6

49 12 3
                                    

Cassiopeia önündeki belgelri kenara bırakıp derin bir nefes aldı. Yaklaşık 4 saatir belgelerle uğraşıyordu. Bugün 31 Ağustostu yani yarn Hogwartsa gidecekti. Bugün alışveriş yapmışlardı ve tuhaf gelirki hiçbir problem çıkmamıştı. Aklına 2 hafta önceki toplantıda Karanlık Lordun dedikleri geldi. Nasıl anladığını düşünmüyordu çünkü anlamasa bir problem olurdu. Belgeleri ufak bir büyüyle toplayıp ayağa kalktı. Bavuluna büyülü parşömeni - içinde tüm belgelere ulaşabiliyorsun- koyup  kapattı. Bu sırada kapısı iki kere tıklatıldı. Cassiopeia Dracoˋnun geldiğini düşünüp hemen " Gel Draco " diyerek içeri davet etti. Fakat yanıldığı bir konu  vardı gelen Draco değil Narcissa Malfoy idi. Cassiopeia üstünü düzelterek" Bir şey mi oldu?" diyerek şaşkınlığını belirti. Narcissa yavaş adımlarla yanına adımlayarak "Belki uzun zaman sonra anne kız konuşuruz diye geldim" dedi yüzündeki büyük umutla. Cassiopeianın ağızıznda histerik bir gülüş kaçtı. "Yeni mi aklına geldi anne olduğun? "    Narcissanın yüzündeki umutlu ifade Cassiopeianın her bir sözü ile sönerek kayboldu. Sonra buruk bir tebesüm ile Cassiopeiaya baktı. "Haklısın, haklısın ama bir kere benim gözümden baksaydı-" sözünü keserek Cassiopeia jonuşmaya başladı sinirle. "Ne senin gözünden bakacağım ya! Sen babam beni evden göderirken dur dedin mi?!" derin bir soluk alarak devam etti. "Ya sen bir kere yanıma geldin mi? Bir doğum günüme bile gelmedin bir kere ya!" gözleri yavaş yavaş doluyordu ama hemen yüzünü sıvazlayarak konuşmaya devam etti. "Ya bari mektup yazsaydın ya, her şeyine babam karışıyordu, mektup yazmanada mı karışıyordu?!" Narcissa Malfoy ağlıyordu. Zaten yapabileceği tek şey gidenlerin arkasından ağlamak olurdu. "Kızım Karanlık Lord emretmiş babanda o yüzden seni gönderdi o yüzde-" bu sefer lafını bölen şey Cassiopeia'nın teyzesini aratmayacak kahkahasıydı. Kahkahasını bir anda kesip hançer yaeasından daha keskin sözlerini söylemeye ağızını açmıştı ki onu bölen şey odaya Draco ve Lucius'un girmesiydi. Lucius Malfoy gür br sesle "Neler oluyor burada" diye bağırınca zaten şuan aşırı derece gergin olan Cassiopeia onuda görünce iyice sinirlendi. "Evet koonumuzun baş rollerinden biri de geldi"  Cassiopeia Lucius'a dönerek  "Karanlık Lord küçükken beni niye yurt dışına gönderme emri verdi sevgili babacığım. Lucius şaşkınlıkla kızına bakıyordu ilk defa kıznı bu kadar delirmiş görüyordu. Black dedliliği geçmiş diye düşündü ve yine çocuklarına etiket yapıştırdı. "Karanlık Lord'un emirlerine nasıl karşı gelseydim beni öldürürdü" Cassiopeia yavaş yavaş atrafa büyüsünü salıyordu buda nefes almayı zorlaştıryordu. "Ölseydin ya ben kaç yıldır ne haldeyim diye bir kere sordunuz mu?!" boğazı yırtılırcasına bağırıyordu. "Ne Lordmuş arkadaş ya o istedi diye öz ve öz kızını evinden gönderdin, o istedi diye geri çağırıyorsun!"Narcissa Malfoy hiç ağlamamışcasına ağlarken, Lucius Malfoy'un yüzünde azda olsa pişmanlık vardı. Lakin son pişmanlık neye yarardı her şeyin bir bedeli vardı. "Şimdi bu yüzden bana hiçbir şey olmamış gibi davranmayın anlıyormusunuz?!" Cassiopeia kendini daha sakin biraz sakinleştikten sonra "Çıkın odadan" diyerek onları kovdu. Odam diye sahiplenmedi odadan, dedi. Bu evde bir misafir gibi davranarak ki öyleydi. Herkes odadan çıktıktan sonra Cassiopeia yere çöküp cenin pozisyonu alarak sessiz sessiz göz yaşlarını akıtmaya başladı.

