde Cassiopeia için önemli eşyalar yer alıyordu. Ahşap kutunun üzrine hayal bozan yapıp yatağın altına koydu.

Cassiopeia saate bakmak için bir saat büyüsü yapıp saate baktı. Saat 8.00'dı kahvaltıya yarım saat vardı. Bugün akşam saat 17.00'da toplantı vardı. Bu yüzden Belatrix teyzesi ve Regulus yani vaftiz babası sabah kahvaltıya gelecekler idi. Cassiopeia çalışma masasını toplayıp, aşağı inmek için odadan çıktı. Karşı odadan da Draco çıktı, Draco ile Cassiopeia önce birbirlerini uzun uzun süzdüler, sonrasında ise kısa bir baş selamı verip merdivenlere yöneldiler. Cassiopeia ve Draco yalnızken ne kadar yakınlarsa yanlarında biri varken iki yabancı olurlardı. Karşılıklı duran iki merdivenden aşağı inip oturma odası olarak kullandıkları odaya yöneldiler, odaya girdiklerinde odada Lucius ve Narcissa iki berjer de oturmuş kahve içiyorlardı. Cassiopeia nazik ve bir o kadarda duvar gibi çıkan sesi ile
"Günaydınlarımı sunarım"dedi Draco da onu tekrar etti. Narcissa onları baş selamı verip konuşmaya başladı, "Az sonra, akşamki toplantı için Belatrix ve Regulus gelecek, kahvaltıya kalacak."sözü Lucius devam ettirdi. "Cassiopeia akşamki toplantıda Karanlık Lord size bu göreve layık olup olmadığınızı ölçmek için sizi sınayacaktır. Hazırlıklı ol" dedi. Cassiopeia büyük bir kararlılıkla "Bütün sınamaları
en iyi şekilde geçeceğime emin olabilirsin" dedi. Ama aynı zamanda zaten öyle olacak  diye geçirdi. Onları bölen şey Malfoy Hanesinin koğuşlarına Regulus Black, Bellatrix Lestrange ve onların ailelerinin geldiğini bildirmesiydi. Lucius önden olmak üzere diğerleri de kapıya misafirleri karşılamak için gittiler. Kapıdan ilk giren Bellatrix - Rodolphus Lestrange çifti ardından Lestrange varisleri, Regulus- Violeta Black çifti ve Black varisleri hepsi tek tek safkan görgü ve kurallarına uygun olarak selamladılar. Narcissa Malfoy içten bir gülümseme sunup "Kahvaltı hazır isterseniz direk masaya geçelim"dedi. Onaylayan mırıltılar etrefta dolanırken Lucius Malfoy eliyle yemek odasısını
göstererek önden yürüdü arkasındada Lestrange, Black ve Malfoy aileleri onu takip etti. Yemek odasına gelindiğinde herkes yerini aldı ve servislere başlandı. Klasik gündem hakkında konuşurken Belatrix Lenstrange Cassiopeia'ya bir soru yöneltti "İsveç'te  ne yapıyordun tatlım?" oldukça iğneleyici bir ses ile. Cassiopeia hiç kendini bu kadar
yalnız hissetmemişti. Belki bir ailesi vardı ve oldukça büyüktü ama yıllardır görmediği bir aile dışlanmışlık hissini doruklarına kadar yaşadı. Soruyu daha fazla bekletmemek için cevap verdi.  " Eğitim görüyordum" dedi düz ama sıkılmış bir ses ile. "Dumstranga gidiyordun o zaman?" dedi bilmişlik taslayan bir tını ile. Cassiopeia düz bir ses ile cevapladı"Evet Dumstrang Enstitüsü'de eğitim görüyordum Belatrix teyze" dedi teyze kısmına vurgu yaparak. Belatrix Lestrange Cassiopeia'nın hayatında gördüğü en tuhaf insandı. Bazen dünyanın en iyi ve  en komik delisi kişisi bazense safkan kuralları ile kafayı bozmuş bir deli kısaca Belatrix Lestrange deliydi.
Regulus söze girerek "Görmeyeli uzun zaman olmuş özlemişim" dedi yüzündeki gerçek birer gülümseme ile. Cassiopeia da aynı gülümsemeyi dudaklarına kondurarak "Bende seni çok özlemişim Regulus" dedi. Bu sözlerden sonra sofrada konuşulan tek şey Safkan politikası, ölüm yiyenlerin yapacağı yeni hamlelerden başka değildi.

Zaman hızla geçti ve toplantı saati gelmişti. Tüm yakın hat ve çocukları toplanmıştı.Lordun gelmesi bekleniyordu. Gerçi çok da beklenmedi zira Karanlık Lord fazlası ile dakik biriydi. Karanlık Lord'un gelmesiyle herkes ayağa kalkıp başını eğdi. Cassiopeia Lord odaya girdiği andan itibaren karanlık aurasını hissedebiliyor du. Güçlü bir aurası vardı ama daha güçlülerini görmüştü. Karanlık Lord eliyle oturun işareti yaparak oturmalarını sağladı. Siyah ceviz ağacından yapılmış masada 20-25 kişi oturuyordu. Lord'un sağında Regulus onun yanında oğlu Perseus solunda ise Lucius Malfoy  onun yanında Cassiopeia böyle sıralanıyorlardı. Karanlık Lord yüzünde her zamanki sert ifadesi ile konuşmaya başladı "Merhaba yoldaşlarım, bugün burada olmamızın sebebini hepimiz biliyoruz. Biliyorsunuz ki ben ölümü yenmiş nadire kişilerdenim. Bu yüzden sizden bir sonraki yakın hattı oluşturmam gerekli bu da sizin varislerinizden oluşacak. Az sonra kendi aralarında yaptıkları düellolarla gelecekteki konumları belirlenecek ve işaret alacaklar"dedi. Ardından ekledi" Yani yeterli olanlar" "Düello bahçede olacak oraya gitmemiz en uygunu" Ardından ayağa kalkarak kapıya yöneldi bu arada herkes ayağa kalkmıştı. Kapının önündeyken konuştu "Lucius  benimle gel" Lucius hızlı adımlarla Lordu takip ederken Cassiopeia'da vaftiz babasının yanına geçerek bahçeye çıktı.

Karanlık Lord çalışma odasına geldiğinde hızla Lucius'a dönerek sordu. "Sana bir görev vereceğim Lucius"

Lucius karşısında duran Lordu'nun önünde şaşkınlığını gizleyebilmesinin tek sebebi safkan maskesini iyi korumasıydı. Duyduğu şeyi doğrumu anlamıştı bilmiyordu. Ama umarım yanlış anlamıştı çünkü kızının eğer doğru anlamış ise gelecekti sağ kolu olmasını istiyorlardı. Umarım doğru anlıyordu çünkü eğer doğru alıyorsa kızı Lord'un sağ kolu olacaktı. Bu da Malfoy ailesini çok iyi bir şekilde yukarı taşırdı.

Cassiopeia karşısında duran Alvin Yaxley'e  baş selamı verip vücudunu düello pozisyonuna konumladı. Ve Yaxley'den hamle gelmesini beklemeye başladı. Çok da beklemeden üzerine doğru gelen "Immobulus" büyüsüne karşı sözsüz bir "Protego" ile hızlıca bir kalkan oluşturup hemen"Immobulus, incarcerous, orbis"büyülerini yaparken Yaxley'de kalkanı başarısız bir şekilde sonuçlandığı için boynunda iplerle yerin altına çekiliyordu. Düellonun hakemi Cassiopeia'nın kazandığını duyurduktan sonra Cassiopeia asasının bir hareketi ile Yaxley'i çözüp sıradaki düello için beklemeye başladı.

Tabi o düello ederken onun her hareketini takip eden Karanlık Lord'dan habersizdi.

Çoooook uzun zamandır yoktum yine atmaya devam edeceğim ama düzenli olarak yaz tatilinde gelecek
Kusuruma bakmayın oynayıp satır arası yorumlamayı unutmayın.

Karanlığın içinde olan ışıklar aydınlatır, lakin aydınlıkta kaybolmuş karanlıktır yalnızlık.

Yazan:E.K.