Sabah erkende kalkan Cassiopeia az da olsa heycanlı değilim dese yalan olurdu. Herkesin öve öve bitiremediği okula gidiyordu neticesinde. Aklını kurcalayan bir diğer konu ise Lord'un ona verdiği görevdi. İhtiyaç odası daha önce bu odayı duymuştu ama nerede duyduğunu hatırlamıyordu. Katılacağı ilk toplantıya kadar bulması lazımdı ki katılacağı ilk toplantı noel tatilinde yapılacak  genel toplantıydı. Bu tarz toplantılarda geçen yılın değerlendirmesi ve gelecek yıl yapılacak olan planlar yapılırmış. Ve gündem bir konu varsa o konu hakında konuşulurmuş. Yani Lucius Malfoydan öğrendikleriydi bunlar. Kahvaltıdan önce Draco'nun yanına gitmek istediği için odadan çıkarak adımlarını Draco'nun odasını yönelti. İki kere kapıyı tıklatıktan sonra gel komutunu duyunca içeri girdi. Draco daha yeni uyanmış gözüküyürdu ve saçalrı birbirine karışmştı onu böyle gören Cassiopeia'nın ağzından tatlı bir kıkırtı kaçtı. Bu dünyada sevdiği nadir kişilerdendi Draco ve onu sinir etmek favari aktivitelerinden biirydi ki şimdi bunu yapacaktı. "Tam şuan daha çok civcive benziyorsun Dray " lakin Draco bu iki sözden pek hoşlanmıyordu. Draco'nun yüzünde ince bir sırıtış meydana belirdi ki bu hiç iyi bir şeye işaret değildi. "Sana kaç kere şöyledim bana öyle seslenme diye Cass" Cass mi gerçekten Cass mi? diye düşündü Cassiopeia. "Bu kadar vizyonsuz olsuğunu bilmiyordum kardeşim kedi miyim? Köpek miyim ben?" Draco daha fazla inat olmuş olucak ki sesini incelerek Cassiopeia'nın taklidini yapmaya başladı. " Kedi miyim? Köpek mi-" lakin çoktta uzun süreli yapamadı çünkü Cassiopeia gıdıklamaya başladı. Odada kahkaha sesleri yankıllanıyorken kapı çaldı. İçeri gelen kii Narcissa Malfoydu kızını ve oğlunu uzun zaman sonra byle görünce keşke Lucius'a engel olsaymışımda Cassiopeia gitmeseymiş. Cassiopeia annesini görür görmez yüzüne safkan maskesini takarak "Bir şey mi olsu?" diye sordu aralarındaki soğuk mesafeyi belli ederek. "Kahvaltı hazır ben gelip söylemek istemiştim"   Cassiopeia soğuk bir cevap olarak "Tamam geliyoruz" dedi Narcissa ise daha fazla kalmayarak odadan çıktı. Cassiopeia Dracoya dönerek yüzünde muziplik dolu bir ifadeyl" Hadi Dray ben acıktım sen acıkmadın mı?" sordu şakacı bir tonla. Draco arkasındaki yastığa uzanınca Cassiopeia hozlı adımlarla odadan çıkarak yemek odadsına yönelti adımlarını. Odadan girdikten sonra babasına dönerek "Babama günaydınlarımı sunarım" dedi yine safkan mecburiyetlerşnden biri olarak. "Oturabilirsin Cassiopia " Caassiopeia adımlarını kendi yerine doğru yönlendirip oturdu. Biraz sonra Draco'da gelip selam vererek masaya oturmuştu. Lucius'un afiyet olsun demesiyle yemeğe başlandı. Yemek  sessizce biterken trenin kalkış saati iyice yaklaşmıştı. Draco ve Cassiopeia bavularını küçültüp aşağı indirdikten sonra istasyona cisimlendiler.

İstasyon yine çok kalabalıktı. Hem muglle olanlar hemde büyücü ve cadılarda doluydu. 9. ve 10. peronların arasıba yürümeye başladılar. Lucius Malfoy ise yine muglle olanlar hakında söyleniyordu. 9. ve 10. peronların arasına gelince ilk Draco geçti. Cassiopeia derin bir nefes alıp duvara baktı ve hızlı adımlarla geçti. Mükkemel bir histi bu. Arkalarında Lucius ve Narcissa gelince Lestrange ve Black-Regulus Black'in ailesi- ailesinin yanına geçtiler. Kısa bir selamlaşmadan sonra ayaküstü bir sohbet başladı. Cassiopeia etrafa bir göz attı. Black ailesini diğer kısmını gördü. Sirius Black, eşi, çocukları ve ünlü Harry Potter. Cassiopeia babasına dönerek "Baba trenin kalkmasına az kaldı biz artık trene binelim" dedi. Lucius Malfoy  başıyla onayladıktan sonra vedalaşma  faslı  başladı. Herkesle vedalaştıktan sonra trenden içeri girip Slytherin bölümüne yürüdüler. Cassiopeia'nın bölümğ henüz belli değildi ama problem yaratmazdı. Herkes kendi arkadaşlarının yanına giderken Cassiopeia yalnız kaldı. Draco ne kadar gelmesini söylesede Cassiopeia istememişti. Biraz yürüyüp Slytherin bölümünün sonunda boş bir kompartıman bulup oraya yerleşti. Zaten çok geçmedentren hareket etti. Cassiopeia antik cadı alfebesiyle yazılmış ileri derece lanetlerin bulunduğu kitabı okumaya başladı.

Uzun zaman sonra bölüm geldi umarım beğenmişsinizdir. Cassiopeia Hogwarts'a gidiyor. Asıl olaylar şimdi başlaycak. Bu bölüm biraz dram ağırlıklı. Artık düzenli bölüm gelecek yaz tatilinde bölümler artacak. Satır arası yorumlarınız yapıp yılsız basmayı unutmayın;)

"İlk önce kötüyü bilmeden iyiyi bilemeyiz, kör olmadan her şeyi göremeyiz, üşümeden sıcağı hissedemeyiz, sessizliği bozana kadar sesi duymayız..."
  Graevale-Lynette Nonı-

Yazan:Ekin Karbudak

Bir Malfoy HikâyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin